Ali Budak- Son bir yılda döviz kurundaki artışın ilaçlar için yapılan ödemelerde yapılmaması vatandaşı mağdur ediyor. Döviz kurunun yükseldiği kadar ilaç fiyatları ödemelerinin yükselmediğini ve bu nedenle de vatandaşın ilaç bulumadığını belirten İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, 'Eczanelerde özellikle kanser ilaçları, hormon ilaçları ve bazı aşılar bulunamıyor. Bu ilaçları ithal eden firma ise, kar yapamadığı için ülkeye ilaç getirmiyor. Bu durum ise en çok vatandaş mağdur oluyor. 'Sağlıkta tasarruf olmaz' düşüncesiyle hareket edilmezse sorun da bitmez' dedi.

 

Ülkede döviz kurunun yükselmesi nedeniyle TL'nin yaşadığı kayıp her alanda kendini gösteriyor. Vatandaşın eczanelerde özellikle kanser ilacı hormon ilacı ve bazı aşıları bulamadığını daha önce de gazetemizde dile getirmiştik. Sağlık Bakanlığı'nın sorunun çözümüne yönelik hamle yapması beklenirken tersi oldu. Bakanlık, yükselen kur kadar zam yapılmasını öngören yönetmeliğini değiştirdi. Bundan sonra ülkede döviz kuru yüzde kaç yükselirse yükselsin, ilaçlar için yüzde 15'ten fazla yükselmeyecek. Bu durumdan dolayı ise ithalatçı firmalar ilaç getirmiyor ve durumdan da ilacını bulamayan vatandaş mağdur oluyor.

İthalatçının korkusu zarar etmek

Her yılın başında ilaca konulacak zammın yıl içinde dövizdeki artışa göre belirlendiğini söyleyen İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, 'Yani dövizde artış yüzde 20 olduysa ithalatçı firmanın getirdiği ilaçlara da yüzde 20 zam yapılıyordu. Ancak bu yıl son anda çıkarılan yönetmelikle bu değişti. Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmeliğe göre, dövizdeki artış yüzde kaç olursa olsun ilaç fiyatlarına yapılan zammın yüzde 15'i geçemeyeceği belirtildi. Şimdi ilaçlar ithal olduğu için mecburen yurtdışından Dolar ya da Euro ile almanız gerekiyor. Ülkemizdeki fiyat belirlemesi bu yıla kadar mantıklı ilerliyordu. Dövizin yıl içindeki artış oranı, ilaçlara da yapılıyordu. Ancak yeni yönetmelikle bu değişince ithalatçı firma da kar yapamadığı ürünü getirmemeyi seçti. Durumun özü bundan ibarettir. Bugün hala ilaç bulunamaması ve insanların vızır vızır ilaç aramasındaki sorunun temeli budur. Hiçbir kurum zararına iş yapmaz. İthalatçı firma da zarar ettiği ürünü getirmez. Eşi, dostu, arkadaşı için birkaç kutu getirebilir. Ancak zarar ettiğini bildiği halde yüzlerce kutu getirmez. Çünkü herkes bu işi para kazanmak için yapıyor' dedi.

Sağlığa yeterli bütçe ayrılmıyor

Sağlık Bakanlığı'nın kanser tedavisinde karşılamadığı bazı ilaçları karşılama kararı almasının ise bir önemi olmadığını ifade eden Sayılkan, 'Burada ilaçların ödeme kapsamasına alınıp alınmaması önemli değil. Önemli olan öncelikle ilaçların bulunabilmesi. Çünkü eğer piyasada ilaç yoksa yapılan hamlelerin de bir anlamı olmuyor. İşin gerçeğini yaklaşık 6 yıldır dile getiriyorum. Ülkede öncelikle sağlığa yeterli bir bütçe ayrılmıyor. Örneğin, 25 milyona çözülecek sorun 15 milyona çözülmeye çalışıyor. Bu da yetmeyince böyle yüzde 15'i geçemez gibi garip yöntemlere başvuruyoruz. Ancak bu sürecin sonunda mağdur olan vatandaş oluyor. Çünkü ilacını bulamıyor. Sağlıkta diğer sektörlere bakıldığı gibi bakılamaz. O ürün yoksa bu kullanılsın denilemez. Çünkü burada insan sağlığı söz konusu. O nedenle de bu işe hassasiyetle yaklaşmak gerekiyor' ifadelerini kullandı.

Tasarruf kabul etmez

Bu sorunun çözümü için Sayılkan, şöyle devam etti: 'İlaç üretmek kolay değil. Bir ilacın üretilebilmesi çok ciddi bir zaman, emek, yatırım ve bilgi ister. Ülkede 50 yıl önce ilaç üretimi için gerekli adımlar atılsa ve laboratuarlar kurulsaydı şimdi kendi ilacımızı üretiyor olabilirdik. Ancak bugün başlasak en erken 15-20 yıl sonra ilaç üretmeye başlarız. Bu süreçte de binlerce insan mağdur olur. Bu sorunun çözümü, ithal eden firmalarla Sağlık Bakanlığı temsilcilerinin bir araya gelmesi ve çözüm üretmesidir. Bu sorunun çözümü için gerekli orta yolun bulunası şart. Yoksa vatandaşın mağduriyeti devam edecek. İlaçlardaki zamları düzenleyenler, bu politikaları sayesinde çok iyi tasarruf sağladıklarını ve yılda 1 milyar lira kar ettik diye seviniyorlarsa yanlış yapıyorlar. Çünkü sağlıkta tasarruf olmaz. Hızlı tren, köprü, tüp geçit, köprüyol gibi çok güzel işler yapabilirsiniz ancak sağlık sistemin aksıyorsa ve insanlar sağlıkta sorun yaşıyorsa bu yapılanların bir anlamı olmaz. Bunu da defalarca söyledim. Maalesef, hala daha aynı noktadayız.'


'6 ay Gripin dahi yoktu'


Daha 1 ay öncesine kadar piyasada Gripin bulamadıklarını belirten eczacılar ise, 'Vatandaş geliyor ama çoğu ilacın olmadığını söylemek zorunda kalıyoruz. Sadece kanser, hormon ya da aşılar da değil. Çok basit ağrı kesici ya da antibiyotik de bulunmuyor. Örneğin, bundan 1 ay öncesine kadar yaklaşık 6 ay piyasada Gripin yoktu. Bu böyle devam edemez. Vatandaşın mağduriyetine çözüm bulunmalı' dedi.