Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu şöyle diyor: 'Evlenmiş boşanmış, elli yaşlarında aklı başında biri olarak tanıdığım Hanımefendi'ye üzerinde çalıştığım 'Evlenmeden Önce' adlı kitaptan söz ettim. 'Doğan Bey', dedi, 'Şimdiki aklımla yeniden evlenecek olsam, kişiyi daha iyi tanımak için şu dört durumda nasıl davrandığını görmek isterdim', Anlatmamı ister misiniz?
Anlatmasını rica ettim, kısaca şöyle açıkladı:
'1- Aç olduğu zaman nasıl hissediyor ve nasıl davranıyor, ona bakardım. Duygusal bakımdan olgun değilse, aç insan sabırsız ve bencil davranmaya başlıyor.
2- Öfkeli olduğu zaman, bir şeye kızdığı zaman nasıl konuşuyor, nasıl davranıyor, dikkatle gözlerdim. Bencil insanın kızgınlığı ile olgun insanın kızgınlığı farklıdır. Diyebilirim ki bir insanın olgunluğunun en iyi göstergeci öfkesini nasıl yönettiğidir.
3- Kendini yalnız hissettiği zaman ne yapıyor? İçine kapanıp dünyaya küsen ve onu suçlayan bir tavır içine mi giriyor, yoksa yalnızlığıyla dost olup, hayatın bu hallerini de sakin bir olgunlukla kabul edebiliyor mu?
4- Yorgun olduğu zaman nasıl davranıyor? İnsanın bencil olup olmadığını en iyi yorgunken nasıl hissettiği ve davrandığı gösterir. İlişkinin önemini kavramış olgun insan ne kadar yorgun olursa olsun diğerlerini de düşünerek davranır.'
Kendisine teşekkür ettim ve söylediklerini sizinle paylaşmaya karar verdim. Yaşam deneyiminiz içinde yukarıda ifade edilenler size anlamlı geliyor mu?'
Ben de tekrar dikkatlice okumanızı ve buna göre yorumunuzu yapmanızı diliyorum...
Çünkü zamanımızda gençler, ilk gördükleri kişiye aşık olduklarını sanıyor ve akıllarınca 'mantık' değil de 'aşk evliliği' yaptıklarını düşünüyorlar. Biliyorsunuz şu anda en çok boşanmanın olduğu il İzmir...

İddiayı kim kazandı?

Şimdi biraz da güncele dönelim, seçim ve sonrasını irdeleyelim...
Bir arkadaşım şöyle dedi: '31 Mart seçimleri ile ilgili, hem oğlum, hem kızımla ideaya girdim . Oğlumla hem Ankara hem de İstanbul için, kızımla (daha uyanık ) sadece İstanbul için. Genelde pek adetim değildir, ama onların biri beş bir üç yaşından beri bildikleri ve artık nerede ise hiç bir şekilde değişmeyeceğine inandıkları bir yapının elbet bir gün değişeceğine inanmaları için idealaştım ve kaybettiklerinde genellikle 'onlara kıyamama prensibimi' terk ettim. Onlar da severek ısmarladılar yemeği.
Ama her an olan bir şey olur mu?
Endişelerini de dile getirdiler.'
Olur tabii, baksanıza CHP Genel Başkanını, şehidimize son görevini yaparken organize bir şekilde saldırdılar. Kendisi iki saat, yakılmak istenen bir evde mahsur kaldı...

Güce tapanlar

Bizlerin belediyelerden, özellikle Büyükşehir'den beklentimiz yok...
Ama bazılarının var. Hatta yandaş medyanın yanında enik durumunda olanların da var. Bunlar belediyeleri bir yana bırakın, AKP'nin kapılarını da aşındırıyorlar. İkili oynuyorlar:
Örneğin CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanına 'Büyük Başkan' diyerek yağ çekiyorlar, sonra da 'güçlü gördükleri' il başkanına gidiyorlar. Ama güvendikleri dağlara kar yağıyor...
Reis ilk önce onu görevden aldı. O da suçu Denizli'den ithal İzmir'e getirilende buldu. 23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Bayramı nedeniyle kimler hangi gazetelere 'tebrik ilanları' vermiş onları inceledim...
Ve şunu gördüm;
Çoğu kişi akıllanmamış. Bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi?
Bakalım zaman ne gösterecek?
Demek ki, danışmanlar da bu işi bilmiyor, başkanlar gibi...
Sanıyorlar ki, böylece kendilerinden hep iyi olarak bahsedilecek ve bunlar böylece taraf değiştirecek. Göreceğiz bakalım!

Höşmerim borcu

'Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım!' deriz ya, bunu bizden iyi uygulayanlar olmuş...
Bakın anlatayım: AKP'den İYİ Parti'ye geçen Susurluk Belediyesi, beş yıl tatlı yemiş tatlı konuşmuş!
58 milyon TL'lik borcun, 52 bin 44 TL'lik bölümü pişmaniye ve kestane şekerine, gerisi de höşmerim harcamasına gitmiş...'
Afiyet olsun!

GÜNÜN HABERİ

İstanbul'dan istek var!

Sıradan bir vatandaş olduğunu ve düşüncelerini İzmir'de benim aracılığımla İstanbullulara duyurmamı söyleyen bir okuyucum şöyle diyor: 'Benim şimdi İBB den büyük bir beklentim yok!
Ama ben; Abdülkadir Selvi, Sevilay bilmem ne, Hande Fırat, A Haber, YÖK, TRT, CNN kucaklaşması istemiyorum.
Rektör olarak atanmış ümmi yardoçlarla vs, şehirdeki bütün büfe, çay bahçesi, otoparkları üç kuruşa tahsis ettikleri insanlardan geri almanızı bekliyorum, bankamatikçileri atmanızı, Başakşehir takımına aktarılan paraların geri tahsilini vs vs istiyorum başkan.
Ben daha fazla yeşil alan için değil, daha ziyade adalet için oy verdim mesela. Sayın başkan hatta imkân varsa önce ruhsat verip şehrin görüntüsünü berbat ettikleri sonra traşlarız olmazsa falan dedikleri binaları yıkarsınız belki de.
Mustafa Sarıgül nerelere çökmüş mesela hani artık şeffaf yönetim dediniz ya, hatta keşke kabil olsa kendi partinizin ağır toplarının bile nasıl olur garsonluktan belediye meclis üyesi olup anormal servet sahibi olduğunu vs öğrensek keşke.
Neye başta söyledim ya ben bunların hiç birini yapamasanız da memnun / razıyım, sadece insanların ekmeği, hayatı ile oynamış insanlarla kucaklaşmak istemiyorum.'