Maliye Bakanı Naci Ağbal, Vergi Konseyi 130. Olağan Genel Kurulu programına katıldı. Program öncesinde Bakan Ağbal gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bakan Naci Ağbal, TBMM Başkanlığı'na sunulan KDV tasarısıyla ilgili "KDV nasıl geri ödenecek, hangi yıllardan itibaren geri ödenecek? 160 milyar liraya yakın olan yani 156 milyar liralık KDV hangi hesapta duruyor? Nasıl bir plan çerçevesinde ödenecek. 2018 bütçesinde bir sapma yaratacak mı?" şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi:

 “Hafta içerisinde meclise gönderdiğimiz KDV Kanunu'nun Plan Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmesi 6 Mart Salı günü başlayacak. İnşallah hızlı bir görüşme ile süratle Genel Kurul'a sevk etmeyi de planlıyoruz. 33 yıldır uygulanan KDV Kanunu'nda çok önemli değişiklikler içeren bir değişikliği görüşeceğiz. Herkesin dikkatini KDV iadesine ilişkin sistemde yapılan esaslı değişiklikler çekiyor. İleriye dönük olmak üzere bundan sonra mükelleflerimiz, sanayicilerimiz, işletmelerimiz belirli bir süre içerisinde indiremedikleri KDV'yi artık devletten talep edebilecekler. Biz de Maliye idaresi olarak 3 ay içerisinde incelemelerimizi tamamlayarak, ki en geç 3 ay, normalde 5 iş gününe kadar bu iadeleri düşürdük, kendilerine ödeyeceğiz. Dolayısıyla ileriye dönük olmak üzere işletmelerimizin uzun süredir ifade ettikleri devreden KDV sorununu kökünden çözmüş oluyoruz. Tabi yılların biriktirdiği bir devreden KDV stoğu var. Zaman zaman ben de ifade ediyorum. Toplamda beyannamelere bakıldığında 160 milyar liraya varan bir rakam var. Tabi bu rakam sürekli kendi içinde döndüğü için bu rakamın hepsinin uzun zamandır beklediğini söylemek de mümkün değil. Bunun bir kısmı bir yıl öncesine ait KDV. Burada, madem geleceğe dönük olmak üzere KDV iade sistemini getiriyoruz, o zaman geçmişten kalan, biriken KDV'lerin de vatandaşlara iadesi gerekiyor. Bakanlık olarak burada yasal bir yetki alıyoruz. Bu kanun meclisten geçtikten sonra Maliye Bakanlığı olarak yine sektörlerle istişarelerimizi yapacağız."


“İŞLETMELERİMİZİ KADEMELİ BİR ŞEKİLDE BU YÜKTEN KURTARACAĞIZ"

Bakan Ağbal, “Biriken KDV'nin iadesinin çok farklı yolları bulunuyor. Mahsuben iade var, nakden iade var, vergi borçlarına mahsuben bir şekilde karşılıklı hesapların kapatılması var. Şu anda üzerinde çalıştığımız, belki bu KDV iadelerinin teminat olarak işletmelerimizce kullanılmasını sağlayacak bir takım araçlar var. Plan Bütçe Komisyonu'nda bununla ilgili düzenlemeleri size getireceğiz. Dolayısıyla bugün likit olmayan, aktif olmayan bu bilanço varlıklarını yapacağımız düzenlemelerle ve uygulamalarla aktif hale getireceğiz. Yerine göre nakit, yerine göre mahsuben iade yapacağız. Yerine göre teminat olarak kullanılmasının önünü açacağız. Ama işletmelerimizi önümüzdeki süreçte kademeli bir şekilde bu yükten kurtaracağız. Bunu bütçe imkanları dahilinde yapacağız" dedi.

Ağbal, bütçe disiplinine önem verdiklerine dikkat çekerek, "Dolayısıyla 2019 bütçesini yaparken buradan oluşacak yükleri de imkanları da dikkate alacağız, bütçemizi buna göre yapacağız. Buradan iadesini yapmayı planladığımız tutara ilişkin açıklamalarımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Ama bizim Orta Vadeli Program'da öngördüğümüz bütçe hedeflerinden herhangi bir şekilde sapma olmasına müsaade etmeyeceğiz" şeklinde konuştu.


“İŞLETMELERİMİZİ ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE KADEMELİ BİR ŞEKİLDE BU YÜKTEN KURTARACAĞIZ"

Bakan Ağbal, KDV iadelerinde öncelikleriyle ilgili olarak ise "Yatırım kaynaklı indirilmeyen KDV'nin öncelikle iadesi özellikle sanayicilerimizin geçmiş dönemde yaptıkları yatırımlarla ilgili KDV yükünün üzerlerinden alınması bakımından öncelikli bir alan gibi duruyor. İhracatçılarımızın önümüzdeki dönemde biriken KDV'lerinin öncelikli olarak iade edilmesi önemli bir konu olarak duruyor, önceliklerimiz arasında olacak. Ama hepsine bir plan program dahilinde çalışacağız. Böylelikle aslında işletmelerin bilançolarında duran bu atıl varlıkları da ekonomiye kazandırmış olacağız" diye konuştu.  


OTOMOTİV HURDA TEŞVİKİ

Ağbal, bir gazetecinin, "Otomotivde hurda teşviğinin çok cezbedici olmadığı söyleniyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir güncelleme gelir mi?" şeklindeki sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Piyasa heyecanla hurda teşvik düzenlemesini bekliyor. Heyecanlandırmadığı veya beklentilere uygun olmadığını kim söylüyormuş? O sizin söylediğiniz bir şey. Şu anda piyasa oyuncuları, piyasadaki herkes hurda teşviğine ilişkin düzenlemenin bir an önce hayata geçmesini bekliyor. İnşallah haftaya salı günü Genel Kurul'da torba yasanın görüşmelerine başlıyoruz. Yasa çıkar çıkmaz bu konuyla ilgili Bakanlar Kurulu kararını da çıkaracağız. Biliyorsunuz burada 2019 sonuna kadar hurda teşviği kapsamında vatandaşlarımız ister eski otomobilleri olsun ister eski ticari araçları olsun bunları tamamen trafikten çekmek suretiyle imha merkezlerine teslim etmek veya ihraç etmek suretiyle yeni araçlarını alabilecekler."

Ağbal, düzenlemenin 2018 ve 2019'da otomotiv piyasasında bir hareketlenme meydana getireceğini, piyasa açısından ciddi anlamda olumlu bir düzenleme olacağını söyledi.

Ağbal, "Her zaman söylüyorum otomotiv sektörünün, özellikle yerli otomotiv sektörünün kapasitesinin daha da artırılması, piyasanın büyümesi konusunda sektörle sürekli istişareler yapıyoruz. Bir taraftan onların maliyetlerini azaltırken diğer taraftan da piyasanın büyümesine katkı verecek düzenlemeler yapıyoruz. Herkes bana, 'Bu yasa ne zaman çıkacak, biz bunu bekliyoruz' diye soruyor. 10 bin lira ÖTV teşviği, vatandaş bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyor" dedi.


“40 BİN KERE DÜŞÜNDÜK"

Bir gazetecinin şeker fabrikalarının özelleştirilme çalışmasıyla ilgili sorusuna Bakan Ağbal şunları söyledi:

“40 bin kere düşündük. Bu düşünme neticesinde şeker fabrikalarına özel bir özelleştirme programı geliştirdik. Şekerin stratejik ürün olduğu muhakkak. Biz bunları bilmeyen insanlar değiliz, bunların hepsini çok iyi biliyoruz. Bugün Türkiye'de şeker üretimi hem kamunun, hem de özel sektörün içinde bulunduğu bir sektör. Şu anda piyasada yüzde 58 kamunun, yüzde 42 de özel sektörün. Burada, serbest piyasa ekonomisine inanan, devletin ekonomideki yerinin düzenleme, denetleme, gözetim ve piyasaların regüle edilmesi anlayışı içerisinde olan bir hükümetiz. Şeker fabrikalarıyla ilgili çalışmaya başladığımız ilk andan itibaren bu konunun tarafı olan herkes ile görüştük"


“ÜRETİMİN DEVAMINI SAĞLAYACAK TEMİNATLAR GETİRDİK"

Bakan Ağbal, şeker fabrikalarında bizzat incelemelerde bulunduğunu belirterek, “Hepimizin, milletin fabrikaları onlar. Alacaklar da bu milletin vatandaşları, yatırımcıları. Şeker fabrikaları üretime devam edecek. Şeker pancarının da, fabrikaların üretiminin de devam edeceği şekilde asgari 5 yıl boyunca üretimi garanti edecek hükümler koyduk. Her hangi bir şekilde üretimi düşürürse, o üretiminden meydana gelecek düşüş otomatikman Türkiye şeker fabrikalarına kota olarak geri dönüyor. Hiçbir yatırımcı bu kadar bir sermayeyi bağladıktan sonra, piyasada bu kadar arz ve talebin olduğu bir yerde üretim yapmamayı zaten tercih etmez.  Dolayısıyla üretimin devamını sağlayacak teminatlar getirdik" diye konuştu.


ŞEKER PANACARI ÜRETİCİLERİ İÇİN ŞARTNAME

Bakan Ağbal, şeker pancarı üreticilerinin mevcut sözleşmeleri olduğunu belirterek, “Biz bunun için şartnameye hüküm koyduk. Şeker pancarı üreticilerimiz bugün şeker fabrikalarıyla hangi sözleşmeleri varsa o sözleşmeler aynen devam edecek. Üreticilerimiz açısında şeker pancarı kazanımları bugün neyse aynen koruyoruz. Bu fabrikaları alın terleriyle çalıştıran işçilerimiz var, orada yöneticilerimiz var, kardeşlerimiz var. O fabrikalardaki kardeşlerimizin, nasıl kan ter içerisinde büyük bir gayretle o fabrikaları ayakta tutuklarına şahitlik etmiş bir insanım. Eskişehir de makine fabrikasını gezdim, Allah onlardan razı olsun. Orada bu ülke için ne kadar üretim yaptıklarını gören bir insanım. Şeker fabrikalarında çalışan bütün işçi kardeşlerimizin bugünkü haklarını koruyacağız. Çalışma koşullarını koruyacağız. Kamu da mı kalmak istiyor? O arkadaşlarımıza kamuda, ister fabrikada çalışmaya devam etsin, ister kamuda başka bir yere geçmek istesin biz arkadaşlarımızın oradaki istihdam kazanımlarını ve güvencelerini de şartnameye koyduk. Geçici, sürekli işçilerimiz var. O kardeşlerimiz bugün isterlerse aynı ildeki bir başka kamu kurumunda çalışabilirler. İsterlerse şeker fabrikasında çalışmaya devam edecekler. Ne zaman isterlerse de kamuya geri dönme haklarını veriyoruz onlara. Bunu da sağladık" şeklinde konuştu.


ŞEKER PANCARI ARAZİLERİ

Bakan Ağbal, “Şeker fabrikalarının  değerli arazileri olduğunu söylediler. Bende görüyorum değerli arazileri olduğunu. Şartnameyi düzenlerken özellikle özelleştirmeye konu olacak arazi büyüklüğünü fabrikanın üretim sahasıyla sınırladık. Fabrikanın üretim sahası dışında olan bütün arsa ve arazileri bu özelleştirme işinin dışında tuttuk. Buradan kimse bir rant elde etmesin diye. Şeker kritik, stratejik bir ürün. Bunun ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Ama bu ürünün stratejik olması, bunun serbest piyasa ekonomisi içerisinde yapılamayacağı anlamına gelmiyor. Üretimin sürdürülebilirliği açısından, devlet olarak bugün ilgili bakanlıklarımız var. Piyasadaki rekabet açısında, çiftçilerimizin korunması açısından her türlü tedbirleri aldık, bundan sonra da almaya devam ederiz. Bu özelleştirme uygulamasını yapıyoruz ama şeker fabrikalarının hala geride fabrikaları var" dedi.


“BAZILARI GİDİP ŞEKER FABRİKALARI ÖNÜNDE POZ VERİYORLAR"

Bakan Ağbal, “Burada şeker pancarı üreticilerimizi koruyan, onların kazanımlarını koruyan, çalışanlarımızın kazanımlarını koruyan, üretimin sürekliliğini sağlayan ve fabrikalarımızın bundan sonraki süreçte de üretimlerini devam ettirmelerini sağlayacak bir özelleştirme modeli geliştirdik. Ben buna 'sosyal özelleştirme' diyorum. Bunu bazı arkadaşlar da yazdı. Biz bütün tarafları dinledik, konuştuk, anladık. Bugün hayatı boyunca şeker fabrikalarına uğramamış bazıları gidip şeker fabrikaları önünde poz veriyorlar. Kusura bakmasınlar buna millet inanmıyor. Bugün bile ben, ilgili arkadaşlarımız, işçi kardeşlerimizle de şeker pancarı üreticilerimizle de, kooperatiflerimize de, sendikamızla da tam bir diyalog içerisinde konuşuyoruz, istişare ediyoruz. Daha da yapılması gereken iyileştirme alanları varsa, onları konuşuyoruz. O konuda da her türlü öneriye açık olduğumu kendilerine ifade ettim. Gerek çalışanlar, gerek üreticiler, gerekse de özelleştirme uygulaması bakamından güzel öneriler de geliyor. Burada samimi, ifade edilen endişelerin farkında ama bu endişeleri giderecek gerekli sigortalar, gerekli kontrol noktaları oluşturulmuş bir süreçten bahsediyoruz. Şeker fabrikalarımızın bulunduğu illerdeki yatırımcıların, oradaki sivil toplum örgütlerinin, kamu kurumlarının, ilgili kişilerin bir araya gelerek bu fabrikalara sahip çıktığını da görüyorum" şeklinde konuştu.


“NETİCEDE GÖRECEKSİNİZ BU FABRİKALAR DAHA DA GÜÇLENECEK"

Bakan Ağbal, “Özellikle ihale sürecinde de katılımın çok olmasını sağlayacak yerel aktörlerin ve yerel isteklerin de bu ihaleye katılmasını sağlayacak düzenlemeler yaptık. Geçici teminat tutarlarını olabildiğince düşük tuttuk. Konsorsiyum olarak ihaleye girmenin önünü açtık. Şeker pancarı üreticisi kooperatiflerimiz var, sivil toplum örgütlerimiz var, şehirlerimizde yatırımcılar var. Hepsi bir araya gelip bu ihalelere katılabilecekler. İhale sürecinde de herhangi bir şekilde ön eleme de olmayacak. Herkes gelecek ihale salonunda açık artırmayla tekliflerini verecek. Kimse şundan endişe etmesin; şeker pancarı üretiminin Türkiye'de ülkemizin ihtiyaçları çerçevesinde devamı noktasında, mevcut şeker fabrikalarımızın ister kamu da olsun ister özel sektör de olsun kimin elinde olursa olsun üretimlerine aynen devam etmesi, hatta artan talep çerçevesinde bu fabrikaların daha da büyütülmesi noktasında hükümet olarak her türlü gayreti, çabayı yapacağız, desteği vereceğiz. Kimse burada geleceğe dair bir müneccimlik yapıp da 'şöyle olacak, böyle olcak' demesin. Bu şeker fabrikalarının hepsi özel sektörde de, kamuda da olsa milletin malı. Biz de hükümet olarak milletin malını korumaya kararlıyız. Süreci çok anlayışlı, çok diyalog içerisinde götürüyoruz. Sözü olacak herkes söylesin, sıkıntı yok. Ama gerçek olmayan evhamlar üzerine kurulu bir anlayışı da kabul etmediğimi özellikle söylemek isterim. Neticede göreceksiniz bu fabrikalar daha da güçlenecek" dedi.


“BU FABRİKALARIN HEPSİNDE İLAVE YATIRIMLAR YAPILACAK İLAVE İSTİHDAM SAĞLANACAK"

Ağbal, bir gazetecinin, "Siz evhamlardan bahsettiniz ama '5 yıl süreyle üretim şartı getirdik' dediniz" şeklindeki cümlesi üzerine, "5 yıl sonrası da bizim. Merak etmeyin o fabrikalar ayakta kalacak. Türkiye'de nüfus artıyor. Bizim yapmamız gereken şeker pancarı üretiminin daha da büyümesi için gayret edeceğiz. Şeker pancarı üretimine devlet olarak her aşamada destek olmaya devam edeceğiz. Şeker pancarı regüle edilmiş bir pazar. Türkiye'de şeker pancarı üretimiyle tüketimi aşağı yukarı birbirini dengeleyecek şekilde konumlandırılmış. Bu fabrikaları alan yatırımcılar ister kooperatifler alsın, ister yerel yatırımcılar alsın hepsi için hazırda bir pazar var. Yani şöyle bir düşünce mi var yani; 'bunlar bu fabrikaları alacaklar sırtlarına yükleyip bir yerlere götürecekler' şeklinde. Niye götürsün ki... Bu fabrikaların hepsinde ilave yatırımlar yapılacak ilave istihdam sağlanacak" diye konuştu.

Ağbal, şeker üretimi ile şeker tüketimi konusunda hükümet olarak her zaman gözlerinin piyasanın üzerinde olacağını belirterek, "Burada bizim amacımız şeker pancarı üretiminden sofraya gelen şekere kadar bütün süreçte hem üreticimizin hem tüketicimizin hem çalışanımızın hem nakliye işi yapan kooperatiflerdeki kardeşlerimizin bu alın terini korumak, ihtiyacını karşılamaktır" dedi.


“BİRTAKIM EVHAMLAR ÜZERİNDEN MİLLETİN KAFASINI KARIŞTIRMAYA KİMSE KALKMASIN"

Ağbal, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin nişasta bazlı şeker eleştirilerinin hatırlatılması üzerine ise, "Türkiye'de gündeme getirilen konularla ilgili yetkili kurullar, ilgili bakanlıklar bu konuları takip etmektedir. Bu konulardaki hassasiyet hepimizin hassasiyetidir. Orada bir sıkıntı yok. O konu ile bu konuyu yanyana getirme gayretleri doğru değil. Her ürünün kendisine göre bir ihtiyacı olduğu bir yer var. Ama söylüyorum; şeker pancarı üretiminin Türkiye'de ihtiyaçlar çerçevesinde daha da gelişmesi, daha da büyümesi, şeker pancarı üreticimizin bu üretimini daha da artırması için hükümet olarak her aşamada, her süreçte, her dönemde gerekli desteği vermeye devam edeceğiz. Bu fabrikalar bizim fabrikalarımız, alan yatırımcılar bizim insanlarımız, bizim yatırımcılarımız. Göreceksiniz o fabrikaların üretimini artıracaklar, teknolojisini yenileyecekler. Bulundukları illerde sosyal sorumluluk projeleri yapacaklar. Toplumun birer parçası olmaya devam edecekler. Bunu lütfen görelim. Birtakım evhamlar üzerinden milletin kafasını karıştırmaya kimse kalkmasın zaten millet inanmıyor" şeklinde konuştu.