Merkez Bankası ayrıca, gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarında nispi bir zayıflamaya yol açtığına dikkat çekerek, günlük döviz alım ihalelerindeki tutarı 50 milyon dolardan 40 milyon dolara indirdi. Merkez Bankası bu kararın yanı sıra diğer kamu otoritelerince alınabilecek ek önlemlerin zorunlu karşılık oranlarında ilave artışlara ihtiyacı azaltacağını vurguladı.

Dün yayımlanan Finansal İstikrar Raporu'nda ekonomideki hızlı toparlanmanın, diğer birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi Türkiye'de de aşırı borçlanma endişelerini gündeme getirdiğine dikkat çeken Merkez Bankası, "Ekonomide toplam talep koşulları bakımından aşırı ısınma gözlenmemesine rağmen, iç ve dış talebin büyüme hızlarının ayrışması ve kısa vadeli sermaye girişleri finansal istikrara yönelik kaygıları ön plana çıkardı" açıklamasında bulundu. Merkez Bankası'nın, finansal istikrara ilişkin endişelerin giderilmesi açısından krediler ile cari açıktaki artışın sınırlandırılması ve kısa vadeli sermaye girişlerinin azaltılması amacıyla düşük düzeyde bir politika faizi, geniş bir faiz koridoru ve yüksek zorunlu karşılık oranlarından oluşan yeni bir para politikası bileşimi uyguladığı kaydedildi. Raporda Merkez Bankası'nın bu yeni politika bileşiminin etkilerinin görülmeye başlandığının altı çizilerek, "Alınan önlemler sonrasında kredi artış hızındaki ivmelenme durdu. Mevduatın ortalama vadesi uzamaya başladı. Yeni politika bileşiminin krediler üzerindeki sıkılaştırıcı etkilerinin önümüzdeki dönemde daha belirgin hale gelmesi bekleniyor" denildi.

Tedbirler borçlanmaya karşı

Merkez Bankası bu tedbirlerin etkinliğini arttırmak ve ekonominin dış şoklara karşı dayanıklılığını güçlendirmek için, hem kamu hem de özel kesim için aşırı borçlanma yoluna gitmemenin, tüm borçlanmalarda uzun vadeyi tercih etmenin ve olabildiğince Türk Lirası cinsinden borçlanmanın tercih edilmesinin büyük önem taşıdığını açıkladı. Raporda bir değerlendirmede bulunan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Merkez'in finansal istikrardan sorumlu kurumlardan biri olduğunun altını çizerek, "Finansal istikrar hedefleri; daha çok özkaynak kullanımı, daha basiretli borçlanma, daha uzun borçlanma vadeleri, güçlü döviz pozisyonu ve etkin risk yönetimi olarak belirlenmiştir" değerlendirmesinde bulundu. Başçı, "Ülkemizde 2010 yılında yaşanan büyüme performansına karşılık zayıf dış talebin etkisiyle kapasite kullanım oranlarının kriz öncesi seviyelerine ulaşmadığı görülmektedir. Bankamızca şu ana kadar alınan tedbirler öncelikli olarak aşırı borçlanmaya yöneliktir" dedi.

Rapordan satırbaşları


Merkez Bankası'nın almış olduğu tedbirlerin krediler ve iç talep üzerindeki etkileri görülmeye başlandı.
Kamu otoritelerince alınabilecek ek önlemler, zorunlu karşılık oranlarında ilave artışlara ihtiyacı azaltacak.
Bankacılık sektörünün kârlılığı yılın kalan bölümünde piyasanın öngördüğü kadar düşük olmayacak.
Firmalar satış gelirlerini arttırmaya ve güçlü kârlılık performanslarını korumaya devam etti.
Hanehalkı borçluluğunda artış devam etti.
Cari dengedeki iyileşme yılın son çeyreğine ertelendi.
Gerekli görüldüğü takdirde ilave tedbirler alınacak.