Manisa'nın Soma ilçesindeki maden faciası sonrası dünyaya gözlerini açan şehit madencilerin çocukları, babalarının kokusunu alamadan 3 yaşına girdi. Soma'da kömür madeninde 13 Mayıs 2014'te toprağın altında son nefesini veren 301 madenci arasında, dünyaya gelmesini bekledikleri çocukları için ekmek mücadelesi veren işçiler de vardı. Baba ve çocukları ayıran facianın üzerinden 3 yıl geçse de büyük bir yükün altına giren anneler, evlatlarına babalarını, fotoğraflarını göstererek tanıtmaya çalışıyor. Yetim olarak dünyaya gözlerini açan şehit madenci çocukları Ahmet Şen ve İsmail Berkay Çoşkun, babalarını ismini taşırken, annesinin şehit madenci eşinden etkilenerek isim verdiği Şüheda Arslan yakında 3 yaşına girecek.

Faciada hayatını kaybeden maden işçisi İdris Arslan'ın (33) eşi Huma Arslan, Balıkesir'den 10 yıl önce Soma'ya gelerek yerleştiklerini, eşinin de maden ocağında çalışmaya başladığını söyledi.
Facianın yaşandığı sırada üçüncü çocuğuna 3,5 aylık hamile olduğunu ve olayı duyar duymaz hastaneye koştuğunu aktaran Arslan, 2 gün boyunca eşinden haber alma umuduyla yaşadığını belirtti.
"Cinsiyetini çocuk göstermediği için görememiştik. İsim konusunda cinsiyetini bilmediği için karar verememiştik" diyen Arslan, şöyle devam etti: Sonrasında ben karar verip Şüheda ismini seçtim. Babasına uygun olsun diye bu ismi koymayı uygun gördüm. Kızıma şimdi 'baba' deyince fotoğrafını gösteriyor, başka bir şey yok, bizim için baba şimdi bir fotoğraf. Bu olayın hiç olmamasını isterdim ama çocuklar için babasız olmak çok zor. Elinden geldiğince çocuklarına babalarının eksikliğini hissettirmemeye çalıştığını ifade eden Arslan, evlatlarının okula gelen diğer öğrencilerin babalarını görünce olumsuz etkilendiğini söyledi.  Arslan, mayıs ayının gelmesini hiç istemediğini vurgulayarak, "Mayıs ayı geldiğinde her şey yeni olmuş gibi oluyor. İçimdeki kor yeniden alevleniyor. Çocuklar şehit haberlerinde televizyonu kapatıyorlar, 'anne sen yine ağlayacaksın' diyorlar. Şimdi kömür görmek bile istemiyorum, 'keşke Soma'ya gelmeseydik' diyorum." ifadelerini kullandı.


İlk kelimesi baba oldu


Maden işçisi Ahmet Şen (23), madendeki faciada hayatını kaybettiğinde eşi Selda 4 aylık hamileydi. Faciada hem eşini hem de kardeşi Sadık Çakır'ı kaybeden Selda Şen, acısının ilk günkü gibi taze olduğunu ve canının çok acıdığını söyledi. Bebeğin erkek olacağını öğrendiklerinde şehit madencinin kendi ismini vermek istediğini aktaran Şen, eşi şehit olduktan sonra oğlunun "Ahmet" ismi ile doğduğunu ifade etti. Şen, "Oğlum konuştuğunda ilk kelimesi 'baba' oldu, hala 'baba' diyor, 'baba yok' diyor. Acımız hala aynı, hiç unutulmuyor, olay dün olmuş gibi. Biraz çocuklarla oyalanınca unutuyorum gibi oluyor ama yine de unutamıyorum, onlara belli etmemeye çalışıyorum ben ağlayınca kızım da etkileniyor. Ben kendi babama seslenip baba deyince kızım 'bizim babamız nerede' diyor, çok zor, acımız hala dün olmuş gibi." diye konuştu. Kömür görmeye tahammül edemediğini dile getiren Şen, babalarının, çocuklarının okuyup meslek sahibi olmasını istediğini bunu gerçekleştirmek için elinden gelen her şeyi yapacağını aktardı.


Hiç görmediği dedesi ve amcasının isimini taşıyor


Faciada 46 yaşındaki eşi Hüseyin Avkaş ve 19 yaşındaki oğlu Ferhat Avkaş'ı kaybeden Meliha Avkaş'ın tek tesellisi ise diğer oğlu Fatih Avkaş'ın olaydan 2 hafta sonra dünyaya gelen oğlu oldu. Torununa, hem dedesinin hem amcasının anısını yaşatması için "Hüseyin Ferhat" adını koyduklarını ancak pişman olduğunu anlatan Avkaş, "Torunumu görünce aklıma oğlum geliyor, adını söyleyemiyorum. Böyle olacağını bilsem onların ismini vermezdim. Benden gayrısı alıştı ben 3 yıldır onu ismiyle çağıramıyorum." dedi.
 

Arkadaşlarının acısı yüreğinde


Soma'daki maden faciasından yaralı kurtulan işçilerden Ahmet Mutluer (32), yaşanan faciayı hala unutamadığını, her ambulans ya da itfaiye sireni duyduğunda 3 yıl önceye gittiğini belirterek, şehit arkadaşlarının mezarlarını her hafta ziyaret ettiğini söyledi. Soma'da 13 Mayıs 2014'te yaşanan maden faciasına vardiya değişiminde yakalanan, ölen ve yaralanan çok sayıda arkadaşını sırtına alarak ocak dışına çıkaran, bu sırada dumana maruz kalarak hastaneye kaldırılan ve 2 gün yoğun bakımda kalan Ahmet Mutluer, faciadan sonra bir daha madene inemedi. İnşaat işçiliği yapan, ardından bir iş merkezinde kat görevlisi olarak iş bulan Mutluer, yaptığı açıklamada, 3 yıl geçmesine rağmen kendisini hala normal hissedemediğini ifade etti. Facia sonrası eşi ile psikolojik tedavi gördüklerini belirten Mutluer, duygularını şu sözlerle dile getirdi: Olayı hafızamdan silmem mümkün değil, sanki dün olmuş gibi. Acısını hala yaşıyorum, üzerimden atamıyorum. Olayın ardından yaklaşık 7 ay psikolojik tedavi gördüm, ilaç kullandım. Tedavi ile kendimi biraz toparlayabildim. İsterdim ki 301 arkadaşım da hayatta olsun. Şu an aileler nasıl acılar içinde, nasıl dayanıyorlar bu acıya, aklıma getiremiyorum, çok üzülüyorum. Aradan üç yıl geçti, sanki dün olmuş gibi, unutulacak gibi değil. Ambulans ya da itfaiye sireni çaldığında tedirgin oluyorum. 'Acaba madende bir kaza mı oldu' diye düşünmeden edemiyorum. Maden işçiliği yaptığı dönemdeki iş elbiselerini ve malzemeleri hatıra olarak saklayan Mutluer, şehit arkadaşlarının kendisinin üzerinde çok hakkı olduğunu, onları unutamadığını belirtti. Arkadaşlarının mezarlarını her hafta ziyaret ettiğini aktaran Mutluer, onlar için dua ettiğini, faciadan önceki günleri yad ettiğini anlattı.


Emekliliğime 3 yıl kalmıştı


Maden faciasına kadar 9 yıllık ocak çalışanı olduğunu, yer altında 3 yıl daha çalışması halinde emekliliğe hak kazanabileceğini dile getiren Mutluer, "Yeraltında 3 yıl çalışsam emekliliğimi hak edecektim ama yer üstünde huzurla 10 yıl daha çalışırım. Gönül isterdi ki yeraltında çalışarak emekliliğe hak kazanayım ama işte bu kazalar ve ölümler yaşandıkça artık insan işinden soğuyor. Eşim ve çocuklarım da madende çalışmamı hiç istemiyor, çocuklarım 'maden' deyince dahi irkiliyor" diye konuştu.