FATİH ÖZKILINÇ- Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği’nin Levrek, çipura, Karadeniz somonu ve alabalıktaki besin değerleriyle ilgili analiz sonuçları Ege İhracatçı Birlikleri(EİB) binasında düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Türkiye’ye 2021 yılının Ocak – Ekim döneminde 1 milyar 97 milyon dolar döviz kazandıran Su ürünleri sektörü, ihracat rakamlarını daha yukarı taşımak için Üniversite-İhracat iş birliğine yeni bir halka ekledi. Türkiye’nin su ürünleri ihracatının yüzde 70’ten fazlasını tek başına gerçekleştiren Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’yle iş birliğinde, su ürünleri ihracatında öne çıkan levrek, çipura, Karadeniz somonu ve alabalık türleri için besin değerlerini analiz etti.

 

Basın toplantısında Türkiye’de üretilen su ürünlerini, 90’dan fazla ülkeye ihraç ettiklerini belirten Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, “2021 Ocak-Ekim döneminde 1,09 milyar dolar değerinde su ürünleri ihracatı gerçekleştirdik. Ocak-Ekim 2021 döneminde Türk levreği 383 milyon dolarlık ihracat tutarıyla yine tüm dünyanın gözdesi oldu. Türkiye, çipura balığının ihracatından 311 milyon dolarlık döviz elde ederken; alabalık ihracatı 123 milyon dolar, orkinos ihracatı 20 milyon dolar olarak kayıtlarımıza geçti. Türk su ürünleri sektörünün son yıllardaki Ar-Ge çalışmaları sonrasında geliştirilen türlerden Türk somonu 117 milyon dolarlık ihracat seviyesine ulaştı” diye konuştu.  Besin değerleri analizi projesi ile de ürünlerimizin güçlü yanlarını daha iyi tespit ettiklerini söyleyen Girit, tespit edilen özellikleri ön plana çıkararak çok daha etkin tanıtımlar yapacaklarını dile getirdi.


“Deniz yetiştiriciliğinin tamamına yakını Ege’de”


Türkiye’de ticari balıkçılık üretiminde 4 sektör bulunduğunu belirten Girit, “Deniz balıkçılığı, kültür balıkçılığı, iç su balıkçılığı ve diğer deniz ürünleri. Deniz balıkçılığı, Türkiye’deki balık üretiminden en büyük payı almakla birlikte, Ege Denizi balıkçılığı üretim miktarı, üretim değeri ve istihdama katkısı ile Türkiye balıkçılığı içinde ayrı bir öneme sahip. Denizde yapılan yetiştiriciliğin tamamına yakın kısmı İzmir, Muğla ve Aydın olmak üzere Ege Bölgesi kıyılarında gerçekleştiriliyor. Dünyada özellikle yetiştiricilik alanında ciddi bir büyüme var. Bu, Türkiye pazarına da yansıyor. Denizlerde kirlilik, aşırı ve yanlış avlanma gibi nedenlerden dolayı avcılık azalıyor. Dünya genelinde su ürünleri yetiştiriciliği payı yüzde 50 düzeyinde. Bugün Türkiye’de bu oranın yüzde 47 sevilerine geldiğini görüyoruz. Burada amaç pazara yakın, kontrollü üretim ile yetiştiriciliğin gelişmesini sağlamak. Tüm bunların farkındalığı ile, sektörümüzün ihracatını artırmak ve Türk su ürünleri sektörünün dünyadaki bilinirliğini geliştirmek ve imajını güçlendirmek için bir dizi tanıtım projelerimizle de ihracatçılarımıza destek olmaya çalışıyoruz. Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki gıda birliklerinin ABD, Çin, Güney Kore ve Japonya pazarlarında Türk gıda ürünlerinin ihracatını arttırmak için TURQUALITY Projeleri yürütüyor, bu projeler kapsamında Türk su ürünleri dahil, Türk lezzetlerini dünyaya tadım  etkinlikleriyle tanıtıyoruz. Türk gıdası algısı yaratarak ihracatımızı artırmak amacıyla reklam filmleri çalışmaları yapmaktayız.  Avrupa Su Ürünleri Üreticiler Federasyonu (FEAP) olmak üzere sektörümüzü birçok uluslararası platformda temsil ediyoruz” açıklamalarında bulundu.


Nüfusla birlikte protein ihtiyacı da artacak


2050 yılında 9,8 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusu ile birlikte protein ihtiyacının da yüzde 35'ten fazla artması öngörüldüğünü söyleyen Girit, “Bu anlamda, su ürünleri yetiştiriciliği, protein kaynaklarını güvence altına almak için hayati önem taşıyor. Son dönemde Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Paris Anlaşması gibi çevreci politikalar oldukça gündemde. Avrupa Yeşil Mutabakatı ile sera gazı emisyonlarının 2030 yılında yüzde 50’ye düşürülmesi, 2050 yılında ise iklim nötr olması hedefleniyor. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği olarak, su ürünleri sektörünün karbon salınımını azaltmak konusunda üyelerimiz nezdinde farkındalık yaratmak ve girişimlerde bulunmak amacıyla projeler hayata geçiriyoruz. Çalışmalarımıza Gıda Sektörü Sürdürülebilirlik Ur-Ge projemiz ile devam etmeyi planlıyoruz” diye konuştu.


Hedef: Dünyada ilk üçe girmek


Üniversite-sanayi iş birliğine önem verdiklerini ifade eden Ege Üniversitesi (EÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Sunlu, 4 yıldır sektörle çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. Türkiye’deki su ürünleri yetiştiricilik sektörünün dünyanın bir numarası olmaya gittiğini belirten Prof. Dr. Sunlu, “Avrupa Birliği’nde bir numarayız, dünyada da ilk 3 ülke arasında yerimizi alacağımıza inanıyorum. Yetiştirdiğimiz su ürünleri dünya pazarında 90 ülkede ihraç edilen, son yıllarda Türk somonuyla yeni bir su ürününü dünyaya lanse ettiğimiz bir sektör. Bu sektörün gelişebilmesi için dünyada hak ettiği yeri alabilmesi için elimizden gelen gayret vermeye hazırız” diye konuştu. Doğal balıklarla yetiştiricilik balıklar arasında kalite farkı olup olmadığı konusunda yanlış bilgilendirmeler olduğunu aktaran Prof. Dr. Sunlu, “Yetiştiricilik, 24 aylık bir çabanın sonucunda yumurtadan pazarlanacağı ana kadar deniz ortamında gerçekleştirilen, büyük yatırım gerektiren bir sektör. Son 10 yılda su ürünleri, yetiştiricilik sektörü teknolojik anlamda kendini yenilemiş durumda. Sektör olarak teknoloji üretmeye başladık. Bu sektöre dünyada yönlendirir duruma gelme aşamasındayız” dedi.


Kişi başı balık tüketimi arttırılacak


Türkiye’de halkın su ürünlerini yeteri kadar tüketme alışkanlığına sahip olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Sunlu, “Türkiye’de kişi başına 6 kg’lık tüketim var. Amaçlarımızdan biri 6 kg’lık tüketimi Avrupa Birliği standardına yani 22-24 kg’a kadar çekmek. Nüfus ve üretim artmasına rağmen tüketimde istediğimiz rakamlardan uzağız. Bazı ülkelerde tüketim 70 kilograma kadar çıkıyor. Halkımızın su ürünleri tüketimi konusunda geride olduğunu biliyoruz. Bu projelerle amacımız su ürünlerini halkımıza tanıtabilmek halkımızın su ürünleri tüketimi ve ön yargılarını değiştirmek” diye konuştu.


“Balık tüketimi artırılmalı”


Projede doğadan elde edilen çupra ve yetiştirilen çupra, doğadan elde edilen levrek ve yetiştirilen levrek, Atlantik somon ve Türk somonunun kıyaslandığını ifade eden Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Tolga Dinçer, kimyasal kompozit değerleri, yağ asit kompozit dağılımları, omega 3 ve omega 6 oranlarının, vitamin, mineral ve ağır metal içeriklerinin incelendiğini dile getirdi.  Prof. Dr. Dinçer, “Bu çalışmada kıyaslanmış olan yetiştiricilik ve doğa türlerinde elde edilmiş olan değerler incelendiğinde; Yetiştiricilik yolu ile üretilmiş olan Çipura ve Levrek türlerinde kimyasal kompozisyon, yağ asit kompozisyonu, mineral madde ve vitamin değerleri açısından genel anlamda doğadaki örneklerinden benzer ve yüksek değerler tespit edildi. Türk somonu ve Atlantik somon numuneleri arasında genel anlamda benzer sonuçlar elde edildi. Günümüzde yetiştiricilik sektörü son teknolojiyi kullanarak ürün elde etmekte ve neredeyse dünyanın birçok ülkesine birçok test ve incelemeden geçerek ürün ihraç ediyor. Bu kadar değerli bir besin maddesinin sağlıklı bir yaşam için ülkemizdeki tüketim miktarlarının artması çok önemli bir husus” ifadelerinde bulundu.