İzmir iş insanları bankacılık sektörüyle bir araya geldi. Fedakarlık çağrısında bulunan İzmir iş dünyası temsilcileri, bankacılık sektöründen işletmelerin finansman sorunlarının çözümü için destek istedi.

FATİH ÖZKILINÇ- İzmir Ticaret Odası(İZTO) Ege Bölgesi Sanayi Odası(EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası(İTB) ortaklığıyla İZTO Çok Amaçlı Toplantı Salonu’nda  ‘İzmir İş İnsanları & Bankacılık Sektörü Toplantısı’ Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıya İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ve İzmir iş dünyası temsilcileri katıldı.

Dünya ekonomi hacmi yavaşladı

İzmir iş insanlarına seslenen Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, dünyanın ve Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durumu anlattı. Bankacılım sektörü olarak reel sektörle her zaman çalışacaklarını belirten Çakar, "İş insanlarımızla karşılıklı müzakere etmek istedik ve bugün bir aradayız. Sizlerin taleplerini tek tek ele alacağız, sorun ve çözüm önerilerimizi sizlere aktaracağız. Bugünü anlamamız için geriye gitmemiz gerekiyor. Başta Covid-19 pandemisi, 2019'da bütün dünyada yaşanan ekonomik belirsizlik, Suriye sorunu ve son olarak yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı... Bu gelişmeler üretim ve yatırım kararlarımızı erteledi. Dolayısıyla bütün ekosistem olumsuz etkilendi.  Herkes kendi ülkesini korumaya çalıştı ve bu yüzden bütün dünyada korumacı politikalar yaşandı. İthalatta daha kısıtlayıcı ihracatta da teşvikler verildi.  Dünya ekonomi hacmi yavaşladı” dedi.

Dünyada yaşanan yüzde 3’lük ekonomik daralmanın özellikle gelişmek olan ülkeleri ciddi anlamda olumsuz etkilediğini belirten Çakar, “Bütün dünyada 2020 yılında yüzde 3'lük ekonomik daralma özellikle gelişmekte olan ülkeleri vurdu. Küresel bir enflasyon söz konusu oldu. Bu olumsuz gelişmenin yanında bütün girdi maliyetlerinin de artmasıyla ciddi bir enflasyon oluştu. Bizim ülkemiz de enflasyon konusunda maalesef bu olumsuz gelişmelerden nasibini aldı” diye konuştu.

Her sene en az yüzde 5 büyümeliyiz!

Türkiye ekonomisinin istihdamı canlı tutması için her sene en az yüzde 5 büyümesi gerektiğine de dikkat çeken Çakar, “Ülkemizin her sene en az yüzde 5 büyümesi gerekiyor. Bu hem işsizlik hem de ekonominin canlı kalması için son derece önemli. Dolayısıyla 2022 yılında da en az yüzde 5 büyümeyi hedefliyoruz. Bankacılık sektörü olarak verdiğimiz kredilerin yüzde 27'si imalat sanayisine gidiyor, yüzde 18 ticaret,  yüzde 10 enerji sektörü, yüzde 4’ü de tarım ve ormancılık sektörü... Enerji sektörüne ve buraya yapılan yatırımlara pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Zira son yaşanan Rusya ve Ukrayna savaşı bize enerjiyi ciddiye almamız gerektiğinin en iyi göstergesi” ifadelerini kullandı.

Özgener’den fedakarlık çağrısı

İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ise fedakarlık vurgusu yaparak “Yakın geçmişte yaşadığımız pandemi ve pandemiden bağımsız olarak gelişen küresel konjonktür de piyasaların ana aktörleri olan reel ve finans sektörleri olarak bizleri, geçmiş yıllarda yaşanan bu krizlerden daha ağır koşullarla mücadele etmeye ve ayakta kalmaya zorladı. Bugün, Türk özel sektörünün ve Bankacılık sisteminin krizlere karşı sahip olduğu dayanıklı ve dinamik yapının ardında bu zorlayıcı kriz dönemlerinde edindiği tecrübe ve söz konusu dönemlerde alınan doğru kararlar bulunuyor. İçinden geçtiğimiz süreç hepimizin fedakarlık yapmasını gerektiriyor. Finansal kaynaklarımızın etkin ve verimli kullanılması amacıyla hem özel sektör hem de bankacılık sektörü uygun kredi koşullarının sağlanması ve kredinin yerinde kullanımı konusunda sorumluluklarını yerine getirmeli” diye konuştu.

Pandemiyle birlikte yükselen ve kronikleşen enflasyon başta olmak üzere yapısal ekonomik sorunların işletmeleri zor durumda bıraktığını vurgulayan Özgener, “İşletmelerimizin en öncelikli sorunlarının başında uygun maliyetli finansmana erişim geliyor. İş dünyamızın finansmana erişiminin kolaylaştırılması, içinden geçtiğimiz bu süreçte daha da önem kazandı. Verilen kredilerin seçme kriterlerinin zayıf olması nedeniyle, krediye ihtiyacı olup olmadığına bakılmaksızın tüm firmaların desteklendiğini ve sektörlerde verimlilik düşüşlerinin meydana geldiğini görmüştük. Bu durumun sadece ülkemize özgü bir durum olmadığı düşüncesindeyiz. Yüksek özel sektör borçluluk oranları ve finansal piyasa ile reel sektör arasında kopukluğun zombi şirketlere yaraması, küresel finansal istikrara dönük riskler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Bu nedenlerden dolayı; son olarak açıklanan KGF kaynaklı kredi paketlerinde; destek paketlerinin yatırım ve ihracat odaklı kullanılmasına yönelik önlemler alınmasını, refinansman amacıyla kullanımın yasaklanmasını ve amaç dışı kullanımın önüne geçilmesine yönelik önlemler alınmasını memnuniyetle karşıladık” diye konuştu.

Özsermaye yetersizliği finansman ihtiyacını arttırıyor

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar da “Artan belirsizlik ve kur oynaklığı firmalarımızın strateji yapmasını, sağlıklı fiyatlandırmayı, uzun vadeli planlamayı, yatırımları engellemektedir. Maksimum seviyelere ulaşan özsermaye yetersizliği, kredi ihtiyacını artırmaktadır. Üyelerimizden aldığımız bilgilere göre; kredi talepleri bankalarca ya karşılanmıyor ya da daha düşük miktarda karşılanıyor. Krediler çok kısa vadeli rotatif, spot. Expertiz değerli farklı çıkıyor ve ek teminat isteniyor. Kredi Garanti Fonu kredilerinde firma başı 250 milyon, 75 milyon banka özkaynak 175 milyonu KGF destekli. Bankacılık Kanunu’nun 49. maddesine göre grup şirketleri tanımı farklı değerlemeleri var. Madde yeniden düzenlenmelidir. KOBİ’ler, kur endişesiyle döviz kredisi kullanmaktan korkuyor, daha fazla TL talepleri var. Kredi talebinde, kredi faiz oranına ek olarak, kredi tahsis ücreti, kullanım ücreti, komisyon gibi ilave maliyetler, kredi maliyetini artırıyor. Hesaplarında parayı 45 gün faizsiz bekletmek. Ödemeleri mümkün olduğunca kendi bankaları dışında ödetmemek, Krediyi doğrudan nakden vermek yerine belge/fatura karşılığı ödenmesinin de firmalarımızı zorda bıraktığı bilgilerini almaktayız. Finans kesimi burada. Haklı nedenlerle, daha önceki KGF kredileri döviz, mevduata yüzde 8-9 faizle değerlendirilmiş olabilir. Mevcut kredi tahsis limitleri içinde ilave teminat talepleri firmalarımızı zorlayan diğer bir konudur. Teminat mektubu komisyonları yüzde 1’i geçmemelidir” ifadelerini kullandı.

Kestelli’den tarıma katkı çağrısı

Konuşmasında Türkiye’de tarım ve hayvancılığın öneminde de değinen İTB Yönetim Kurulu Başkanı Kestelli de, “Türkiye bugün şu kararı vermek, şu tercihi yapmak zorundadır: ‘Ülkede tarım ve hayvancılığı doğal olarak etkilendiği küresel iklim krizi ya da ulusal ve küresel her gelişmeden olumsuz etkilenen bir sektör olarak mı anmak istiyoruz, yoksa tarladan sofraya tüm aşamaları muazzam tanzim edilmiş, herkesin mutlu olduğu işleyen bir sistemle mi?’ Eğer cevabımız ‘elbette işleyen bir sistemse’, hepimize düşen sorumluluklar var.  Tarım ve hayvancılık üretimden finansmana, teknolojik dönüşümden tedarik zinciri güvenliğine kadar tek başına devlete ya da tek başına özel sektöre bırakılamayacak kadar stratejik bir sektör. Bankalardan sigorta şirketlerine, sermaye piyasası kurumlarından teknoloji şirketlerine kadar herkes, tarımın servetini dönüştürme misyonuna, adanmış bir ruh haliyle katkı vermeli” diye konuştu.