Lütfü Dağtaş- Turizmin Kalbi Rodos'ta atıyor! İddialı bir başlık oldu. Olsun. Rodos, merkezi ve yerel yönetimlerin işbirliği, halkının bu işbirliğine verdiği içten destekle dünyanın dört bir yanındaki metropol kentlerde iş, cadde, çokkatlılar arasına sıkışmış insanlara turizm hizmeti sunmayı ana hedef haline getirince başlık, doğru başlık oluyor. Masmavi Akdeniz'in Ege Denizi ile kesiştiği noktadaki Ada; engebeli arazisi, çam ormanları, sığla ağaçları, 220 km.'lik kıyı şeridi, parlak güneşi ve ılıcık gülümseyen insanlarıyla özlediğimiz dinginlik içerisinde sizi bir başka kucaklıyor çünkü. Hepsi bir yana konakladığım Rodos Palas Otel'e yakın havaalanına neredeyse on dakikada bir inen uçaklar bu iddialı sözü bir başka boyutta doğruluyor. Ne demişti Rodos gezisi öncesi çay davetiyle bizleri ağırlayan Yunanistan'ın İzmir Başkonsolosu Argyro Papoulia karşılıklı söyleştiğimiz sıra? "Siz İzmirli ve Egeliler Sakız'ı, Midilli ile Samos'u gayet iyi tanıyorsunuz. Diğer bir adamız Rodos size o kadar uzak olmasa da bu ölçüde tanınmıyor. Belki biz yeterince tanıtamadık. Oysa Rodos doğa ve tarihİ güzellikleriyle unutulmaz anılar bırakacak bir adamızdır."
O zaman Turizmin Kalbi Rodos'ta atıyor dizimize başlayabiliriz.
           

Stavros Kallas'ın aile dükkânı


Eskiden, eskiden dediysem 1960'larda, hadi bir de 970'lerde, çocukluğumuzda; dükkân, derdik ya da bakkal. Bu yerler bizim için varsıllığı ifade ederlerdi. Çünkü leblebi tozları, şekerli leblebiler ve akide şekerlerinin kavanoz kavanoz sıralandığı raflar bizim için renkti, albeniydi. O renkler günümüzün önü alınamaz hızı ve hırsı içerisinde "market"lerle yitti!
İşte bu renk ve renklerin yarattığı duygularla yıllar sonra Rodos'un, Kalamonas'ında Stavros Kallas'ın dükkânında karşılaşıyorum. Çok da mutlu oluyorum. Salt renklerle dolu raflar mı? Stavros'un dostluğu, annesinin, eşinin, kızlarının güleryüzlülüğü bu renk ve duyguyu çoğaltıyor. "Natura Rodos" adını taşıyan dükkân bir aile işletmesi. Daha kapıdan girişte güleryüzle karşılanıyorsunuz.  

Stavros'un Natura Rodos'u, Kelebekler Vadisi yolu üzerinde yerel bir dükkân. 1959 yılından bu yana işleyen dükkânın en önemli ürünü, Theologos Köyü'nde geleneksel yöntemle elde edilen soğuk sıkım zeytinyağı. Yörenin sevgi ve tutkuyla üretilen bu yağının ünü ülke sınırlarını çoktan aşmış. Yöresel tasarlanmış bu dükkanın diğer önde gelen ürünü bal. Yörenin varsıl ve sağlık dolu bitki örtüsünden beslenen arılardan elde olunan bal dükkânın olmazsa olmazı. Peki, şarap? Yine küçük ölçekte üretim yapan Rodoslu üreticilerin şarapları son derece albenili cam şişerlerde raflarda sıra sıra duruyor. Kelebekler Vadisi'nin bizi sarıp sarmalayan doğal güzelliğini turladıktan sonra geldik buraya. Haliyle yorulmuştuk. Dükkânın önündeki masayı çerçeveleyen sandalyelere buyur edildik. Ardından kuru üzüm ve kuru incirle taçlanmış yoğurtlarından ikrâm ettiler. Kırk yıllık dostluğumuz varmışçasına nereden geliyorsunuz? İzmir mi? İzmir'i çok seviyoruz, çok güzel bir kent söyleşisi bizi aldı götürdü.
Stavros Kallas, daha sonraki günlerde de Rodos'u turlamamızda bizlere eşlik ederek dostluğunu gösterdi. Onu artık yakından iyice tanımış, kendimizden biri bellemiştik. Gezinin son günü gruptaki gazeteci arkadaşım Nihal Yarkent'in not ettiğim şu sözünü sizlere de aktarmalıyım:
"Dünyayı iyilik kurtaracak. Dünyada Stavroslar olduğu sürece bize bir şey olmaz!"
Stavros Kallas ile muhakkak tanışmak isteyeceksiniz. Adresi şöyle: Natura Rodos, Ano Kalamonas, 85106, Rodos. www.naturarodos.gr
 

Ege Denizi ile Akdeniz'in kesiştiği noktadaki Ada


Rodos; Girit, Evoia ve Lesvos'tan sonra yüzölçümü olarak en büyük Yunan adası. On iki adanın da en büyüğü. Akdeniz'in iki büyük deniz yolu olan Ege Denizi ile Akdeniz'in kesiştiği noktada bulunuyor. Türkiye'ye uzaklığı 18 km. Marmaris'in tam karşısında. Engebeli ama çok zorlu olmayan bir arazi yapısına sahip. Yüzölçümü 1.398 km2, nüfusu 120 bin kişi.
Rodos'ta yerleşim tarih öncesine dayanıyor. Miken döneminde gelişme göstermiş, ünlü Rodos Heykeli'nin yapıldığı İÖ 4. yy.'da çok parlak bir dönem yaşamış. Tarih içerisinde Ada'nın pek çok kez el değiştirdiğini görüyoruz: Farslar, Araplar, Sarazenler, Selçuklular, Hospitalier Şövalyeleri, Osmanlılar, İtalyanlar ve bugün de Yunanistan. Hospitalier Şövalyeleri, 1309'da, kaleyi Avrupa'da eşi bulunmaz bir tahkimat ile restore ederek yerleşmişler ve burası Osmanlılar'ın aldığı 1522 yılına değin Şövalyelerin merkezi olmuş.   
 

        
Ada'nın başkenti Rodos. İÖ 408'de kurulan kent tam bir Ortaçağ kenti. Dünyanın en güzel kentlerinden kabul ediliyor. Bir ana liman etrafında, surlar içerisinde kurulu kent 1988 yılından bu yana UNESCO Dünya Kültür Mirası Kentleri Listesi'nde haklı olarak yerini alıyor. Ziyaretçiler gezmeleri sırasında Ortaçağ ögeleri ile çağdaş ögelerin kent dokusunu bir araya getirdiğinin tanığı oluyor ve büyük heyecan duyuyorlar. Bu bakımdan son derece iyi korunmuş ve korunuyor.


         
Başkent Rodos'taki Hospitalier Şövalyeleri'nin görkemli binalarının sıralandığı ana cadde ile caddeye çıkan ara sokaklar ve caddenin sonundaki saray inanılmaz güzellikte.
         
Rodos'un insan yapımına dayalı fiziki dokusu mimarlık zevki ile estetik duygunun öne çıktığı bir bileşke.
Deniz tutkusu olanlar için son derece temiz, korunaklı, sakin tam 235 km.lik sahil şeridi var. Ama bunun dışında Ortaçağ bina estetiğine tanıklık etmek, fotoğraf çekmek, turizm sezonundaki inanılmaz sessizlik ve huzuru sezon dışında da duymak isteyenler için ilkyaz ve Sonyaz ayları için de Rodos doğru bir hedef.
Merkezi ve yerel yönetimler ile halkın dört dörtlük işbirliği turizmde çok hızlı kalkınmayı beraberinde getirmiş.


Papoulia: İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştiğini görmek beni sevindiriyor

          
İzmir'de, geçtiğimiz nisan ayında göreve başlayan Yunanistan'ın İzmir Başkonsolosu Argyro Papoulia, geçen yıl Türkiye'den ülkelerine 1 milyon civarında turist geldiğini söyledi, "En büyük hedeflerimiz arasında turist sayısını karşılıklı olarak arttırmak var. İki ülke arasındaki ticaret gelişti. Hedefimiz ortak olarak birlikte yükselmek ve barışcıl ilişkileri geliştirmek. İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştiğini görmek beni sevindiriyor" dedi.
              
Başkonsolosluk olarak Rodos Turizm ve Tanıtma Vakfı işbirliği ile İzmirli gazeteciler topluluğuna Rodos Adası gezisi düzenlediklerini belirten Yunanistan'ın İzmir Başkonsolosu Argyro Papoulia, "Yemeğimiz, kültürümüze dayalı ortak noktamız çok. Avrupa ülkeleri arasında ortak dil olmadan anlaşabilecek iki ülkeyiz. Sadece barışçıl işbirliğimizi daha fazla geliştirebiliriz" şeklinde konuştu.
              
Başkonsolos Argyro Papoulia, Türklerin Yunanistan ve adalarını ziyaret etmeleri kadar kendi halkının da Türkiye'ye gelmesi konusunda çaba harcadığını belirtti, "her zaman Türkiye'nin çok güvenli olduğunu söylüyor, Yunanistan'dan Türkiye'ye gelmelerde bir sakınca yok, diyorum" dedi.
              
Başkonsolos Argyro Papoulia, Türkler'e tanıtmak için yeni hedeflerinin Girit olduğunu sözlerine ekledi.


'Büyük fırsatlar var'

   
Rodos Turizm Müdürlüğü Uluslararası Tanıtım Bölümü Başkanı Mariza Chatzilazarou da Türkiye pazarının kendileri için büyük öneme sahip olduğunu dile getirdi, "Yunanistan'a bilinen gezi yerlerinin dışında yeni yerleri tanıtmak ve bunu ülkeniz ile karşılıklı olarak ilerletmek istiyoruz. Türkiye bize çok yakın ve iki ülke turizminin gelişmesi için birçok fırsat var" diye konuştu.
             

Kelebekler Vadisi


Vadi, Theologos Köyü'nün 8 km güney yönünde. Vadi, hazirandan eylüle değin ortaya çıkan ve her kanadında dörder siyah noktası olan milyonlarca Callimorpha quadripunctaria kelebeğine ev sahipliği yapıyor. Kelebeklere düşkünseniz bu aylarda burada olmanız gerekiyor. Vadinin yazın da şırıltıyla akan suları ortalığı zümrüt yeşile dönüştürmüş. Sığla ağaçlarından süzülen güneş ışığı bu zümrüt dokuyu daha da görkemli kılıyor.
           
Ağaç, dere, gölcük ve şelalelerin aktığı vadiye düzenlenmiş patikalardan tırmanmanız son derece rahat. Ancak yüksek sesle konuşmamak, ani hareketlerde bulunmamak gerekiyor. Çünkü ağaçların gövdelerine silme sıralanmış kelebeklerin ürkerek uçuşa geçmeleri söz konusu. Gerçi birden havalanmaları ayrı bir güzellikte ama bu son derece sakıncalı. Çünkü vadi onların çiftleştikleri, dolayısıyla üredikleri bir alan. Bölge içerisinde ayrıca 600 dönüm yüzölçümünde bir de Doğa Tarihi Müzesi bulunuyor.