Uğurtaş, “Sanayiciler olarak biz de bu konularda masada olmalıyız. Buradan çağrıda bulunuyorum; sanayi odası, ticaret odası başkanları da bu toplantılara dahil edilip görüşlerini iletmeli” dedi. İşverenlerin ertelenen ödemelerinin Eylül, Ekim gibi vadesinin geleceğini sözlerine ekleyen Uğurtaş, ödeme planıyla ilgili mutlaka açıklama yapılması gerektiğini aktardı. İşsizlik tehlikesine de dikkat çeken Başkan Uğurtaş, önümüzdeki süreçte en önemli sorunun işsizlik olacağını da kaydetti.

Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi tarafından düzenlenen ve EMD İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan'ın moderatörlüğünü yaptığı online basın toplantısına konuk olan OSBDER ve İAOSB Başkanı Hilmi Uğurtaş, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Kıdem Tazminatı konusunda farklı seçeneklerin tartışıldığını söyleyen Başkan Hilmi Uğurtaş, tazminatın tüm çalışanların hakkı olduğunu vurguladı. Böyle bir haktan vazgeçme gibi bir şeyin söz konusu olamayacağını aktaran Uğurtaş, “Fakat birçok çalışan eğer büyük işletmelerde veya kamuda çalışmıyorsa kıdem tazminatı almakta sorun yaşıyor. Sendikacıların da, çalışanların geleceğiyle ilgili kaygılarını garanti altına alacak bir çözümden yana olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de siyasiler, işveren ve çalışanlar çözüm üretmek için ortak noktada buluşmasıdır. Buradan hükümete bir çağrıda bulunmak istiyorum; yapılan çalışmalara mutlaka Sanayi Odası, Ticaret Odası gibi işdünyasını temsil eden kurumların başkanlarından da isimler dahil edilmeli” ifadelerini kullandı.

Koronavirüs nedeniyle ülkenin zor bir süreçten geçtiğini de belirten Uğurtaş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yaşam kaygısı tüm endişelerin önüne geçti. İşçi çıkarılmasının önlenmesi, kısa çalışma ödenekleri, kredi olanakları, primlerin ertelenmesi gibi doğru kararlar alındı. Fakat, Eylül veya Ekim gibi ödeme vakti geldiğinde “Acaba bunları o gün nasıl ödeyeceğiz” diye düşünüyor. Yani bu borçlar 3 ayda mı, 6 ayda mı veya peşin mi ödenecek? İşler açılmazsa, kaynak bulunamazsa durumları ne olacak gibi sorular hala askıda duruyor. Bu konuda hükümetten bir plan bekliyoruz. Borçlar ötelendi ama silinmedi.

Bundan sonrasına bakarsak; ülkemiz ölçeğinde üretimin ciddi derecede gerilediğini görüyoruz hatta bazı OSB’lerde bunun yüzde 50’yi geçtiğini gördük. İAOSB’de ise yüzde 15 ila yüzde 20 arasında düşüş oldu. Çünkü burası karma OSB olduğu için otomobil, ambalaj gibi sektörler çalışmalarını sürdürürken tekstil sektörü ise çalışamadı. Diğer sektörlerin faaliyetlerine devam etmesi bizdeki düşüş oranlarının az olmasına neden oldu. Açıklanan verilere de bu durum yansıdı.

 İstihdam kaybı kaçınılmaz

Türkiye’de işsizlik ve istihdam kayıpları bizi bekleyen en büyük problem. İşçi çıkarmayı hiç birimiz istemiyoruz ama üretim yoksa ve çalışanlara ödeme yapmak zorundaysanız istihdam kaybı kaçınılmaz. Ben işsizlik oranını yüzde 20’lerin üzerinde olduğuna inanıyorum. 20 yaş üzerindeki işsizlik oranları ise yüzde 30’lar civarında. Nisan ve Mayıs rakamlarını açıklanmasıyla bunun daha da artacağını düşünüyoruz. Türkiye önümüzdeki süreçte bu sorunu nasıl çözeceğini konusunda yetkililerin kafa yorması gerektiğini düşünüyorum.

Sanayici bu yüklerin altında nasıl kalkar bunun hesabını iyi yapmak lazım. Sanayicinin üzerine ilave yükler getirilmemeli. Bunun yanında elektrik tüketimi azalırken, elektrik faturası ise arttı. Mart faturası ile Mayıs faturası arasında yüzde 46 oranında artış var. Siz hem yeterince üretemiyorsunuz hem de enerji fiyatlarınız yüzde 46 artıyor. Önümüzdeki 3 ay, 6 ay veya bugün enerjimi kaça kullandığımı bileyim ki maliyetimi buna göre ayarlayayım. Elektrik Piyasası Denetleme Kurumu (EPDK) 50 TL deyip sonra 200 TL’ye fiyatı çıkarırsa olmaz. Biz 3 ay sonrası için fiyat vermekte bu nedenle zorlanıyoruz.

Bu döngüyü kırmalıyız

Doğalgaz fiyatlarında da ise bir düşme yok. Bunlar sanayicinin maliyetlerini arttıran unsurlar. Türkiye olarak bizim de katma değeri yüksek ürünlere yönelmemiz şart. Dış bağımlılığı azaltacak çalışmalar yapmalıyız. İhracatımız artıyor ama aynı ölçüde ithalat da artıyor. Artık bu döngüyü kırmalıyız ve inovasyona yönelmeliyiz.