ABD'nin eski başkan yardımcısı Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı, John Hannah, Cumhurbaşkanı Erdoğan için
"tehlikeli şahıs" ifadesini kullandı. John Hannah tarafından kaleme alınan ve Foreign Policy adlı haber sitesinde yayınlanan yazıda, Erdoğan için açıkça "Başta ABD ve Ortadoğu ile Avrupa ve Türkiye için tehlikeli şahıs" ifadeleri kullanılıyor.
Makalenin çevirisini Oda Tv yayınladı. Okumak isteyenler; http://odatv.com/er-ya-da-gec-bir-hesaplasma-gunu-yasanacak-1706161200.html'den bakabilirler. ABD tüm zamanlarda kendini dünyanın süper gücü, jandarması olarak tayin etmiş ve görmekte.

***

Çok uzun yıllar önce eşim Chicago'da iken gittiğimde alış veriş yaptığımız bir mağazadaki kadın nereli olduğumuzu sordu. Türkiye'den ve Türk olduğumuzu öğrenince önce şirin, şirin "Hımm, Türkiye, başkenti Ankara" dedi. Ben evet dedim, durdu düşündü, aniden "E yeter başka bir şey bilmek zorunda değilim. Ben süper ülke ABD'nin vatandaşıyım, herkes benim ülkemi bilmeli" demez mi? Sükunetimi korumaya çalışarak; "Ben de Türküm ve ülkemde biz eğitim sistemi içinde, dünyanın tüm ülkelerinin baş şehirlerini, önemli şehirlerini, coğrafyasını, ne ihraç eder, dilini vs. biliriz hatta bir hatta iki lisan öğreniriz. Bu bizim kültürlü çağdaş bir ülkenin vatandaşları olarak duyduğumuz yükümlülükten" dedim, sesim yükselmiş olmalı ki, kocası da geldi. Kadın söylediklerini tekrar etti, ben devam, kadını kocası dükkanın gerilerine, eşim de beni dükkanın dışına çıkardı. Ondan sonraki yıllarda hem Amerikalılarla 15 yıl çalıştım, hem de dünya kongrelerinde ABD, Avrupa, Afrika her köşeden insanlarla arkadaşlık yaptım onları tanımaya çalıştım, tanıdım. Gözümüzde ne kadar büyüttüğümüzü keşfettim onları. Bu gün şu yaşımda yaşadıklarımla görüyorum, anlıyorum.

***

Nedense çok sık düşerim aceleden, dikkatsizlikten, arkadaşlarım üzülürler her seferinde "yine mi?" derler. Son zamanlarda diyorum ki; ülkemi, insanlarımı çok seviyorum. Onun için ara sıra taşa, toprağa inip öpüyorum, şükrediyorum. Türk olduğum, Türkiye'de yaşadığım için. Çevremdeki çoğu insanında benim gibi düşündüğünü, hissettiğini biliyorum. Yazımın konusuna dönersek, işte bu ABD ve resmi şahsiyetleri bu günkü Türkiye'nin durumu için oturmuşlar, bir rapor yazmışlar. Dünyanın jandarması ya... İşte o yazıdan bir satır başı.
"Houston bir sorun çıktı, ciddi bir sorun Türkiye yavaş, yavaş ama engel olunamaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor". "İşaretler gerçekten kötü. Despotluk, terörizm, iç savaş ufukta müflis devlet ve zorla bölünme gibi senaryolar görünüyor". Hannah, konuyu hızla Erdoğan'ın tek adamlık rolündeki ısrarına ve Davutoğlu'nu başbakanlıktan almasının yarattığı rahatsızlık hissine getiriyor. Davutoğlu'nun bir suçu günahı yokken koltuğundan edilmesinin yersiz bir küçük düşürme olduğunu tanımlarken, mevkidaşı olan, Aykan Erdemir'in işaret ettiği gibi, Davutoğlu'nun, köle gibi çalıştığını, gerçekleştirdiği eylemlerinin yüzde 90 oranında Erdoğan'ın ajandasındaki maddeleri hayata geçirmekten ibaret olduğunu belirtiyor.

***

Sevgili okuyucularım ben bu satırları okuduğumda yorumum "Vah, vah %90 Amerika'nın dediklerini hayata geçirmek varken tam da biz böyle bir manevra yapacakken..." Gerçekten acı, kaderimizin nasıl belirlendiği, fütursuzca başkalarınca dizayn edildiğimiz görülüyor. Tarihe, Atatürk'ün ölümünden hemen sonrasına bakın. Türkiye'de siyaset ve siyasetçi profillerini, tamamen ülkenin çıkarı açısından, naçizane kendinizce bir değerlendirin. Gülemiyorum, ağlayamıyorum, iç gündemimiz malum. Nefes alamıyorum, yanıyorum. Amerika'nın eski ulusal güvenlikçileri bizi düşününceye kadar, biraz da biz kafa yorsak. Hadi iktidar eleştiriliyor, ulusal muhalefet zaten yok, ülke sorunlarını bırakmışlar kendi içlerinde didişiyorlar. Yoktan var edilmiş Türkiye Cumhuriyeti, dış planlarla yok ediliyor mu diyeyim...