FATİH ÖZKILINÇ-Demokrasi ve Atılım(DEVA) Partisi İzmir İl Sanayi, Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm İşleri Başkanı Ali Erdem Aksoy ve İl Ekonomi ve Finans İşleri Başkanı Alev Özegeli, ülke ve İzmir ekonomisine dair Haber Ekspres’e özel değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ekonomisinde öngörülebilirliğin olmadığını belirten Aksoy ve Özegeli, vatandaşın önüne sandığın konulması halinde güven ortamının oluşacağını ve DEVA Partisi’nin eylem planlarıyla iktidar olamaya hazır olduğunu kaydetti. Ayrıca, iş dünyasına güven veren bir parti olduklarını da vurgulayan Aksoy ve Özegeli, DEVA Partisinin İzmir iş dünyasını cezbettiğini söyledi.

ÜLKEDE İYİ KOŞULLARDAN BAHSEDEMİYORUZ
 
Türkiye ekonomisinin bugün içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Alev Özegeli: “Türkiye’de bugün 85 milyon vatandaşın 30 milyonu çalışıyor ve 55 milyona bakıyor. Çalışan kesimin de yüzde 43’nün asgari ücretle çalıştığını görüyoruz. Kalan kesimin de aldığı ücret ortalama 6 bin 250 TL. Bırakın yoksulluk sınırını açlık sınırının altında kalan bir asgari ücret ve yine açlık sınırında bir ortalama ücret kazanımı söz konusu. Böylesine yüksek enflasyonunun ve hayat pahalılığının olduğu bir durumda ne İzmir’de ne de Türkiye genelinde iyi koşullardan bahsedemiyoruz. İzmir özelinde baktığımızda ise hizmet sektörünün ardından tarımın ve sanayinin önde olduğunu görüyoruz. Ancak hizmet sektörünün her geçen gün zorlukları artıyor. Sanayicimiz bir parça iyi gibi görünsede hem üretim maliyetleri hem de kapasitelerinde daralmaya gidecekleri bir noktaya doğru gidiyoruz. İhracatta yine iyi gibi görünsede gidişat onlar içinde olumsuz yönde ilerliyor. Özellikle bu durum yılın ikinci yarında daha belirgin hale gelecek. Ülkede maalesef koşullar bu şekilde.

YOKSULUKTA EŞİTLENİYORUZ

İfadelerinizden anladığım kadarıyla bir gelir adaletsizliğinde bahsediyorsunuz?

Alev Özegeli: Kesinlikle. Çok büyük bir gelir adaletsizliği var. Zenginin daha da zenginleştiği yoksulun daha da yoksullaştığı hatta belli bir kesim hariç yoksullukta eşitlendiğini bir ülke olma yolunda ilerliyoruz.

ORTA KESİM ÜRETİMLE GÜÇLENİR

Gelir adaletsizliğinin ortadan kaldırmak için ne yapılmalı bu sorun nasıl çözülebilir?

Ali Erdem Aksoy: Öncelikle üretim ve istihdamı güçlendirmemiz lazım. Sanayici üretecek, kazanacak ve kazanım çalışana yansıyacak. Bunun içinde sanayide daha fazla katma değerli üretim yapmamız gerekiyor. Orta kesimi güçlendirmemiz ancak üretim ekonomisiyle mümkün.

ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK YOK

Geçtiğimiz aylarda Ege’nin 100 büyük sanayi kuruluşunu açıklayan EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, 2021’in sanayicinin para kazandığı bir yıl olduğunu belirtti. Siz de sanayici kazanırsa bunun çalışana yansıyacağını belirtiyorsunuz. Ancak sanayici kazandığı halde ülkenin gündeminde hala “Asgari ücret kaç para olmalı?” tartışılıyor. Sanayicinin kazanımının ücretlere yansımadığını görüyoruz.

Ali Erdem Aksoy:TL bazında sanayicimiz kazandı ama dolar bazında sanayicimiz ne durumda ondan ben pek emin değilim. Genel olarak baktığımızda sanayici zor durumda. Çünkü istihdamı artıracak yatırım yapabilecek bir öngörülebilirlik yok. Altı ay sonra dolar kuru ne olur, asgari ücret yeni yılda ne olur bunu hiç kimse önünü göremiyor. Sanayici kazansa bile bunu yatırıma döndüremiyor. Sanayici kazanıyor bunu çalışanına yansıtmıyor olarak görmüyorum. Sanayici bir risk alıyor, yatırım yapıyor ancak kazanıp kazanamayacağı belli değil. Çünkü bir öngörülebilirlik yok.

Bugün ortalama ücretin 6 bin 250 TL seviyesinde olmasının nedeni de öngörülebilirliğin olmaması mı?

Alev Özegeli:Evet, her şeyden önce sandığın vatandaşın önüne gelmesi gerekiyor.

SANDIK ASLINDA SİHİRLİ BİR KUTU

Peki diyelim ki yarın sandık geldi ve altı masada yer alan partilerden biri iktidar olduğunda biz ne göreceğiz, vatandaşa yansıması ne olacak?

Alev Özegeli: Her şeyden önce güven ortamı oluşacak. Bugün en büyük kaybımız güven. Güvenin olmadığı bir yerde hiçbir şey güzel gitmiyor. Öncelikle güveni tesis ettikten sonra kurumların hem insan kaynağı bakımından hem de işleyişi bakımında aynı güvenilir ortamı yaratabiliyor olması gerekiyor. Bugün güvenilir bir kurum kalmadı. TÜİK’in verilerine bile güvenemiyoruz. Bakanlıklara ya da bürokratlara güven duyulamıyor. Kamu bankalarının verdikleri kredilerle ilgili soru işaretleri beliriyor. Bütün bunların şeffaflık, liyakat içeriği içinde değiştirildiği adaletin tekrar tesis edildiği bir ortamda tabi bir şeyler değişecektir. Sandık aslında sihirli bir kutu. Keşke bir an önce ülkenin önüne gelse.

EN BÜYÜK FARKIMIZ ÇÖZÜM ÜRETİYOR OLMAMIZ

Sandıktan sizin lehinize ya da aleyhinize bir sonuç çıkması halinde sandık her türlü bir güven verir mi?

Alev Özegeli:Ben sandıktan bizim açımızdan negatif bir sonuç alacağımıza inanmıyorum. Seçim atmosferine girildiğinde altılı masanın önereceği isimle yani yeni cumhurbaşkanıyla beraber ülkedeki belirsiz ve öngörülebilir olamayan ortamın üzerindeki sisler dağılacaktır. Sislerin dağılmasından sonrada çözüm gerekiyor. Zaten bizim parti olarak en büyük farkımız çözüm üretiyor olmamız. Hazırladığımız eylem planları da tam bu nedenle hazırlanıyor. Altılı masada bu nedenle defalarca toplanıyor. Bundan sonra yapılacak reformlara birlikte karar verilmesi gerekiyor. Kurumların tesisi seçilecek kişilerden daha fazla önemli. Doğru kurumlar doğru şekilde işlediğinde, kişilerin inisiyatifine kalmadığında, güçler ayrılığı söz konusu olduğunda denetlenebilirlik artacak. 

YENİ YAPISAL REFORMLAR ŞART

O halde ülkedeki gelir adaletsizliğini güven tesis edildiğinde ortadan kaldırabilir miyiz?

Alev Özegeli: Sadece bunlarla aşamayız. Makro ekonomik düzeyde belirli şeylerin yapılması gerekiyor. Enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi, TL’ye itibarını geri kazandırmak gerekiyor. Bütün bunları tamamladıktan sonra da bir takım yapısal reformlar gerekecek. İnşaata ve imar rantlarına dayalı bir ekonomik modelden sanayiye, tarıma yönelik yani üretime ve istihdama dayalı katma değeri yüksek üretime geçecek makro ekonomik modele ihtiyacımız olacaktır.

Ali Erdem Aksoy:Biz parti olarak bir başkan adayı aramıyoruz, sisteme yönelik çalışıyoruz. Şu andaki sistemin ne kadar kötü olduğunu son dört senede hepimiz tecrübe ettik. Bizim öncelikli hedefimiz sistemin düzgün çalıştığı kişilerden bağımsız, kurumsal bir yapı oluşturmak.

NE YAPTIKLARINI BİLMİYORLAR

Şu anda uygulanan düşük faiz, yüksek kur ekonomi modelini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu model doğru mu?

Alev Özegeli: Uygulanan ekonomik model doğru değil. Sürekli ismi değişen bir model. Modeli sunanlarda ne yaptığını tam olarak bilmiyor. Bir inat uğruna gidiliyor. Bu modelden birtakım faydalar sağlanacakmış gibi görünse de enflasyonu baz etkisiyle bir iki puan düşürseler bile hayat pahalılığı devam ediyor. Hayat pahalılığını kalıcı hale getirdiler. Tamiri zor olan derin bir yoksulluk oluşturdular. Buradan çıkmamız için yapısal reformlara ihtiyaç var.

EGE’NİN İNCİSİ AMA SÖZDE

İzmir’in ekonomik potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ali Erdem Aksoy: İzmir kesinlikle olan potansiyelini tam yerine getiremiyor. İzmir çok büyük coğrafya. Tarımdan, turizmden sanayiye çok nadide bir şehrimiz. Aslında potansiyelimiz çok yüksek. Gerçekten Ege’nin incisiyiz, en güzide şehiriz. Tarımımıza destekler çok farklı boyutlara taşınabilir. Sanayi olarak baktığımızda çok fazla organize sanayi bölgemiz var. Ancak yeterince destek göremiyoruz. Egenin incisi deniliyor ama sözde kalıyor. İzmir paralayan yıldız ancak daha da fazla parlayabiliriz.

Türkiye genelinde olduğu gibi İzmir’de de istihdamın İZTO verilerine göre düştüğünü görüyoruz. İzmir’deki istihdamdaki düşüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ali Erdem Aksoy: İzmir, istihdam açısından Türkiye geneliyle paralel gidiyor. Bizim İzmir’de yaşadığımız sıkıntı, diğer illerde de yaşanıyor. Dönüp dolaşıp hep aynı yere geliyoruz. Güven ortamının, öngörülebilirliğin olmaması istihdamı azaltıyor, sanayicinin yatırım yapmasını, çiftçinin tarlasını ekmesini engelliyor. Böyle bir ortamda istihdam verilerimiz de genel kazancımız da düşüyor. Bir zincirleme şekilde bunlar oluyor. Bu durumu sübvanse etmek için Merkez Bankası rezervleri eritiliyor.

İzmir yeni kurulma aşamasında olan bazı organize sanayi bölgelerinin tarım ya da mera alanlarının üzerinin kurulmasının planlandığını görüyoruz burada bir tezat yok mu?

Alev Özegeli: Organize ve stratejik planlar yapılmıyor. Böyle bir plansızlık varken bir yeri yaparken diğer tarafı bozma olasılığınız çok yüksek. O yüzden burada bir devlet politikası belirlenerek daha kesin, daha net verilerle insanların inisiyatifine bırakılmadan bu planlamalar yapılmalı. Keşke OSB’ler, şehir dışında, tarım arazi olmayan lojistik açıdan da çok daha uygun olan yerlere kurulabilse. OSB’lerin kuruluş yeri çok önemli ancak bu konuda yeterince çalışıldığı düşünmüyorum.

İŞ DÜNYASINA GÜVEN VEREN BİR PARTİYİZ
 
İzmir iş dünyasının bugün DEVA Partisine bakışı nasıl?

Alev Özegeli: İzmir iş dünyasına olumlu bakıyor. Bir kere her şeyden önce yeni bir parti olmamamız, proje odaklı olmamız, eylem planlarımızın olması cezbedici görülüyor. Sanayiciye, iş dünyasına güven veren bir partiyiz. Genel Başkanımızın Ali Babacan’ın geçmiş başarıları da iş dünyası zaten yakından biliyor. Partimiz İzmir iş dünyasını cezbediyor.

İKTİDAR OLMAYA HAZIRIZ

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Ali Erdem Aksoy: Biz seçimlere çok ciddi çalışıyoruz. Deva Partisi olarak her gün sahadayız. Sadece iş dünyasından değil halkımızdan da çok ciddi geri dönüşler alıyoruz. İnşallah bu durumun sandığa da yansıyacağını düşünüyoruz.

Alev Özegeli: İzmir’de kadromuzun yüzde 80’i hayatında ilk defa siyaset yapanlardan oluşuyor. Genelde partiler bir partinin devamı olarak kurulur ama DEVA Partisinde bu öyle değil. CV’lerle, mülakatlarla oluşturulmuş bir partiyiz.

Ali Erdem Aksoy: Hazırlamış olduğumuz eylem planları ile iktidara olmaya hazırız. Bizim eylem planlarımız herkese açık. Keşke bugün hükümet bizim eylem planlarımızı uygulasa. Bizim bakış açımıza göre kimin yaptığı önemli değil. Önemli olan bu eylem planlarının hayata geçirilmesi. Ülkemiz için gayret ediyoruz. İktidar olmak isteyen öncelikle iktidara hazır olmalı. Biz hazırız, yarın seçim olsa ertesi gün ülkemiz için eylem planlarımızı uygulamaya başlarız.