FATİH ÖZKILINÇ- Marš Mira Türkiye Organizasyonu ile Türkiye vatandaşları, Srebrenitsa Soykırımı’nın 27’nci yıl dönümünde Türkiye’den 2 bin 226 kilometre uzaklıkta bulunan Bosna Hersek’te 9-11 Temmuz tarihleri arasında barış için 85 kilometre yürüdü. Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa kentinde 11 Temmuz 1995'te başlayan soykırımda yaşananlar nedeniyle ölüm yolu olarak bilinen orman yolunda düzenlenen 3 günlük Barış Yürüyüşü(Marš Mira)’ne katılan üç Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı; Mustafa Ergün, Yusuf Ahmet Kulca ve Turan Sağlam duygularını ve izlenimlerini Haber Ekspres’e anlattı.

Marš Mira’yı herkes deneyimlemeli

Marş Mira’nın duygusal yoğunluğu çok yüksek bir yürüyüş olduğunu belirten Mustafa Ergün, “Biz yıllardır 11 Temmuz öncesi Bosna’ya gelerek Barış Yürüyüşünü gerçekleştirip  Potoçari Anıt Mezarlığı'nda düzenlenen anma etkinliklerine katılıyoruz. Gönüllü bir organizasyonla Türkiye’den buraya geliyoruz. 3 gün süren yürüyüşümüze 8 Temmuz’da başladık. 10 Temmuz akşamı Srebrenitsa’ya geldik. Tabi ki Srebrenitsa’ya giriş çok duygulu oluyor. İmkanı olan kişiler yaşamlarında mutlaka Marš Mira’yı deneyimlemeliler. Bu yürüyüş kapsamında Boşnakların yaşamlarını sürdürdükleri köylerden geçiyorsunuz. Bu geçişlerde oralarda yaşayan Boşnak köylülerle kurulan duygusal bağlar hoş anılar meydana getiriyor” dedi.

“İnsanlık için buradayız”

Hiçbir insanın soykırıma maruz kalmaması gerektiğini de kaydeden Ergün, “Savaş zamanında Srebrenitsa’da erkekler silahsızlandırılırken kadınlar ve çocuklar erkeklerden ayrıldıktan sonra ülkenin güvenli bölgelerine kaçmaya çalışıyor. Barış Yürüyüşü kapsamında yürüdüğümüz güzergah da bu insanların kaçış rotası. Günlerce ormanda Sırp ateşi altında ilerlemeye çalışmışlar. Biz bu yürüyüşle o rotayı tersten yürüyoruz. Savaş sırasından Srebrenitsa’dan ilk kaçmayı başarabilenler ülkenin kuzeyindeki Tuzla şehrine ulaşabilmişler. Ama yolculukta kaçamayanlar da dağlarda Sırp askerleri tarafından bedenleri parçalanarak öldürülmüşler. Yürüyüş güzergahı boyunca da bu toplu mezarları ve soykırımın izlerini görebiliyorsunuz. Bu yürüyüşe düzenli olarak 5 yıldır katılıyorum. Srebrenitsa Soykırımı asla unutulmasın diye yürümeye devam edeceğiz. Ve her yıl burada olmaya gayret edeceğiz. İnsanlık için buradayız. Milliyeti, dini, rengi ne olursa olsun hiçbir insanın böyle bir soykırımı yaşamaması gerekiyor. Biz de hala burada bazı tehlikelerin olduğunu biliyoruz. Burası hala çok güvenli bir bölge değil. Özellikle buranın canlı tutulması gerekiyor. Bu iletişimin, bu organizasyonun sürmesi gerektiğini düşünüyorum. O nedenle ‘Asla unutulmasın ve bir daha tekrarlanmasın’ diye buradayız” ifadelerini kullandı.

“Evlatlarını bekler gibi bekliyorlar”

Yürüyüşe Türkiye’den katılan diğer bir isim olan Yusuf Ahmet Kulca ise “Bu yürüyüşte hissettiklerimi anlatmam çok zor. Zorlu bir güzergahta geçen üç günlük bir yürüyüş gerçekleştirdik. Tabi ki soykırım kurbanları çok daha zorlu şartlarda bu yürüyüşü gerçeklerdiler. Burada yürüyüşün son gününde bizi bekleyen Boşnak kardeşlerimiz adeta evlatlarını bekler gibi bizi bekliyor. Bu duygular anlatılmaz, ancak yaşanabilir. Bu soykırımın bütün dünyada unutulmaması gerekiyor. Bu yürüyüşü yapanlar arasında farklı ülke ve milletlerden onlarca insan var” şeklinde konuştu.

Avrupa'nın ikiyüzlülüğü görülüyor

Turan Sağlam da “Ben burada bunu anlamakta zorlanıyorum. Bir insan bir insana bu soykırımı nasıl yapar. Savaşın bir adaleti olmalı. Dünyanın gözü önünde bir soykırım yapılıyor ve hiç kimse bir şey demiyor. Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü bütün dünya burada net görüyor” diye konuştu.