FATİH ÖZKILINÇ- Dünya genelinde 200 ülkeye lojistik hizmeti veren Sertrans, hem Ege'deki projelerini anlatmak hem de sektörün genel durumunu anlatmak için Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi üyeleri ile bir araya geldi. Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, 34 yıllık bir geçmişe sahip Sertrans'ın diğer lojistik firmaları gibi pandemi sürecinde çok daha hızlı büyüdüğünü kaydetti. Keleş, “Hedefimiz 2023 yılında 150 bin metrekarelik depolama alanına sahip olmaktı. Fakat içinde bulunduğumuz küresel gelişmeler sonucu bu hedefe 2022'de ulaştık. Yurtdışına açılmak isteyen firmaların sayısı arttıkça lojistik hizmeti de hızlandı. Lojistik olmasaydı eğer ekmek, su bile olmazdı” diye konuştu.

 


“Denizi daha etkin kullanmalıyız”


Diğer ülkelerle yaşanan siyasi gerilim ve söylemler sonucu konunun muhatabı ülkelerin gümrük görevlileri tarafından kendilerine çeşitli zorluklar çıkarıldığını da açıklayan Keleş, “Özellikle son günlerde Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkeler sınır kapılarında Türkiye'nin gücünü kırmak ve bir anlamda yapılan söylemler nedeniyle kızgınlıklarını belirtmek için işi yavaştan alıyorlar. Bu açıdan bizim denizi daha etkin kullanmamız gerek. Mesela İzmir'den hergün 10 roro gemisi çıkmalı” dedi.


Lojistikte Türkiye öne çıkıyor


Ülkemizde lojistik hizmeti denildiğinde 'taşımacılığın' anlaşıldığını da sözlerine ekleyen Keleş, “Oysa ki ürünün yurt dışından alınıp getirilmesine, depolanmasına, gümrük işlemlerine kadar her hizmetin verilmesi gerek. Günümüzde e-ticaret ve e-ihracat gibi konular daha fazla konuşulur oldu. Artık mağazalar bile dijitalleşti. Lojistik de buna evrilmek zorunda. Türkiye ve İzmir bu süreçte çok avantajlı. Lojistikte merkez konumunda olan Polanya artık doldu, taştı. Bu nedenle Türkiye öne çıkıyor. Biz de İzmir'de Kemalpaşa'da kurulacak Lojistik Köy ile ilgili yatırım imkanlarını görüştük” ifadelerini kullandı.


“Maliyet hesabı yapmakta zorlanıyoruz”


Taşımacılıkta sürücü sorununun hat safhada olduğunu da sözlerine ekleyen Nilgün Keleş, “Tüketim arttıkça ulaşım da artıyor. Dolayısıyla daha fazla araç ve sürücüye ihtiyaç duyuluyor. Fakat 2030'dan sonra sürücüsüz ve elektrikli araçların, droneların bu sektörde kullanıldığını göreceğiz. Zaten akaryakıta gelen zamlan nedeniyle firmalar zorluk yaşıyor. Bizler de araçlarımızı daha etkin ve ekonomik nasıl kullanırız diye planlar yapıyoruz. Müşterilerimize fiyat verirken bile akaryakıt artışlarından dolayı maliyet hesabı yapmakta zorlanıyoruz” dedi.

Fark Yaratan İhracat Hikayeleri


Türkiye’de bir ilk olan proje kapsamında, dünya pazarlarında kendi alanında önemli ihracat başarısı elde etmiş 10 hikâye anlatılacak ve farklı dillerde kitaplaştırılacak. Proje, önümüzdeki yıllarda da farklı üretici ve ihracatçılarla devam edecek.