FATİH ÖZKILINÇ-Marmaris Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Anadolu Medya Buluşması ve Yerel Medya Çalıştayı, 60’dan fazla ilden 300’e aşkın gazetecinin katılımıyla başladı. Yerel medya çalışanları, basın meslek örgütleri temsilcileri, gazete sahipleri, radyo ve televizyon çalışanları ile sendika temsilcilerinin geniş katılımlarıyla yapılan çalıştayda; Yerel Medyada Sendika, Ekonomi Medyasının Halleri, Türkiye’de Medya ve Denetimi, Medyada Gerçekler ve Muhalif Medya konuları ana başlıklar halinde ele alındı. Basın mensupları sektörün sorunlarını yuvarlak masa toplantısında görüşerek çözüm önerilerine ilişkin rapor hazırladı.
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay, “Bilindiği üzere Marmaris dünyaca ünlü bir turizm kenti… Ancak son iki sezondur pandemiden kaynaklı çok olumsuz unsurlarla karşılaşmış durumdayız. Bu anlamda da Marmaris yaşayanları olarak güzel günler geçiremedik… Bununla beraber özellikle son aylarda bir miktar toparlanma sürecine girilse de maalesef ki hepinizin de malumu üzerine Marmaris tarihinin de en büyük felaketlerinden biri olan yangınla birlikte çok daha olumsuz günlerin içinde kaldık. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Marmaris Belediyesi olarak umudumuzu yitirmedik ve gücümüzün yettiği oranda halkımızla daha çok dayanışma içerisinde olarak yaralarımızı sarmaya başladık. Bu anlamda da özellikle yaşadığımız yangın günlerinde gerek Marmaris’teki yerel basınımız gerekse farklı bölgelerden gelen ve ulusalda da görev yapan basın mensuplarımıza o günlerde bize verdikleri katkılar için teşekkür etmek istiyorum. Çünkü gerçekten ciddi bir felaketi yaşarken bizim sesimizin duyulmasında sunduğunuz katkılar bizler için çok çok önemliydi” dedi.

Oktay’dan algı uyarısı


“Turizm kentiyiz, yaralarımızı da hızlı bir şekilde sarmaya devam ediyoruz… En başta yanan bölgelerimizde orada yaşayan köylülerimizin gerek yangın esnasında gerekse sonrasında hızlı bir şekilde yanında olduk ve tadilata başladık. Fakat tabiatın aldığı zarar için bir miktar daha zamana ihtiyacımız var…” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Başkan Oktay, “Yanan ormanlık alanlarımızda hiçbir şekilde turizm veya farklı amaçlı unsurlara kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. 2008 yılında Osmaniye Köyü’nde maden araması ve ruhsatlandırılması ile ilgili iktidarın çalışmaları olmuştu. Biz o zaman da net duruşumuzu ortaya koymuştuk. O günlerin çok daha fazlası Marmaris’te yaşanır düşüncesi olan var ise lütfen bu düşüncesini değiştirmelidir. Son yangında Marmaris tamamen yandı, bitti, kül oldu gibi bir algı da oluştu… Kesinlikle ve kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil. Ciddi bir yara aldık ama çok daha büyük kısmımız daha güzel şekilde duruyor. Böyle bir organizasyonun böylesi bir sürecin ardından ilçemizde yapılması bölgemiz için önemliydi. Burada bizim tahmin edildiği şekliyle yara almadığımızı duyurmak istiyoruz. Çalıştayımızın gazetecilerin yaşadığı sorunlar konusunda çözüme giden noktada mihenk taşı olmasını diliyorum” diye konuştu.

Basınla nefes alıyoruz


“Özgürlüğün gür sesi, değerli meslektaşlarım” sözleriyle gazetecilere seslenen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Tuncay Özkan da, konuşmasında medyanın önemine vurgu yaptı. CHP’li vekil Özkan, “Bu bir imecedir. Özgürlük alanlarımızı geliştirmek, birlikte bunu başarabilmek ve sorunlarımızı yerelde çözebilmek amacıyla bir araya geldik. Daha önce 2018 yılında bir çalıştay daha yapmıştık. Şimdi sorunlarımızın hangi aşamaya geldiğini göreceğiz… İnsan organında akciğer hangi görevi görüyorsa medya ülkelerde o görevi görür; yani nefes almanızı, denetlemenizi ve toplumu şekillendirirken kaynaklarının nasıl harcandığını görebilmemizi sağlar. Bizler medyanın sesi ve özgürlüğüne olan inancımızla bu çalıştayda geleceğe daha güvenle ve umutla bakacağımıza inanıyoruz. Hep beraber olacağız. Türkiye’ye güzel umutlar ve yerel için çözüm önerileri bulacağımıza inancım tam” dedi.

“Özgür bir basın istiyoruz”


CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel de, “2018’den 2021’e gelinceye kadar Türk basın dünyasının, gazetecilerin, Anadolu basınının sorunlarının eksilmediğini, arttığını görüyoruz. Sizlerin bize sunacağı çözüm yolları inşallah CHP iktidarında basından sorumlu milletvekili arkadaşlarımız ve iktidarımızla bizim çalışmalarımıza ışık tutacaktır. Biz özgür bir basın istiyoruz. Biz siyasi görüşleri nedeniyle birbirine öteleyen, ötekileştiren ve sadece yanında olduğu için var olan gazeteci değil; karşıt da olsa bütün düşüncelerini söylese de özgürce Türkiye’de gezebilen, can ve mal güvenliğinin olduğu basın ve ifade özgürlüğünün tam olduğu bir ülke istiyoruz” açıklamalarında bulundu.

12 bin gazeteci işsiz


Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş de, “Gazetecilik zor zamanlardan geçiyor sözünün gölgesi altında burada toplanıyoruz. Toplantının adı yerel medya çalıştayı olsa bile burada konuşulan her sorunun evrensel gazetecilik sorunu olduğunu biliyoruz” mesajı verdi. Güneş, şu açıklamalarda bulundu: “Marmaris’te yaşanan yangının duyurulmasının bile suç sayılmaya çalışıldığı bir süreçte gazetecilik yapıyoruz. İşsizlik, Basın İş Yasası ile çalıştırılmamak, sendikasızlık, sansür, oto-sansür, can güvenliği, iddianamesiz uzun tutukluk sorunları, yayın yasakları basının özgürlüğünün gerçekleşmediği bir süreçte bu sorunları hep birlikte yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz bu durum, dünyanın diğer ülkeleri arasında kıskanılacak bir durumda olamadığımızı maalesef ki ortaya koyuyor. İktidarın basın sektörünün yüzde 90’ına hakim olduğu günümüzde, gazetecilik hala güçlü bir damara sahip. Meslektaşlarımız görevlerini yapma uğraşında büyük bedeller ödüyorlar. Basın sektöründe 12 bine yakın işsiz meslektaşımız var. Halkın haber alma ve bilgilenme hakkını savunma arayışındayken yoksulluk sınırının altındaki maaşlarla mücadele ediyorlar. Şu unutulmamalıdır ki gazeteciler dönemlerinin tanığıdır ve tarihe not düşerler. Bu nedenle ısrarla gazeteciliğin bir suç olmadığını söylüyoruz. Gazetecilik halkın haber alma hakkına hizmet eden saygın bir meslektir. Bütün bu güç koşullara rağmen hala ayaktadır ve ayakta kalmaya devam edecektir!”

Sorunlar çok büyük


Güneş’in ardından söz alan Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca ise Anadolu basınının içinde bulunduğu zor durumu anlattı. Anadolu’da basın kuruluşlarının birer birer yok olduğuna dikkati çeken Başkan Karaca, “Anadolu bitiyor, yok oluyor. Ancak bunu duyması ve sorunlara çözüm bulması gereken İletişim Dairesi Başkanlığı adeta yok; kulakları duymuyor, gözleri görmüyor. Anadolu’da bin 800 olan resmi gazete sayısı 900’e düştü.100 civarındaki uydu televizyonu 50’ye düştü, bir kısmı internete döndü bir kısmı ekranlarını kararttı. Anadolu’da sorunlar gerçekten çok büyük. Anadolu’da şu an asgari ücretli gazeteci sayısı yüzde 50 yoktur. Gazete sahipleri çaresiz… Bir internet furyası devam ediyor, meslek dışında 300 liraya alan alanlar siyasetçiyi, belediye başkanını tehdit ediyor. Bunun engellenmesi için Meclis’e müracaat ediyoruz; CHP’li milletvekilleri birçok öneri verdi ama özellikle İnternet Yasası’nın çıkarılmaması için inat ediyorlar. Anadolu’nu basınının yok olması için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar. Bir satırla kamuda belediye başkanlarının kafasını karıştırarak aboneliklerin ve ilan verilmesini engelliyorlar. Anadolu basınını bitirmeye, küçültmeye, kendi emirleri altına almaya çalışıyorlar. Temenni ediyorum ki sorunlarımız bir an evvel çözülsün” açıklamalarında bulundu.

Gazetecilerin sorunları kanıksanıyor


Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Can Güleryüzlü ise, medyanın içinde bulunduğu durum ve yaşadığı sorunlarla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Bazı konular vardır ki anlatılması hem kolay hem de zordur. Dolayısıyla herkes soruna ilişkin belirli bir bilgi düzeyine sahiptir. Kanıksanması, sıradanlaştırılması söz konusudur. Gazetecilerin sorunları ve sorunlara çözüm geliştirme durumu ne yazık ki bu tehlike ile karşı karşıyadır. Gazetecilerin sorunları halkın büyük bir kesimi tarafından artık ne yazık ki kanıksanmaya başladı. Bu sorunlara karşı birçok mecrada mücadele verdiğimiz de bir gerçek. 1980’lerden itibaren gazeteci kökenli olmayan ve devlet ihaleleri başta olmak üzere işlerini kamu ihalelerine göre düzenleyen kişi ve grupların gazetecilik meslek koluna istilaya başlaması 1990’lı yıllarda liberalleşme rüzgarlarıyla olağanlaştı. Türkiye medya sermayesi sil baştan ele alınmalı. Medya faaliyetleri gösterenler devlet ihalelerine katılmamalı, katılması yasaklanmalı” dedi.

Tek yumruk olmalıyız


Son olarak, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi de, “Yerel medyanın birçok sorunu var. Biz bunlarla boğuşuyoruz. Salondaki herkes bu sorunları çok iyi biliyor. O kadar çok sorun var ki gittikçe azalan gelirlerden tutun da mesleki itibara kadar. Ama bunların üzerinde bir şey var. Lisanssızlık. Bu mesleğin bir lisansı yok. Önüne gelen yapabiliyor. Geçtiğimiz günlerde bir açılışta elinde makinesi olan yüzü façalı bir bey geldi yanıma. Kolları delik deşik. ‘Başkanım önümüzdeki günlerde sana hayırlı olsuna geleceğim’ dedi. Çok yoğunum dedim. Aslında şunu demeye çalıştım ama diyemedim. Arkadaş bu meslek çok ama çok kıymetli. Sen bu cesareti nereden bulabiliyorsun? Ama bir tek kişiye söylemenin anlamı mı var? Maalesef bizim en büyük sorunumuz bu. Siyasi zemin zorlaştıkça, demokrasiden uzaklaşıldıkça medyanın üzerindeki baskının katmerleştiğini hepimiz yaşayarak görüyoruz. Üst üste maliyet artışları var. Yerel basın yaşamakta zorlanıyor. Dolar kuru 10 TL’yi geçiyor. Pazartesi günü ilk arayan bizim gazetemizi basan matbaa sahibi olacak. Zamlar fırtına gibi üzerimize geliyor. Ama üzerine ne yapılıyor? Yerel basına zarar veren düzenlemelerle uğraşıyoruz. Tasarruf genelgesi karşımıza çıkabiliyor. Bir anda lojmanlarla, arabalarla bizi bir tutuyorlar. Yerel gazete alınmayacak, abone olunmayacak denilebiliniyor. Ben CHP’nin iktidar olduğu bir ketten geliyorum. Biz tasarruf genelgesi karşısında hayal kırıklığı yaşadık. Çünkü; zamanında, birlikte çözüm üretme konusunda yalnız kalıyoruz. Demokrasi adına, kamu adına, halk adına gazetecilik mesleği dört yandan kuşatılsa da hiçbir zaman değerini yitirmeyecek. Biz sorunları biliyorsak çözüm önerilerini de ortaya koyacağız. Birlikte tek yumruk olacağız” ifadelerini kullandı.