"Ekolojik kriz" size neyi anlatıyor?

Eylülün son hafta sonu yaşadığımız tropikal fırtına ya da kasırga korkusunu anımsayın; "Orta Akdeniz üzerinde oluşan tropikal fırtına 30 Eylül Pazar günü Ege kıyılarına ulaşacak, 120 kilometreye ulaşan fırtına esecek, 100 kilogramın üzerine yağış olacak, fırtına ve yağış en çok İzmir'i etkileyecek." Bu tahminin haber olması yetti, Valilik ve Büyükşehir genelgeler yayınladı, personelin izinlerinin kaldırıldığını açıkladı, kendimizce önlemler almaya kalkıştık ve bir pazar gününü evde fırtına bekleyerek geçirdik. Neyse ki kasırga İzmir'e uğramadı, teğet geçti.

Ocak ayında yaşananları da anımsayın; 18 Ocak Perşembe sabahı İzmir şiddetli yağmur ve fırtınayla uyandı, Körfez taştı, dalga boyu 4 metreye kadar yükseldi, denizden doldurulan yerler, Kordon Boyu, Gündoğdu Meydanı sular altında kaldı, caddeler dereye döndü.1

Bütün bunların nedeninin  küresel ısınma ya da küresel iklim değişimi olduğunu artık hepimiz biliyoruz.

Küresel ısınmayı belli bir noktada sınırlamak için dünyada birtakım çalışmalar yapılıyor, dünyada yaşamın sürmesi için arayışlar var. Eleştirilecek çok yönü olsa da bunlardan birisi de Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) olarak bilinen hükümetler arası toplantılar, önce söz verilen sonra cayılan taahhütler. IPCC Ekim ayının başında 6 binin üzerinde bilimsel çalışmayı inceleyerek hazırladığı 1,5ºC Küresel Isınma Özel Raporu 8 Ekim'de Güney Kore'de onaylandı. 2 Raporda yaşadıklarımızı anlatan tespitler, değerlendirmeler ve öneriler var. "...Dünyanın insan eliyle sanayi öncesi döneme göre yaklaşık 1,0ºC ısındığı, bu halde dahi; kuraklık ve seller gibi aşırı hava olaylarının, deniz seviyesinde yükselmelerin yaşandığı, buzulların erimeye başladığı, daha fazla ısınma olmasa bile buzulların yüzde 28 ila yüzde 44'ünün er ya da geç eriyeceği, sera gazı emisyonları böyle devam ederse, küresel ısınmanın 2030-2052 yılları arasında 1,5ºC sınırını aşacağı..." belirtiliyor. 1,5ºC ısınma eşiğinin aşılması halinde; "... bazı bölgelerde  2-2,5°C'ye varan ısınma olacağı, mega şehirlerin sıcaklardan iki kat daha etkileneceği, Avrupa şehirlerinde sıcaklık nedeniyle gerçekleşen ölümlerin yüzde 15-22 oranında artacağı, Akdeniz'de tatlı su kaynaklarının en az yüzde 9 oranında azalacağı, yangınların en az yüzde 37 oranında artacağı, buzullardaki erime sonucunda deniz seviyesinin 0,15 - 0,2 metrelik yükseleceği, bunun sahillerde yaşayan 400 milyon insan için büyük risk yaratacağı, kişi başına ortalama Gayri Safi Yurtiçi Hasılada önemli düşüş olacağı..." bilgisine yer veriliyor. Küresel ısınmayı 1,5ºC ile sınırlandırmanın, ekolojik sistemler ve yaşam alanları üzerindeki birçok kalıcı etkinin önlenmesi anlamına geleceği, bunun için "... 2030 yılında, 2010 yılına göre yüzde 45 azaltma ve 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşmak gerektiği, bunun için tarım, enerji, sanayi, bina, ulaşım ve şehirlerde hızlı ve geniş kapsamlı dönüşüme gidilmesi gerektiği, Paris Anlaşması kapsamında verilen taahhütlerin bile yetmediği, ülkelerin, en kısa zamanda taahhütlerini yenilemesinin zorunlu olduğu..." vurgulanıyor.

İşte ekolojik kriz bu; dünya ısınıyor, iklim değişiyor. Bunu durdurmanın tek yolu da fosil yakıta dayanan endüstriden vazgeçilmesi. Fosil, nesli tükenen canlıların uzun yıllar boyunca bozulmadan günümüze ulaşan kalıntılarına deniyor. Fosil yakıtlar da bu şekilde oluşan başta kömür, petrol ve doğalgazdan oluşuyor. Yani kömüre, petrole ve doğalgaza dayanan endüstrileşme ve bunlara bağımlı yaşantımızla aslında dünyadaki yaşamın sonunu getiriyoruz.

Bölgemiz ve İzmir açısından olaya baktığımızda, buna en büyük katkıyı Aliağa sağlıyor. Aliağa; petrokimya, gemi söküm tesisleri, demir çelik fabrikaları, haddehaneler, doğalgaz ve kömür yakan termik santralleri ile küresel ısınmaya yol açan sera gazı emisyonunun yoğun olduğu bir bölge. Var olan kirliliğin bölgenin kaldırma kapasitesini aştığına dair pek çok bilimsel çalışmaya rağmen, yenileri eklenmeye devam ediyor.

Cuma günü; Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR'ın iştiraki SOCAR Türkiye tarafından Aliağa'da inşa edilen "STAR Rafinerisi" Türkiye ve Azerbaycan Cumhurbaşkanları tarafından açıldı. Türkiye'deki son 30 yılın en büyük reel sektör yatırımı olarak tanıtılan rafineride yılda 10 milyon ton ham petrol işlenecek. Allayıp pullama ile anlatılan Rafinerinin Aliağa'nın, bölgenin, İzmir'in sağlığına etkileri, küresel ısınmaya ne kadar katkısı olacağı hiç tartışılmıyor.

Kürenin ikliminde tehlike çanları çalıyor, dünyada yaşamın sonu geliyor ama yöneticilerden dinleyen yok, çok geç olmadan bir şeyler yapmak lazım.

[1] <http://www.haberekspres.com.tr/doga-uyariyor-makale,6432.html>
[2] <https://www.birbucukderece.com/>