Sevgili okuyucularım, sürekli değiştirilen eğitim sistemimiz maalesef alarm veriyor. TEOG sınavına endeksli yetiştirilen çocuklarımız, üzülerek söyleyeyim, hayata ve geleceğe değil sadece ezbere dayalı olarak sınav kazanmak için yetiştiriliyorlar. Her yıl tekrarlanan uluslararası PISA testlerinde Singapur, Finlandiya gibi ülkeler en üst sıralara çıkarken, ülkemiz gençleri mevcut sistemle ha bire geri sıralara itiliyorlar. Bu testlerde kendi dilinde okuduğunu anlama bölümünde, bizim öğrencilerimiz alt sıralarda. Faciayı düşünebiliyor musunuz? Kabahat öğrencilerde mi? Hayır! Kabahat sistemde. Eğer fırsat bulursanız Emin Çapa'nın TED İstanbul konuşmalarından "Türk hamamlarında suyun kaldırma gücü niye yok" diye internette arayın, 20 dakikalık o konuşmayı lütfen dinleyin. Eğitimde başarısızlığın ekonomide, sanayide bizi ne kadar gerilettiğini izleyin.
***
Bu hafta başı Pazartesi günü UKDD olarak Konak Belediyesi Türkan Saylan salonunda konferans konuşmacımız DEÜ Fizik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş idi. Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği başkanı da olan değerli konuşmacımız "Türkiye'de Eğitimin Dünü, Bugünü ve Yarını" konulu bir konuşma yaptı. Ülkemizdeki en büyük eğitim reformu olan "Köy Enstitüleri" konusu ağırlıktaydı. Neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz, okur yazarlık oranının %5 olduğu gerçeği göz önüne alınarak, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç'un çabalarıyla köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldular. O zamana kadar örneği olmayan bir sistem geliştirildi. 1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Enstitüleri açıldı. Türkiye'de seçilen şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmıştı. Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Ali Yücel'in 1946'da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Ali Yücel'den sonra Milli Eğitim Bakanı Olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılmıştır. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti.
***
Köy Enstitüleri, öğrencilerin öğretmenlerle beraber kendi okullarını yaptığı kuruluşlardı. Okullarda eğitim dışında kültür, sanat etkinlikleri yapılmaktaydı. O dönemde birçok yabancı dildeki klasik eserler Türkçeye çevrildi. Öğretmen adayları eğitim dışında ziraat, marangozluk, demircilik gibi sanatları da öğreniyor, daha sonra gittikleri köylerde bu bilgileri halka aktarıyorlardı. Köy enstitüleri bununla bağlantılı halk evleri bir dönemde ülkemizde büyük bir kalkınma hamlesine ve aydınlanma dönemine yol açmıştır. Köy enstitüleri devam ettirilebilseydi, bu gün gelişmişlikte daha farklı bir yerlerde olabilirdik.
***
Dünyadaki eğitim sistemlerinde en başarılı sayılan ülkelerden Finlandiya'nın bugünkü eğitim sisteminin, bir dönem bizim çok başarılı olduğumuz köy enstitülerine çok benzediğini biliyor musunuz? Ezbere dayalı olmayan, öğrencinin ilgi ve merakını arttırarak öğretimin sürdürüldüğü ve ev ödevi verilmeyen bir ülke. Bugün eğitim sisteminde Singapur dünyanın en başarılı ülkesi. Ancak çok başarılı öğrencilerin öğretmen olabildiği, öğretmen olabilmek için zor aşamalardan geçilen, yine öğrencilerin sorun çözmeye yönelik yetiştirildiği, hiç ezber olmayan bir eğitim sistemi.
***
Eğer bugün ülkemizde ekonomide, sanayide, siyasette sorunlar yaşıyorsak bunun nedenlerini hiç de derinlerde aramaya gerek yok. Sorun eğitim sisteminde. Sınav için değil, öğrenmek için eğitim yapılmadıkça, sorgulayan değil, ezbere dayalı eğitimi sürdürmekte inat edildikçe, ne oldu bize diye soru sormamızın hiçbir anlamı olmayacak.