Olayın içinde değil göbeğinde olmak buna denir...

Herkes uzaktan bir şeyler yazıyor.

Kulaktan dolma bilgilerle sözde bilgilendiriyor...

Ama hiç kimse Gazeteci Artun Sucuoğlu gibi olamaz...

Düşünün depremde evinde...

Herkes canını kurtarmak isterken, o komşu apartmanın içindeki canlarla birlikte yerle bir olduğuna şahit oluyor.

Evinden çıkarıldığı için ailesiyle birlikte aynı noktada uykusuz günler geceler geçiriyor.

Yani duymuyor, uydurmuyor, yaşıyor...

Şimdi anlatımına dönüyorum:

'Biz hala deprem kaç?' diye tartışıyoruz...

Yöneticilik farklı bir beceri, farklı bir duruş gerektirir.

Yönetici olaylar karşısında soğukkanlı düşünüp soğukkanlı karar verir ve kararlarını süratle uygulamaya geçirir.

Bunun için de bilgi, Allah vergisi yetenek ve elbette ki tecrübe gerekir.

Merkez üssünün İzmir Seferihisar açıklarında olduğu ifade edilen 6,6 büyüklüğündeki denilen, depremi tam ortasında Özkanlarda yaşayan biri olarak bence 7 olan deprem sonrası bazı yöneticilerimiz tepkisiz kalırken bazıları bildiğimiz klasik lafları tekrarladılar.

'Yaralar sarılacak, vatandaşımızın yanındayız...'

Sorun çözücü kararlar

Bu deprem sonrası verdiği tepki nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i çok takdir ettim.

Hiç paniklemeden hemen sorun çözücü kararlar alıp  uygulamaya geçti. Tunç başkan bu deprem karşısında gösterdiği metanet ve gerçekleştirdiği uygulamalarla bir belediye başkanı olmanın da ötesinde bir toplum önderi olduğunu göstermiştir.

Bu ilde yaşayan bir hemşerisi olarak hem gurur hem de güven duydum.

Önce sıcak çorba

Deprem anından hemen sonra sarsıntının çok şiddetli hissedildiği  Özkanlar, Manavkuyu, Osmangazi ,Adalet mahallesinde korkudan evlerine giremeyen yurttaşlarımıza sıcak çorba dağıtımı ne kadar güzel  ve yerinde bir davranıştı.

Sadece boş mideleri değil, endişe içindeki yürekleri de ısıttı.

Önemli dayanışma

Bayraklı ve Bornova Belediye Başkanlarını da kutluyorum.

O sıkıntılı saatlerde hemşerilerini yalnız bırakmadı.

Yanlarında oldu.

Büyükşehir Belediye Başkanıyla da iletişim ve işbirliği içinde kaldı.

Bana göre güzel bir yöneticilik örneği verdi.

Sakın küçümsemeyin

'Bir battaniye, bir şişe su ve bir tas çorbadan ne olacak?' demeyiniz.

O anda depremi yaşayan biri olarak o yardımlar belki de birer hazine değerinde mutluluk ve güven verdi.

Deprem öyle televizyonlarda göründüğü gibi değil yerinde yaşayan biri olarak bunu gördüm.

Kurulan çadır kentleri bir görmenizi isterim.

İşte İzmirli kadın

Dün akşam Özkanlar 75. yıl parkında Mürdüm Cafe de kurulan yardım yerinde, yaşlı bir teyze, 'Oğlum utanıyorum! Oradan bana bir tane maske alır mısın?' dedi.

Nasıl duygulandım anlatamam!

Bir paket maske aldım götürdüm yaşlı teyzeye; içinden bir tane aldı paketi bana geri iade etti.

İşte burası İzmir, İzmirli.

Sanki başka konu yok!

1868 yılından bu yana bu ülkenin deprem ölçüm Enstitüsü Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'dir.

Kandilli'nin ölçümü 6.9 dur.

Ama maalesef biz hala depremin '6.6 mı 6.9 mu 7 mi?' diye, tartışıyoruz . Bence kesin 7, ama ne fark eder.

100'ün üzerinde can gitti!

1000'in üzerinde yaralı, yüzlerce evsiz insan.

 Biz hala 'Deprem kaç?' diye tartışıyoruz...

HAFTANIN HABERİ

Türkiye'nin kalbi İzmir

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, TBMM'de grubu bulunan 5 partinin uzlaşısıyla kurulacak olan ''Depremde Alınması Gereken Tedbirlerle İlgili Meclis Araştırması" önergesi üzerine CHP grubu adına konuştu.

Doğal afetlerde alınacak önlemlerle en temel insan hakkı olan yaşam hakkı ihlalinin engellenebileceğine dikkat çeken Gülizar Biçer Karaca bu konuda çalışma yapılmasını istedi.

MHP Grubu adına konuşan MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu yaşanan afetin ardından ortaya koyulan birlik ve beraberlik ruhuna dikkat çekerek "Türkiye'nin kalbi "İzmir" diye attı" ifadelerini kullandı.