Manisa'da 2 çocuk babası Mehmet Şafak, kendini doğaya ve doğadaki yabani hayvanlarına adadı. Mehmet Şafak, ormanda yaşayan hayvanlar aç kalmasın, şehir merkezine inmesin diye 40 yıl önce yabani ağaçları aşılamaya ve ormana fidan dikmeye başladı. Şafak, Spil Dağı eteklerinde satın aldığı çorak araziyi de zaman içinde ağaçlandırarak, bugün yüzlerce ağacın bulunduğu yemyeşil bir alana çevirdi. Arazide kahvaltı ve yemek çeşitlerinin sunulduğu işletmeyi 2 yıl önce açan Şafak, "Orada hiçbir ağaç yoktu. Şu an ağaçlar birbirine girdi. Ağaçlara kıyıp onları kesemiyorum" dedi.

HAYVANLAR AÇ KALMASIN İSTEDİ

Her gün dağlarda gezen Mehmet Şafak, doğaya olan tutkusunu ve bu işe nasıl başladığını anlattı. Şafak, "İlk olarak yaban domuzlarını Manisa'ya indiğini gördüm. Aç kaldıkları için indiklerini öğrendim. Bu iş kafama takıldı. Hayvanlar dağda durması gerekirken, insanların içine iniyorlardı. Ben de yabani ağaçları aşılamaya başladım. Erik ve armut türü ağaçlara aşı yaptım. Zamanım yettiği sürece aşı yapmak için mücadele ediyorum. Ömrümün yettiği kadar da bu işi yapacağım. Aşının zamanı çok önemli. Aşıyı doğru zamanda yapmazsam, tutmuyor. Özellikle tenha yerleri seçiyorum. Açık alanlarda bir tane aşı yapıyorsam, gizli yerlere 100 tane yapıyorum. İnsanların gitmediği yerlere yapıyorum ve yaban hayatındaki hayvanlar rahat etsin istiyorum. Kendi alanlarında barınsınlar. Ayrıca aşının yanında da çeşitli ağaçlar dikiyorum. İncir ve erik ağaçlarından diktim. Sabah çıkıp öğleye kadar ağaç aşıladığım yere varıyorum. 5 ağaç diktiğimde bana yetiyor" dedi.

SEVİNÇTEN AĞLIYOR

40 yıldır bu işi yaptığını dile getiren Şafak, aç kalan hayvanların aşıladığı ağaçların meyvelerini yediğini görünce çok duygulandığını söyledi. Mehmet Şafak, "İlk zamanları daha az yapıyordum. Ama son zamanlarda daha da ağırlık verdim. Günde yaklaşık 10 kilometre yol yürüyorum. Arazinin en tenha yerini seçip oraya gidiyorum. Maliyetini hiç düşünmedim, hesaplamayı da düşünmem. Maliyet önemli bir şey değil benim için. Benim için önemli olan şey, huzur. Bir ağacın yanına yaklaştığımda eğer üç kuş o benim aşıladığım ağaçtan meyve yiyorsa, dibine düşenleri hayvanlar yiyorsa yürekten ağlıyorum, gözlerimden yaş dökülüyor. Bu zamana kadar en az bin yabani ağacı aşıladım. Yıllar önce aşıladığım ağaçlara zaman zaman gidip bakıyorum" diye konuştu.

'MANİSA TARZANI'NI ÖRNEK ALIYOR

Yaşının ilerlemesine rağmen dağda hayvanlar için aşı yaparken hiç zorlanmadığını, aksine keyif aldığını kaydeden Mehmet Şafak, "Doğa demek, yaşam demek, doğa demek, huzur demek, doğa demek, insanlığa hizmet etmek demek. Ben doğayı o kadar çok seviyorum" sözleriyle doğa sevgisini anlattı. Manisa'yı yeşillendiren Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi'yi örnek aldığını söyleyen Şafak, "Tarzan, Manisa merkezindeki yeşillendirmeyle ilgili çalışmış. Ben ise tamamen dağlarda çalışıyorum. Tarzan'ın yaptığı iş, çok büyüktür. Bizim yaptıklarımız onunkilerin yanında devede kulaktır" dedi.

ORMANI KİRLETENLERİ UYARDI

Ormanların milli servet olduğunu dile getiren Mehmet Şafak, en tenha yerlerde bile insanların kirliliğinin izlerinin bulunduğunu belirterek, kirletenleri uyardı. Mehmet Şafak, "Dağa çıkan kişiler, öncelikle o bölgeyi nasıl bulduysa öyle bıraksın. Temiz bıraksınlar. Gezdiğim en tenha yerlerde bile çöp görüyorum. Bu kirlilik, yaban hayatını çok etkiliyor. Ayrıca dağcılar da aşı zamanlarında her birisi yabani ağacı aşılasa çok büyük katkısı olur. Dağcılar ve piknik yapanlar ağaç diksinler, aşı yapsınlar. Hem dağdaki yaban hayatını korurlar, hem spor yaparlar, hem de kendilerini tatmin etmiş olurlar" diye konuştu.

MANİSA TARZANI KİMDİR?

Manisa'da çevre bilinci ve duyarlılığının ışıklarını yakan, efsanevi yaşamı ile herkesin ilgisin çeken Ahmet Bedevi (nüfus kaydındaki adıyla Ahmeddin Carlak),1899'da Bağdat'ta doğdu. Dağlarda yaşamaya başlamadan önce başarılı bir askerdi. Kurtuluş Savaşı'ndan önce Türk ordusunda er olarak askerlik görevine başladı. Ardından Kurtuluş Savaşı'na katıldı ve 4.5 yıl boyunca savaşta gösterdiği başarı ve yararlılıklardan ötürü kırmızı şeritli İstiklal Madalyası'na layık görüldü. Cumhuriyet ilan edildikten birkaç yıl sonra Manisa'ya yerleşti ve Spil Dağı'nda Topkale adıyla anılan dağlık yörede kendine bir kulübe yaparak yaşamını orada sürdürmeye başladı. Kentin ağaçlandırılması için olağanüstü çaba harcadı. Çalışmaları, kişiliği ve yaşam tarzıyla çevrecilerin adeta sembolü oldu, Manisa'nın simgesi haline geldi. 1924'ten sonra saçını ve sakalını kesmeyen, üzerine sadece bir şort giyen Bedevi, bu tarzıyla ve doğayla uyumlu yaşamı nedeniyle Tarzan'a benzetildi ve 'Manisa Tarzanı' olarak anılmaya başlandı. Ahmet Bedevi, 1963 yılında yaşamını yitirdi.