Ali Budak- İzmir Ticaret Odası'nın Nisan ayı meclis toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, yaklaşık 6 ay önce değişim ihtiyacını hissederek çıktıkları yolda yeni bir döneme başlamanın mutluluğunu ve heyecanını yaşadıklarını ifade etti. Üyelerin sorunlarını çözmek, İzmir'in ticaretini ve sektörlerin rekabet gücünü arttırmak için var güçleriyle çalışacaklarını dile getiren Mahmut Özgener, göreve gelir gelmez İzmir Ticaret Odası devir teslim tutanağı ile neyi nasıl devraldıklarını oda muhasebe kayıtları üzerinden tespit ettikleri ifade etti.


Odanın nakit akışındaki sorunlarını acilen çözüme kavuşturmak adına çalışmalara başladıklarını belirten Özgener, ‘Bu tespit sonucunda 17 Nisan 2018 tarihi itibariyle 2.451,91 TL tutarında kasayı devraldık. 10.896.787,95 TL tutarındaki borçların 5 milyon TL'si bankalara olan borçlar. Geriye kalan 5.896.787,95TL'si ise cari hesap borçlarından oluşuyor. Bu durumda 3.341.940,47 TL alacak devralmamıza rağmen, gerek alacaklar içindeki blokeler ve vadeler gerekse odanın aylık cari giderleri nedeniyle nakit akış maalesef düzgün seyretmemektedir. Nakit akışını düzenlemek için gereken önlemler en hızlı şekilde alınmaktadır. Ancak bu sorunu aşmak için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğimizden şüpheniz olmasın. Sizlerin de seçim sürecinde oylarınızla destek ve onay verdiğiniz projelerimiz için hiç vakit kaybetmeden harekete geçiyoruz’ dedi.


‘Ekonomimiz büyümesini sürdürecek’


Kemeraltı, Karşıyaka, Yenişehir, Mimar Kemalettin gibi çarşılarda üyelerin ticari faaliyetlerini arttıracak çalışmalarda bulunacaklarını söyleyen Özgener, şöyle devam etti: İzmir'i bir dünya kenti yapmak için marka ve tanıtım çalışmaların arttıracağız. Coğrafi işaret tescil çalışmalarının bu anlamda çok önem taşıyor. Türkiye 24 Haziran'da erken seçime gidiyor. Bu süreçte de milletimiz iradesini gösterecektir. Türkiye, jeopolitik gelişmelere ve yanı başında süren savaşlara, gerginliklere, Suriyeli mültecilerin ekonomiye olan yüküne rağmen büyümede hız kesmiyor. Ülkemiz ekonomisi dinamiklerini koruyarak gelişiyor. Büyümede Hindistan ve Çin gibi ülkeleri geride bıraktık. G-20 içinde Türkiye birinci sırada yer aldı. 2016'da yaşadığımız hain darbe girişimine rağmen ertesi yıl yüksek büyümeyi sağlamamız oldukça anlamlı. Bu durum, ülkemiz ekonomisinin gücünü ve dayanıklılığını ortaya koyuyor.

İzmir’deki işsizliği azaltacağız


İzmir'in bu yılın ilk iki ayında gümrüklere göre gerçekleşen ihracatının 3.4 milyar dolar, ithalatının ise 3.5 milyar dolar olduğunu söyleyen Mahmut Özgener, şöyle konuştu: İhracatımız başarılı bir performans sergileyerek geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18'in üzerinde arttı. Bu dönemde kentimiz Türkiye ihracatının yüzde 13,4'ünü karşıladı. İstanbul'dan sonra ülkemizin en fazla ihracatçı firmasına sahip kentiyiz. Oda olarak başarmak istediğimiz en önemli konulardan biri de İzmir'in yüzde 14 ile Türkiye ortalaması üzerindeki işsizlik oranını aşağıya çekmek. Bunun için öncelikle hemen hemen tüm sektörlerin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücü sorununun çözümü amacıyla çalışmalarda bulunacağız.

‘Cumhurbaşkanımıza odamızı ziyaretinde üyelerimizin sorunlarını aktaracağız’


Nefes Kredisi ile ilgili limit yetersizliği sıkıntısını aşmak için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne giderek üyeler için 30 milyon TL'lik ek kredi sağladıklarını anlatan Özgener, Nefes Kredisi'nin başlangıcından bu yana toplam 855 üyeye 147 milyon 462 bin TL kredi kullandırıldığını açıkladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın 28 Nisan Cumartesi günü özel meclis toplantısına katılacaklarını belirten Başkan Özgener, İzmir'in ve üyelerin sorunlarını çözüme kavuşturmanın bu toplantılarla mümkün olduğunu ifade etti.


Ekonomi Üniversitesi, değer yaratan bir kurum olmalı


Konuşmasında 2001 yılında kurulan İzmir Ekonomi Üniversitesi'nin 17 yaşında olduğunu dile getiren Özgener, ‘Dünyadaki üniversite yapılarına baktığımızda iki farklı yaklaşım olduğu ortaya çıkıyor. Birincisi son dönemde ülkemizde de giderek arttığını gördüğümüz, eğitimden çok kar amaçlı, eğitim kurumlarını bir yatırım aracı olarak gören yaklaşım. İkincisi, daha köklü ve değerli olanı ise dünyanın tüm önemli üniversitelerini incelediğimizde gördüğümüz model. Ülkemizde özel ve vakıf üniversitelerine bakıldığında bu iki modelin arasında ikilemde kalındığı görülüyor. Çok dile getirilmese de yaygın görüş ikinci modeli başarabilmek için ilk olarak ilk yaklaşımın gerekli olduğu yönünde. Ve bunun sonucunda maalesef üniversiteden başka her şeye benzeyen, promosyonla öğrenci kovalayan kurumlar ortaya çıkıyor. Üniversitemizin vizyonunu tek bir cümle ile özetlemem gerekirse, İzmir Ekonomi Üniversitesi, değer yaratan bir kurum olmalıdır. Bölge için bilimsel, teknolojik değerler ve bir bakış açısı yaratılmalıdır. İzmir Ticaret Odası'yla ortak projeler çıkarıp ekonomik değerler yaratmalıdır’ ifadelerini kullandı.


‘Vakıf ve üniversite yönetiminde odanın ağırlığı artacak’


2002, 2004 ve 2006 yıllarında İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu için; meclis üyelerinden seçilen 3 asil, 3 yedek üye meclis tarafından oylanıp seçilerek Vakfa bildirilirken, bu hakkın İzmir Ticaret Odası Meclisi'nden alınmış olmasını eleştiren Özgener, sözlerini şöyle tamamladı: Odamız tarafından kurulmuş Vakfın yönetim kurulunda temsil çoğunluğunu belirlemek Odamız Meclisi'nin en doğal hakkıdır ve bu hakkın korunması için önümüze bir fırsat çıkmıştır. Göreve gelir gelmez meclisimizin daha önce kendisinden alınan hakkı nasıl geri alacağına dair çalışma yapmaya başladık. Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı'na konuyu netliğe kavuşturmak için yazı yazdım. Gelen cevaba göre İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı gerçek yuvasına dönmüştür diyebilirim. Bizler Vakıf Yönetim Kurulu'na bildirilecek olan meclis üyelerimizi yine bu meclisin takdiri ile seçeceğiz. Vakfımızı da üniversitemizi de hep birlikte yöneteceğiz. Ben değil biz yöneteceğiz.