Ali Budak- 5 ay önce yapılan zamla asgari ücretin bin 600 lira olacağını ancak bu paranın 5-6 ay içinde 900 liraya düşerek değerini yitireceğine dikkat çeken DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, ‘Bugün ise bu durumla karşı karşıyayız. Ülkede ekonomik gidişatın kötü gidişi nedeniyle yılbaşında bin 600 liraya 395 dolar alırken bugün 340 dolar alıyoruz. Aradaki liranın değer kaybını görebiliyor musunuz? Bu ise vatandaşın cebine zarar veriyor. Çünkü bu pahalılık vatandaşın alım gücünde 5 ay öncesiyle değerlendirdiğimizde 700 lira gibi düşüşe neden oldu’ diye konuştu.

"Ülke uçurumun kenarına sürükleniyor’

Asgari ücretle evini geçindirmeye çalışan emekçilere ciddi bir darbe vurulduğunu belirten Sarı, ‘Ülkemizde öz kaynaklarımızla üretim ilişkileri içinde değiliz. İthalata dayalı üretim modelinde gelinen son nokta bu oldu. Ülkenin OHAL ile yönetilmesi de yük oluşturdu. OHAL nedeniyle ülkeye dışarıdan yatırımcının girişi azaldı. Bu da içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıyı daha da arttırdı. Sadece dolar son 40 günde 70 kuruş değer kazandı. Bugün dolar 4.82 oldu. Pazartesi ise 5.10 olacak. Ama yetkili merciler hala bir çalışma yapmıyor. Ülkedeki baskın seçim ve OHAL durumu dövizi arttırırken Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararıyla enflasyonla birlikte pahalılık artacağı için bunu da yapamıyor. Çünkü önümüz seçim ve ülkeyi daha da uçurumun kenarına sürüklemek istemiyorlar. Dünya iflas eden Brezilya ve Yunanistan’ı gördü. Şu anda Türkiye’de aynı duruma doğru sürükleniyor’ dedi.

İşsiz sayımız 8 milyon olacak

Yaşadığımız ekonomik sorunun yönetimdekilerden kaynaklandığını vurgulayan Sarı, şöyşe devam etti: Yabancı yatırımcının ülkeye güveni kalmadı. Hukuk, MB kısacası bağımsız olması gereken bütün kurumlar siyasi parti kontrolü tarafından yönetilirse, yabancı sermaye ve uluslararası sermaye güven duymaz. Parti devletine dönüştüğünüzde ise ülke de kaçınılmaz olarak iflasın eşiğine doğru sürüklenir. Önümüzdeki süreçte daha da kötü olacak. Çünkü fabrikalarımız hammaddelerini dolar ve euro üzerinden alıyor. Bu artış nedeniyle alamayacağı de üretim ilişkileri zarar görecek. Ülkedeki üretimin durması ise işsizliği arttıracak. Hükümetin istihdamla büyüyoruz sloganı altında ülkede 6 milyon olan işsiz sayısı önümüzdeki günlerde 8 milyon olacak. Bunu önlemek için ise bir an önce üretime destek vermeliyiz.

‘Türkiye yavaş yavaş iflasa doğru gidiyor’

Ülkede belki de maaşların ödenemeyeceği noktaya doğru ilerlendiğini söyleyen Sarı, ‘Ekonomik dengenin bir an önce sağlanması gerekiyor. Gerekirse seçim iptal edilip, parlamenter demokrasiye geri dönülerek, OHAL kaldırılmalı ve hukuka olan güven yeniden sağlanmalı. Üretim yapan bütün alanlara destek olunmalı. Çiftçi de işçi de üretmeli. Üretmeden bu yoldan çıkamayız. Enflasyonun artmasıyla bu sıkıntılarımız daha da görünür olacak. Şu anda hazine de tam takır kuru bakır durumda. Bu şartlarda da ekonomisi iflas eden bir ülke oluruz. Dolar kurundan bile dış borcumuz 100 milyar dolar artarken, cumhuriyet tarihi boyunca en yüksek cari açığı veriyoruz. İşsizliğe ve zamlara karşı acilen önlem alınmalı. Yoksa bu düzen böyle devam edemez. Türkiye yavaş yavaş iflasa doğru gidiyor’ ifadelerini kullandı.  

Çiftçi ürettiğini zararına satıyor

Tütün ve çay üreticilerinin taban fiyatlarının belirlendiğini ve çiftçinin emeğinin özel sektöre peşkeş çekildiğini ifade eden Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü: Ülkede çiftçiye, tarıma, hayvancılığa destek vermesi gereken Ziraat Bankası çiftçiye ihtiyacı olan kredileri vermemektedir. Üreticinin ürettiği ürünlere getirilen kotalardan dolayı aradaki aracılar insanların emeğini ucuza alıyor. Çay için 2,43 lira olarak belirlenen kilo başı kota fiyatından dolayı özel sektör 1,60’dan satın alıyor. Çiftçi ürettiğini zararına satıyor. Bir an önce üreticinin üzerindeki kotayı kaldırmadan ve üreticiyi desteklemeden ekonomiye yön verme şansımız yoktur.
 

Taşerona kadro işsizliğe neden oldu

‘Yasalarımızı bile OHAL ile çıkarıyoruz’ diyen Sarı, ‘Çalışma hayatındaki bir milyon 150 bin kişiyi doğrudan ilgilendiren yasayı dahi böyle çıkardık. Bu yasayla da taşeron çalışan herkese şartsız kadro verileceği söylendi. Ama verilmedi. Yani taşerona yasası işsizliğe neden oldu. KHK ile çıkarılan yasa ile taşeron işçiler 2020 Ağustos’una kadar tek tip sözleşme üzerinden hayata bağlandı. Herhangi bir hak kazanma ihtimalleri kalmadı. Bu yasa ile çok mağduriyet yaratıldı. Yaklaşık 150 bin işçi çalışırken bu yasa ile işsiz bırakıldı. Türkiye’de 8 farklı ‘devlet memuru, belediye işçisi, 4D kadrolu, daimi işçi, vb gibi) çalışma grubu oluşturuldu. İzmir’de güvenlik soruşturmasıyla kişinin kendi suç işlemese dahi ailesinde ya da akrabalarında suç işleyenlerden dolayı bin 700 işçi çalışırken işsiz kaldı. Bu anlayış insanları açlığa, sefalete mahkum etme anlayışıdır. OHAL ve çıkarılan kanunlar çalışma hayatına ve ülkenin kimyasına aykırıdır. Bu kadar tepkinin üzerinde gidilen seçime de vatandaşlar gereken cevabı sandıkta verecektir’ diye konuştu.