FATİH ÖZKILINÇ-İzmir Büyükşehir Belediyesi(İZBB) tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi'nin yedinci günü “Çokluğa ve Birliğe Davet” temasıyla devam ediyor. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki programda daha iyi bir Türkiye için mevcut durum değerlendirmesiyle birlikte gelecek vizyonunu paylaşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği(TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir Ticaret Odası(İZTO) Başkanı Mahmut Özgener, “Eğitimde çağdaş standartları yakalamış, vergi, adalet, sosyal güvenlik ve sağlık sistemi mükemmel çalışan, gelir dağılımı eşitsizliğini çözmüş, kadına yönelik şiddetin olmadığı, tarımda yapılanmayı tamamlamış ve sanayi üretiminde çarkların verimli ve çevreye saygılı yeni teknolojilerle döndüğü, genç işsizliğin ürkütücü boyutlarda olmadığı, iş sağlığı ve iş güvenliğinin dünya standartlarında uygulandığı, ticarette ve endüstride yenilikçilik ve rekabetçiliğin hakim olduğu güçlü bir ekonomiye sahip, insanımızın bu ülkede yaşamaktan gurur duyduğu, demokrasisi gün geçtikçe kökleşen, hukukun üstünlüğünü temel alan, dünyada imajı ve itibarı sürekli olarak yükselen, mutlu ve barış içinde bir Türkiye hayalimiz var” dedi.

YENİ DÜNYA DÜZENİNE UYUM SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ
Türkiye’nin güçlü bir siyasi irade, doğru planlama ve iyi yönetişim uygulamaları ile ikinci yüzyıla damgasını vuracağına yürekten inandığını ifade eden Özgener, “Türkiye iç ve dış faktörlerin etkisinde zorlu bir süreçten geçiyor. Bunun ötesinde de son yıllarda büyük bir dönüşüm yaşayan ülkemizde çok önemli konularda köklü değişiklikler gerekiyor. Eğitim, vergi, sağlık, sosyal güvenlik ve adalet sistemindeki reform beklentileri bu gündemin en önemli maddeleri. Toplum bu reformların hızla gerçekleştirilmesini siyaset mekanizmasından istiyor. Ancak, bunlar yapılırken demokratik ülkelerdeki danışma, vatandaşın görüşünün alınması ve katılımcılık anlayışıyla hareket edilmeli. Aksi takdirde her yirmi yılda bir yaşadığımız anayasa tartışmalarını yine yaşayıp, sürekli değişen eğitim uygulamalarımız gibi beklentileri karşılamayan ve çağın gerçeklerinden uzak sistemlerle dünya ile rekabet etmeye çalışırız. Hemen her alanda düşünce setlerimizi değiştirip yeni dünya düzeninin gereklerine uyum sağlamak zorundayız. Bazı doğru bildiğimiz yanlışları hızla düzeltmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

YARINLAR GÖZ ARDI EDİLİYOR
Şeffaflık ve hesap verebilirlik vurgusu da yapan Özgener, “Medya ve sivil toplum örgütleri demokrasilerde denetim ve denge unsuru olan iki büyük güçtür. Bu iki gücün sinerjik işbirliğinin ortaya koyduğu şeffaflık, bilgilenme ve hesap verebilirlik ortamı sağduyulu siyasetçiler ve diğer yöneticiler için bir şanstır. Ülke yönetimine hakim olmasını dilediğimiz açık iletişim, danışma ve bilgi paylaşımını demokratik süreçlerin işleyişine olumlu yönde katkı sağlayacak önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Siyaset ve bilim insanlarımızın, iş dünyası temsilcilerimizin ve vatandaşlarımızın hep birlikte en önemli gündem maddesi; gelecek yüzyılın Türkiye’si olmalı. Ancak, genellikle her konuya gündelik bakış açıları ve şablonlarla yaklaştığımız için sıra bir türlü ufuktaki Türkiye’ye gelmiyor.  Gündelik kararların arkasına sığınıp ülkemizin bugününü kurtarırken, yarınlarının nasıl olması gerektiği göz ardı ediliyor. Bu anlayışı değiştirmenin sorumluluğu yine hep birlikte bize düşüyor. Çünkü, yarınları konusunda kocaman bir soru işareti olanlar bizim çocuklarımız ve onların geleceğinden de bizler mükellefiz” diye konuştu.

İSTİKRARSIZLIĞA TAHAMMÜL YOK
Türkiye’nin, siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa asla tahammülü olmadığını da dile getiren Özgener, “Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminden sonra hızla yeniden ekonomi gündemine dönülmesi gerektiğinide önemle vurgulamak isterim. Uzun süredir uygulanan ekonomi politikalarında artık bir başka aşamaya geçmeye ihtiyacımız var. Türkiye ekonomisine bir kuantum sıçraması yaptıracak güçlü ve küresel ölçekte rekabetçi bir ekonomiye hızla geçiş yapmak, en önemli hedeflerimiz arasında yer almalıdır. Bu ekonominin sürükleyici güçleri mutlaka ve mutlaka verimlilik, inovasyon ve girişimcilik olmak zorundadır. Türkiye, bir yandan yeni hedefler doğrultusunda ilerlerken diğer yandan da bilgi ekonomilerinden beslenen yeni bir üretim kültürü, verimliliği esas alan yenilik odaklı bir sanayi yapısı ve girişimcilik ekosistemini destekleyen entegre politikalar ile bir sonraki çeyrek yüzyıla hazırlanmalıdır” dedi.

“OY VERME HAKKI İLE SINIRLI KALMAMALI”
Türkiye’nin birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde yoluna devam edeceğini belirten Özgener, “Sağlıklı işleyen bir demokrasi güçlü ve dinamik bir sivil topluma dayanır. Örgütlü toplum, ortak akılda buluşarak yönetişim ve demokratik temsil süreçlerine katılım açısından kilit rol oynamaktadır. Demokrasinin kök salması ve gelişmesi süreci sivil toplum sayesinde ivme kazanıyor. Bu nedenle, toplumun demokrasiye ve yönetime katılımı oy verme hakkı ile sınırlı kalmamalı ve bireyler sivil toplum örgütleri yoluyla karar ve politika oluşturma mekanizmalarına daha etkin katılım göstermelidir.  Sonuç olarak, fikir ve ifade özgürlüklerinin kullanılması açısından en uygun ortamlardan biri olan sivil toplum kuruluşları, bağımsız medya ve üniversiteler ile birlikte devletin ve demokrasinin sağlıklı işleyişinin en güçlü teminatı olacaktır. Türkiye olarak özgür düşünen, tartışan, eleştiren, sorgulayan ve hakkını arayan bir toplumsal yapıyı kurmak zorundayız. Bu süreçte ayrıca hukukun üstünlüğünün; kalkınmanın, refahın ve toplumsal barışın ön koşulu olduğu anlayışını temel almalıyız. Atatürk’ün tarif ettiği çağdaş uygarlık yolunda demokrasi, hukukun üstünlüğü, laiklik ve tam bağımsızlık gibi değerlerin üzerine inşa edilmiş olan Cumhuriyetimize, hep birlikte sahip çıkmaya devam edeceğiz. Cumhuriyet’in temel değerlerine aklı ve yüreği ile sahip çıkmak aydın iş insanlarının ve özgürlüğün bağımsızlığın değerini bilen her yurttaşın vatandaşlık sorumluluğudur” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE EKONOMİSİNİN İTİCİ GÜCÜ”
“Her zaman ilk olmalıyız, yeniyi hedeflemeliyiz, insanlığın dönüşümünün mimarları olmalıyız” diyerek İzmir’e dair de değerlendirmelerde bulunan Özgener, “8.500 yıllık tarihiyle İzmir; ilklerin, yeniliklerin, uygarlıkların doğup geliştiği, kültürel varlıkları ve liman kenti özelliği ile dünyayla bütünleşmiş bir kenttir. İzmir,sahip olduğu bu birikimiyle, küreselleşme olgusunu en iyi şekilde anlayan ve gündelik yaşama yansıtan şehirlerin başında geliyor. Ege’nin tüm illeri ile birlikte yerel dinamikleri küresel ekonominin kurallarına uygun bir şekilde planlayarak yaratacağımız sinerji ile bu potansiyeli, İktisat Kongresi’nin hedefleri doğrultusunda Türkiye ekonomisinin itici gücü haline getirebiliriz.Bu noktada, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alma hedefinin yanına, dünyanın en inovatif 10 ekonomisi arasında Türkiye’yi görme vizyonunu da eklememiz gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuştu.

“KARAMSAR OLMA LÜKSÜMÜZ YOK”
İZTO Başkanı Mahmut Özgener, konuşmasının sonunda ise “Bizlerin iş insanları olarak umutsuz ve karamsar olma lüksümüz yok. Çünkü tüccar ve sanayici olarak müteşebbis kimliğimizle omuzlarımızda çok büyük bir sorumluluk taşıyoruz. Çalışanlarımıza, tedarikçilerimize, müşterilerimize, ailelerimize ve ülkemize karşı sorumluyuz. Çünkü biz rahatı değil, mücadele etmeyi ve risk üstlenerek ülkemize faydalı olmayı seçtik. Bugün de pes etmeden, Türkiye ekonomisinin gücüne ve Türkiye’nin parlak geleceğine olan inancımızı koruyarak, insanımızın zor günlerde mucizeler yaratarak hep bir çıkış yolu bulduğunu hatırlayarak ve özellikle de geleceğimizi inşa edecek çocuklarımıza, gençlerimize güvenerek yolumuza devam edeceğiz” dedi.