Esin Gençel- Milas'ta 3 ay önce Ören-Mazı karayolunda avlanan M.S'yi  Milas Doğa Koruma ve Milli Parklar görevlileri ile Av ve Yaban Hayatı Koruma Vakfı yetkilileri yakaladı ve karakola teslim etti. Milli Parklar yetkilileri yasaya aykırı davrandığı için M.S'ye para cezası kesti, tüfeğe el konulması için de savcılığa suç duyurusunda bulundu. 6 Aralık'ta Av ve Yaban Hayatı Koruma Vakfı 2. Başkanı Süha Umar telefon ile aranarak olayın tanığı olarak Milas Müftülüğü'ne ifade vermeye çağrıldı. Daha önce de 2 kez tanık olarak savcılığa ifade verdiklerini anlatan Umar,  olayın şaşkınlığını üzerinden atıp kendisini arayan yetkiliye, 'bir yanlışlık yaptıklarını, soruşturmanın müftülükle ilgisi olmadığını, olayın başka bir olayla karıştırılmış olacağını' söylediğini belirtti.   

Olay gününü anlatan Emekli Büyükelçi ve Av ve Yaban Hayatı Koruma Vakfı 2. Başkanı Süha Umar, kendisini 6 Aralık 2011 günü sabah 10.30 sıralarında Müftü Yardımcısı olduğunu söyleyen Abdullah Yıldırım'ın aradığını ve 'Müftü'nün emri ile sizi arıyorum. Kaymakam, usulsüz avda kullanılan takozsuz tüfeğin müsaderesi tahkikatını yapmakla Müftülüğü görevlendirdiği' dediğini söyledi.

Umar, olayı şu şekilde anlattı, "Olay 18 Eylül sabah saat 06.00 sularında, Milas'ın Ören-Mazı yolu üzerinde gerçekleşti. BMW marka aracını karayolu üzerinde durdurmuş olan M.S., yarı otomatik takozsuz tüfekle ateş ederken yakalandı. Kişi, hakkında işlem yapan Milli Parklar görevlilerine uzun süre direndi. Kişi işlem bittikten sonra Milli Parklar ve Av ve Yaban Hayatı Vakfı araçlarını takip ve taciz etti. Bunun üzerine Mumcular Jandarma Karakoluna yöneldik. Karakolda da Milli parklar görevlilerine küfür etti. Bu olaydan yaklaşık 3 ay sonra 6 Aralık 2011 günü sabah 10.30 sularında, Müftülük beni cep telefonumdan aradı. Telefonumu nereden aldıklarını bilmiyorum." 

Umar, kendisine müftülük emri ile arayan kişiye yapılan işlem yasalara aykırı olduğunu söyleyerek, "Beni arayan kişiye 4915 sayılı Kara Avcılığı Yasası uyarınca müsadee edilmesi gereken silahın müsadere işlemini yapmakla Milli Parklar yetkililerinin görevli ve yetkili olduğunu, Müftülüğün böyle bir yetkisinin bulunmadığını, Kaymakam'ın görevinin, Milli Parklar tarafından müsadere edilen silahın kamuya geçirildiğini onaylamak olduğunu, bu konuda yeniden soruşturma ve işlem yapma ve bu görevi  müftülüğe verme yetkisinin bulunmadığını, bu yasal gereklere uyulmadığı takdirde yasalara aykırı işlem yapılmış olacağını ve bunun ciddi bir suç oluşturacağını, Kaymakam'ın hemen bu durumdan haberdar edilmesinde yarar gördüğümü söyledim" dedi.

Kaymakam doğruladı

Milas Kaymakamı M. Bahattin Atçı konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada Savcılığın görevini Müftülüğe verme gibi bir hakkının olmadığını olayın yanlış anlaşıldığını bildirdi. Atçı, Müftülüğün Av ve Yaban Hayatı Vakfı 2. Başkanı Süha Umar'ı tanık olarak aradığını doğrularken bunun 4483 sayılı Memur ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Yasanın 3. Maddesi gereğince memurların yargılanması için ön inceleme yapılmasına bağlı olarak gerçekleştiğine vurgu yaptı.

Milas Kaymakamı M. Bahattin Atçı, konuyla ilgili şunları açıkladı: "Milas ilçesine bağlı Ören Beldesi Çökertme Köyü yolu üzerinde tehlikeli bir şekilde sağa sola ateş eden bir şahsın yarı otomatik tüfeğine, Doğayı Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Baş Mühendisi E.U. ve beraberindeki iki Orman Muhafaza Memuru tarafından "tüfeğin av yapmaya uygun olmadığı ve karayolu üzerinde avlanamayacağı" gerekçesiyle el konulmuştur.

Bunun üzerine tüfeğine el konulan şahıs olan M.S. 'avla ilgili her türlü evrakının tam olmasına rağmen yukarıda bahsi geçen görevli kişilerin görevlerini kötüye kullanarak silahını gasp ettikleri' iddiasıyla Milas Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunmuştur.

Milas Cumhuriyet Başsavcılığınca tarafımıza yazılan bir yazıyla Milas DKMP görevlisi E.U ve diğer görevliler hakkında, adı geçen şahısların devlet memuru olmaları nedeniyle haklarında tahkikat yapılabilmesi için 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'un 3. Maddesi gereğince Kaymakamlığımızdan soruşturma izni talep edilmiştir.

Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için, 4483 sayılı Yasanın 3. Maddesi gereğince yetkili makam tarafından haklarında soruşturma izninin verilmiş olması, soruşturma izninin verilmesi veya verilmemesi kararının verilebilmesi için de Yasaya göre bir kamu görevlisi eliyle haklarında karar verilecek memurlar hakkında bir ön inceleme yapılması gerekmektedir.

Sözü edilen konu ile ilgili Ön İnceleme yapmak üzere kendilerine görev verilebilecek olan İlçe Milli Eğitim Müdürü, Mal Müdürü gibi görevlilerin elinde başka dosyaların bulunması ve iş yüklerinin fazla olması nedeniyle, söz konusu dosya için 4483 Sayılı Kanun'un 5. maddesi gereğince aynı zamanda diğer birim amirleri gibi bir kamu görevlisi olan Milas Müftüsü Ön incelemeci olarak görevlendirilmiştir. Yapılan ön inceleme sırasında, hakkında ön inceleme yapılan E.U. nun, Av ve Yaban Hayatı Vakfı elemanını tanık olarak göstermesi üzerine, verdiği telefon numarası yeminli kâtip aracılığıyla aranarak kendisine izahatta bulunulmuş ve 'vuku bulan olay ile ilgili tanık olarak gösterilmesi nedeniyle ifadesine başvurulmak istendiği' ifade edilmiştir. Bunun üzerine aynı şahıs, kendisini arayan görevliye 'emekli büyük elçi olduğunu, bu tür işleri kendisinin iyi bildiğini, bu konunun müftülükle alakasının olamayacağını, tanıklık yapmayacağını ve herhangi bir bilgi vermeyeceğini' söylemiştir. Bunun üzerine, elde yeterli bilgi ve belge bulunması nedeniyle bahsi edilen kişinin yaşanan olayla ilgili beyanının alınmasından vazgeçilerek dosya mevcut delillerle sonuçlandırılmış ve görevlilerle ilgili karar verilmek üzere ön incelemecinin kanaat ve teklifini de içeren dosya Kaymakamlığımıza teslim edilmiştir.

Bu olayın yaşandığı sırada ise, ben İçişleri Bakanlığınca Entegre Sınır yönetimi ve Gümrük Mevzuatı ile ilgili düzenlenen Seminere katılmak üzere Ankara'da bulunmakta idim. Milas Kaymakamı olarak benim Cumhuriyet Savcısının işini İlçe Müftüsüne yaptırmam söz konusu ve mümkün olmadığı gibi bu husus yetkim dahilinde de değildir. Ben de aynı zat-ı aliniz gibi Anayasamızda ifadesini bulan Yargının Bağımsızlığı ilkesine inanan ve bağlı bulunan bir kişiyim. Söz konusu olayda da zaten soruşturma yapma veya soruşturma izninin verilmemesi durumunda, gerekli görmesi halinde, yine Yargı organları nezdinde itirazda bulunma yetki ve görevi Cumhuriyet Savcısında bulunmaktadır.
Konunun doğru anlaşılması ve Kamuoyunda oluşabilecek yanlış anlaşılmaların önüne geçilebilmesi bakımından bu açıklamamızın yayınlanmasını istirham ederim."