Çanakkale Savaşı sırasında cephedeki bir subayın, iki çocuğuyla birlikte geride bıraktığı çok sevdiği eşine yazdığı duygu yüklü mektup, neredeyse bir asır sonra tozlu sandıklardan gün yüzüne çıktı. Barbaros Hayrettin Zırhlısı'nda görevli olan Çarkçıbaşı Yüzbaşı Hamit Efendi'nin yazdığı mektup, eşi Zeliha Hanım ve ardından da kızları Rahmiye ve Şükran tarafından yıllarca muhafaza edildi. Rahmiye Tulgar'ın kızı Tomris Tulgar, şehit dedesinden kalan hatırayı, 2010 yılından bu yana Çanakkale'yi anlatmak üzere TIR'da oluşturduğu Çanakkale Gezici Müzesi'nin sahibi, tarih araştırmacısı Ahmet Uslu'yla paylaştı.

Tarih araştırmacısı Ahmet Uslu, Tomris Tulgar ile Çanakkale Gezici Müzesi'ni ziyaret ettiği sırada tanıştıklarını ve Barbaros Hayrattin Zırhlısı şehidi Yüzbaşı Hamit Efendi'nin çok önemli bir hatırasını müzeye armağan ettiğini söyledi. Bu hatıranın Şehit Yüzbaşı Hamit Efendi tarafından eşi Zeliha Hanım'a yazılmış bir mektup olduğunu belirten Ahmet Uslu, şunları söyledi:

"Çanakkale Cephesi'nden ailelere yazılmış birçok mektup var. Ama bu mektuplar genellikle cephedeki durumu ve sıkıntıları anlatmakta. Bu ise bildiğimiz savaşı anlatan mektuplardan değil. Özelliği eşine karşı duyduğu sevgiyi değişik hitap şekliyle anlatan bir mektup. 7-8 Ağustos 1915 gecesi Gelibolu açıklarında torpillenerek batan Barbaros Hayrettin gemisinde şehit olan Çarkçıbaşı Hamit Efendi, eşinden aldığı bir mektuptan çok etkileniyor. Cevap olarak yazdığı mektubuna, eşi Zeliha Hanım'a duyduğu büyük aşkını 'Ruhum' diye başlayarak tarif ediyor. İşte bu başlangıç mektubun bütün içeriğini ortaya koyuyor. Yüzbaşı Hamit, eşine duyduğu aşkı, sevgiyi inanılmaz derecede bir bağlılıkla anlatıyor. Biz yıllar sonra torunu Tomris Hanım sayesinde bu mektubu kamuoyu ile paylaşıyoruz. Keşke Zeliha Hanım'ın, Yüzbaşı Hamit Efendi'ye 'Ruhum' diye başladığı mektubu yazdıran o mektubu da bulabilseydik. O zaman karşılıklı yaşanan duygulara daha iyi tanıklık edebilirdik."

'BİZİM KRALİÇE HANIM'A MAHSUSTUR'


Çanakkale'den yazılan mektuplarda genellikle bir zarfın içinden aile fertlerine yazılmış dört beş kağıt çıktığını belirten tarihçi Ahmet Uslu, "Bu kağıtlar anaya, babaya, kardeşe, eşe ayrı ayrı yazılmaktadır. Bunu ayırt etmek için de her kağıdın arkasına küçük bir not düşülmektedir. Şehidimiz Hamit Efendi de eşi Zeliha Hanım'a yazdığı mektubu ayırmak için arkasına 'Bizim Kraliçe Hanım'a mahsustur' diye not düşmüş. İşte bu, Çanakkale'den yazılan büyük bir aşk mektubunun açılış cümlesidir. Zeliha Hanım bir taraftan kocasının şehitliğiyle övünürken, onun bir gün çıkıp geleceğini beklemiştir hep. Şehit eşini bekleyerek geçirdiği ömrünü 1996'da 100 yaşındayken tamamlamıştır" diye konuştu.

İŞTE O MEKTUP

"Ruhum,

Göndermiş olduğunuz mektubu aldım. Teşekkür ederim. Yazısında ve söyleyişinde, her yerinde ayrı ayrı letafet var. Böyle mektuba ben cevap vermekten acizim. Ne kadar yazsam anın yerini tutmaz. İnşallah İstanbul'a geldiğimde yazı tahsili göreceğim. Olmaz mı?

Ağabeyime hürmeti mahsusade bulunduğunuzdan dolayı cümlenize ayrı ayrı teşekkür ederim. Saniyen Nuri Efendi'ye evvelsi gün mektup gönderdim. Şimdiye kadar ne için geciktirmiş, bakalım ne cevap gelecektir. İkinci mektubumu mufassal (ayrıntılı) yazarım. Çok uykum geldi. Pederin, validenin ellerini öperim. Karındaşlarının da gözlerinden öperim.

Not: Bizim Kraliçe Hanım'a mahsustur."