Ali Budak- Son dönemde döviz kurunda yaşanan ciddi artış, tüm sektörleri olduğu gibi tarımı sektörünü de ciddi şekilde etkiliyor. Büyük çoğunluğu yurt dışından ithal edilen tarım ürünlerinin maliyeti, döviz kurunun artmasıyla birlikte yükselirken, bu durum tüketicinin pazar tezgahlarındaki sebze ve meyveyi daha pahalıya satın almasına sebep oluyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisleri İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, yaz mevsiminde sebze ve meyvelerde görülen yüksek fiyatların kış ayında da kendini hissettireceğini ve geçen yıla oranla daha yüksek bir fiyatla karşılaşılacağını belirtirken, tüm olumsuzluklara karşın yaşanan sürecin tarımda yerli ve milli üretim için bir fırsat oluşturduğunu söyledi.  Yaşanan olumsuz gelişmelerden dolayı felaket tellalı gibi olduklarını dile getiren Ferdan Çiftçi, “Yaşadığımız süreçte tarımda yerlileşme ve millileşme adına bir fırsat var. Olumsuz gibi görünen bu süreci fırsata çevirebiliriz. Bunu fırsata dönüştürerek yıllardır söylenen yerli ve milli tarıma geçiş sağlanabilir” dedi.

Kur etkisi fiyatlara yansıdı

Kurda yaşanan hareketliliğin tüm sektörleri etkilediği gibi tarıma da etkileyeceğini belirten Çiftçi, “Tarım yıllardır zor günler geçirmesine rağmen bu süreçte çok daha zor günler bizi bekliyor. Tarımda girdi maliyetleri çok yükseldi. Akaryakıta gelen zamdan tarım direk etkilenecek. Akaryakıttan dolayı çevresel etkileriyle oluşacak zamlardan da etkilenecek. Gübre fiyatlarında tamamen dışa bağımlıyız. Yemde de aynı şekilde. Yem ham maddelerini tamamına yakınını soyası, küspesi ve diğer atıklardan üretilenler dahil dışarıdan alıyoruz. Bu sıkışıklık yaşatacak. Bu da çiftçinin maliyetlerine direk yansıyacak. Ama bir taraftan da pazarda tüketicinin pahalılık nedeniyle mutfağına sofrasına sebze meyve götüremiyor. Pazarda fiyatlar yüksek seyrediyor. Patates soğan fiyatları geçtiğimiz dönemde rekor kırmıştı. Örneğin bu dönemlerde 50-75 kuruş olması gereken domates 1,50 liradan aşağıya inmedi. Sanayi tipi domates 2 lira. Pazarı dolaştım ve 2 liradan aşağıya domates yok. O da sanayi tipi domatesi” diye konuştu.

“Vatandaş beslenemiyor sadece karnını doyurabiliyor”

Pazarda özellikle bazı ürün fiyatlarının çok yüksek olmadığını, ekonomideki kötü durum itibariyle tüketicinin alım gücünün düşük olduğu için tüketiciye fiyatların yüksek geldiğini ifade eden Çiftçi, şöyle devam etti: Aslında temel nokta da burası. Aslında bakarsak domatesin gerçek fiyatı 2 lira seviyesinde. Ürünün bol olduğu dönemlerde geçen yıllara kadar girdi maliyetleri yükselirken biz hala 8-10 yılın öncesindeki fiyatlarda domates yiyorduk. Domatesin tarladan çıktığı dönemde Temmuz’da 10 yıl öncesindeki fiyatlarda domates yiyorduk. Domatesin fiyatı 50 kuruşa kadar düşüyordu. Şu anda bu fiyatın pahalı görünmesinin nedeni insanlarımızın alım gücünü düşük olmasıdır. Ülkenin büyük bir çoğunluğunun gelir duruna baktığımızda yoksulluk ve açlık sınırı altında. Asgari ücretle geçinen milyonlarca insan var. Hatta asgari ücretin altında geçinen insanlar var. Ama hala ülkemizde bin liranın altında emekli olmayacak diye övünüyoruz! Asgari ücret ve altında kazanan insanların beslenebilmesi mümkün değil. Sadece karnını doyurabilir” ifadelerini kullandı.

“Fiyatlar kışa daha da artacak”

Yaz aylarında sebze ve meyvelerde görülen yüksek fiyatların kış sezonuna da yansıyacağını söyleyen Çiftçi, “Şimdiden söylüyorum yaz ayında sebze ve meyvelerde görülen yüksek fiyatların, kış aylarındaki fiyatlara bir yansıması olacak. Geçtiğimiz kış aylarında görülen fiyatların üzerinde bir fiyatla karşılaşacağız. Çünkü dövizin nereye doğru seyir değiştireceğini kimse öngöremiyor. Eğer döviz yüzde 40 yükseliyorsa bu maliyetlere yüzde 50 olarak yansır. Tüketiciye yüzde 70 olarak yansıyacaktır. Hep bir üstüne koyarak gider” dedi.

Tarımda ‘millileşme’ fırsatı

Yaşanılan sürecin, tarımda yerlileşme ve millileşmenin gerçekleştirilmesi için bir fırsat olduğuna dikkat çeken Çiftçi, “Aslında gidilmesi gereken yol bu olmalı. Olumsuz gibi görünen bu süreci fırsata çevirebiliriz. Bunu fırsata dönüştürerek yıllardır söylenen yerli ve milli tarıma geçiş sağlanabilir. Son yıllarda çokça dile getirildi. Yerli ve milli denildi ancak son gaz ithalata devam edildi. Tarımsal ürünlerin tamamında ithalat yapıyoruz. Üreticiyi terbiye etmeyi çalışıyoruz. Piyasayı terbiye edeceğiz derken kazanmayan üretici bitiriyoruz. Buğdayın hasat döneminde, 25 Haziran kararıyla 750 bin ton buğday, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır ve100 bin ton pirinç geliyor. Bunların anlaşmaları yapıldı ve şu anda yolda” şeklinde konuştu.