İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neval Baycan'ın yürüttüğü ve ekim ayında tamamlanması planlanan TÜBİTAK destekli proje kapsamında, "Organize Sanayi Bölgeleri Atıksuları ile Yüzey Sularında Mikroplastiklerin ve Mikroplastiklerle Taşınan Mikrokirleticilerin Belirlenmesi ve Taşınmalarının Araştırılması" projesi hayata geçirildi. Bu kapsamda, Nif Çayı ve döküldüğü Gediz Nehri'nden dört mevsim boyunca numuneler alınmaya başlandı. Proje, bölgedeki su kaynaklarında mikroplastik kirliliğinin ve taşınan mikrokirleticilerin nasıl yayıldığını ve çevresel etkilerini belirlemeyi hedefliyor.

İzmir'deki su kaynaklarında mikroplastik kirliliği belirleniyor

İlkbahar döneminde tamamlanan projenin sonuçlarına göre, Gediz Nehri'nden Ege Denizi'ne her saniye yaklaşık 30 milyon mikroplastik parçacığının taşındığı belirlendi. Bu bulgu, bölgedeki su kaynaklarında mikroplastik kirliliğinin ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Araştırma, mikroplastiklerin deniz ekosistemi üzerindeki potansiyel etkilerini anlamak ve çevresel sağlık risklerini değerlendirmek amacıyla önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Ege Denizi'nde mikroplastik tehdidi - 3

Prof. Dr. Baycan, mikroplastik kirliliğinin son 10 yılda hızla önem kazandığını ve dikkat çekmeye başladığını belirtti. Mikroplastiklerin genellikle 5 milimetrenin altındaki plastik parçaları olarak tanımlandığını ve mevcut literatürde daha çok deniz ortamındaki kirlilik üzerine çalışmalar yapıldığını ifade etti. Bu bağlamda, karasal iç sulardaki durumu ve arıtma tesislerinin denizlerdeki mikroplastik kirliliğine etkisini belirlemek amacıyla TÜBİTAK tarafından desteklenen bir proje hazırladıklarını açıkladı. Proje kapsamında İzmir'in üç farklı üniversitesinden araştırmacıların yer aldığını vurgulayan Baycan, bu çalışmanın bölgesel çevresel sağlık risklerini anlamada önemli bir adım olacağını dile getirdi.

Organize Sanayi Bölgeleri’nden denize taşınan mikroplastikler

Organize Sanayi Bölgelerinden Kaynaklanan Kirliliği Araştırıyoruz" başlıklı çalışmasıyla ilgili konuşan Prof. Dr. Baycan, özellikle plastik üretimi yapan firmaların bulunduğu organize sanayi bölgelerinden kaynaklanan mikroplastik miktarını belirlemeyi ve bu mikroplastiklerin ne kadarının denize ulaştığını anlamayı hedeflediklerini belirtti. Çalışmalarının odak noktası olarak Nif Çayı ve bu çayın döküldüğü Gediz Nehri'ni seçtiklerini açıklayan Baycan, başlangıçta 11 noktadan numune alarak çalışmalarına başladıklarını, şu anda ise 20'ye yakın noktadan numune aldıklarını söyledi. Bu araştırmanın, bölgedeki mikroplastik kirliliğinin kökenlerini ve yayılımını daha iyi anlamalarına yardımcı olacağını vurguladı.

Baycan, yaptığı açıklamada çalışmalarının ilk sonuçlarının Gediz Nehri aracılığıyla saniyede 30 milyon mikroplastiğin Ege Denizi'ne ulaştığını ortaya koyduğunu belirtti. Bu bulgu, organize sanayi bölgelerinden kaynaklanan mikroplastik kirliliğinin deniz ekosistemine olan etkisini gözler önüne seriyor. Araştırmanın devamında bu miktarın çevresel ve sağlık üzerindeki potansiyel etkilerinin detaylı olarak değerlendirileceğini ifade etti. Bu durumun önemli bir kirlilik potansiyeli taşıdığını vurgulayan Baycan, "Özellikle 0.1 ile 0.5 milimetre arasındaki mikroplastik parçacıklarının yoğun şekilde bulunduğunu gözlemledik. Sediman ve çamur örneklerindeki miktarların ise oldukça yüksek olduğunu belirledik" dedi.

Denizlerin plastik savaşçıları

Prof. Dr. Baycan, Ege Denizi'ne taşınan mikroplastik parçacıklarının canlılar üzerindeki potansiyel etkilerine dikkat çekerek, Gediz Nehri'nin bölgedeki önemli bir su kaynağı olduğunu ve Kütahya'dan doğup Uşak, Manisa ve İzmir'i geçerek Ege Denizi'ne döküldüğünü belirtti. Nehrin geniş bir tarım alanını suladığını ve bu durumun mikroplastik kirliliği üzerindeki etkilerini de göz önünde bulundurmak gerektiğini ifade etti. Baycan, yaptıkları araştırmalarda deniz ortamındaki balıklar ve diğer canlılarda mikroplastiklerin bulunduğunu ve bu durumun besin zinciri aracılığıyla insanlara ve diğer canlılara taşınabileceğini belirlediklerini söyledi. Bu nedenle çalışmalarının mevsimsel değişimleri dikkate alarak yürütüldüğünü ve bu süreçte iki dönemi tamamladıklarını aktardı. Ayrıca, mikroplastik parçacıklarının denize taşınmasını önlemek için arıtma tesislerinde ek önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Baycan, özellikle yollardan kaynaklı mikroplastiklerin yağmur sularıyla veya havadan çökelmesiyle su kaynaklarına karıştığını belirtti. Ayrıca, nehir kenarlarında büyük miktarlarda makro plastik atıklarının bulunduğunu ve bunların parçalanmasıyla mikroplastiklerin oluştuğunu gözlemlediklerini ifade etti.

Edremit'te budama atıkları gübreye dönüşüyor Edremit'te budama atıkları gübreye dönüşüyor

Avrupa'da mikroplastik içeren ürünlerin satışı yasaklandı: Yasak kararı  neden alındı ve hangi ürünleri kapsıyor? - BBC News Türkçe

Son olarak, tek kullanımlık plastiklerin azaltılması, arıtma tesislerinin iyileştirilmesi ve toplumun mikroplastiklerin etkisi konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Baycan, bu önlemlerin insan sağlığı ve su yaşamı için önemli olduğunu dile getirdi.