Çanakkale'de, 4 ay önce Yuvacık mevkisinde altın ve gümüş madeni arama projesi ile gündeme gelen Kuzey Ege Denizi’ndeki Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada, bu kez de kum taşı ocağı ÇED başvuru ilanıyla gündeme geldi. Ada'nın en çok ziyaretçi alan turizm merkezi Kaleköy mevkiinde, bir firmanın 1 Mart 2018 tarihli ÇED başvurusunda, sahada yıllık 40.000 ton/yıl üretim planlandığı kaydedildi. Ocağın yılda 8 ay, ayda 25 gün, günde 8 saat çalışma koşullarında işletileceği, proje alanında kırma eleme tesisi kurulmayacağı belirtildi. ÇED başvuru raporunda, “Faaliyet alanı kapsamında tarım alanı bulunmaktadır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünden gerekli izinler alındıktan sonra faaliyete başlanılacaktır. Faaliyet alanı kapsamında mera alanı bulunmaktadır. İşletme faaliyetleri malzemenin çıkarılması, kamyonlara yüklenmesi ve nakliyesini kapsamaktadır. Hava kirliliği olarak sadece toz oluşumu beklenmektedir” denildi.


'GÖKÇEADA'NIN DEĞERLERİ TEHDİT ALTINDA'

Gökçeada Hayat Sürsün Topluluğu ve Gökçeada Gönüllüleri Derneği, yaptıkları ortak basın açıklamasıyla endişelerini dile getirdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı web sitesinde yer alan, Gökçeada'nın Kaleköy mevkiinde 'kum taşı ocağı' açılmasıyla ilgili ÇED başvurusu ilanı üzerine yapılan açıklamada şöyle denildi:

"Bu ocağın yapılmak istenildiği alan 47.37 hektardır (473.700 m2) .Yapılması düşünülen alanın konumu ise birçok sakınca içermektedir. Bunlar; Ada’da yoğun tarım yapılan büyük ovanın hemen yanında ve daha üst kottadır. Yeni Bademli köylülerinin tarlaları ve ürünleri toza bulanacak. Kaleköy ve Yeni Bademli köylülerine ait pansiyon tozdan etkilenecek, taş çıkarılırken çıkan gürültü (ve belki de patlama) burada yaşayanları ve Adamıza tatil için gelenleri rahatsız edecek.Turizmi baltalayacak. Restoranların, butik otellerin bulunduğu Ada'nın en turistik bölgesi olan Kaleköy'deki hareketi direkt etkileyecektir. Bu taşların taşınması sırasında kamyonlar trafikte de tehlike yaratacaktır. (Tepeköy çıkışında, Ada'ya hizmetleri saymakla bitmeyen Doktor Foka'yı böyle bir taş kamyonu ezmiş ve ölümüne neden olmuştu). Ayrıca yollar kirlenecek, sürekli gidiş gelişler yolların tahribatına neden olacak. Proje dosyasında 'Prosesin ihtiyacı olacak olan su, ocak içi yollarda ve ocak çalışma alanında tozun önlenmesi amacıyla kullanılmaktadır. Bahsi geçen su Kaleköy Köyü sağlanacaktır' yazmaktadır. Ada'da su zaten değerlidir, Kaleköy'de ve Ada'nın genelinde zaten her yaz su sıkıntısı gündeme gelmektedir. Taş ocağı yapılmak istenen alan askeri, turistik ve stratejik öneme sahip uçak pistine çok yakındır. Uçak iniş ve kalkışlarını, gerektiğinde acil kullanımları da engelleyebilir. Turizm açısından uçak seferleri başladığında Ada'ya gelenlerin göreceği ilk şey patlatılmış dağlar, kazılmış, doğal peyzajı bozulmuş alanlar olacak. Kaleköy’de denize mendirek ve kanalizasyonun olumsuz etkilerine bir de çamur, toz ve toprak katılacak. Proje ile ilgili koordinatlara bakıldığında, bahsi geçen alan Çevre Düzeni Planı ilgili paftasında mera ve tarım alanından oluşmaktadır. Kaleköy,Tepeköy ve Bademli köylerin mera ve tarım alanları zarar görecektir. Alan Tepeköy’ün arsalarına kadar dayanıyor. Zaten bir başka usullere uygun olmayan taş ocağının olumsuz etkilerini yaşayan Tepeköylüler ikinci bir taş ocağı ile karşı karşıya kalacaklar. Gökçeada’nın organik ada olması çalışmaları hızla devam etmektedir. Cittaslow unvanına sahip Adamızda yıl boyunca taş ocağının çalışması, kamyonlar ve iş makineleriyle ve bunların kazı alanına ulaşması için yapılacak yollarla tahrip edilmesi kabul edilemeyecek bir hatadır. Adamızda zaten mevcut taş ocakları vardır. Bunların ıslah edilmesi ve Ada için gerekli miktarın karşılanması imkânı da vardır. Ekonomik imkânları ve iş sahaları kısıtlı Adamızda bir kişi 975.000 TL (projede bildirilen yatırım miktarı ) gibi günümüzde çok büyük olmayan bir para harcayarak kendi çıkarları doğrultusunda kazanım elde ederken, Ada halkını mağdur etmesi ve bu nadir bulunan doğa parçasını yok etmesi hiçbir hukuka sığmamaktadır. Biz Gökçeadalılar olarak, bu ve bunun gibi projelerin Adamızdan uzak tutulması için elimizden geleni yapacağız. Türkiye'nin en büyük, muhteşem bir doğaya sahip, verimli adasının bu şekilde harcanmasına Gökçeadalılar ve Gökçeada'yı tüm sevenler karşı çıkacaktır."


'KONUNUN YAKIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ'

Gökçeada ilçesi Kaleköy mevkinde kum taşı ocağı ile ilgili ruhsat başvurusunun söz konusu olduğunu belirten Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, "Bizim de bu gündemdeki konudan yeni haberimiz oldu. Gökçeada'nın yüz yıllardan bu yana devam eden tarihi sürecinde, tarihi ve kültürel dokusunu, mimarisini bugünlere taşıyabilmek adına aslında kum taşı diye tabir edilen, Gökçeada halkının da tabiriyle Ada'nın doğal taşı dediğimiz bu taşın kullanılması ve tarihi kültürel ve mimari dokunun yarınlara taşınması bizim için de önemli. Buradaki en büyük problemlerden bir tanesi, şu anda hâlihazırda ruhsat müracaat edilen lokasyonla alakalı. Bizim ciddi bir turizm merkezimiz olarak kabul edilen Kaleköy'e çok yakın bir yerde olması münasebetiyle burada yapılacak bu madencilik çalışmasının turizmi olumsuz yönünde etkileyeceği konusunda düşünceler var. Biz de yerel yönetim olarak bu konunun yakın takipçisi olacağız" diye konuştu.