Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin “SUSTAINEIBILITY TALKS” webinar serisinin ikinci bölümünde, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş ve Ekoten Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Ünlütürk, hazır giyim üretimi ve ihracatında sürdürülebilirlik, sürdürülebilir moda, istihdam-kurumsal sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomi süreci, AB Yeşil Mutabakatı gibi Türkiye’yi de yakından ilgilendiren konuları konuştu.  Ünlütürk, 1-5 Mart tarihlerinin Döngüsel Ekonomi Haftası olacağını ve Ekoten Ar-Ge merkezinde kenevir elyafıyla ilgili çalışmaların yapıldığını, yakında müşterilere sunulacağını “SUSTAINEIBILITY TALKS” webinarında açıkladı. 

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, hazırgiyim ve tekstil petrol sektörünün ardından dünyayı en fazla kirleten sanayi olduğunu söyledi. Konfeksiyon ürünlerinin yüzde 85’i geri dönüştürülemiyor ve doğada atık haline geliyor. Sektörümüzün sürdürülebilirlikle ilgili yapılacak çalışmalarda ön saflarda yer alması gerekiyor. 2020 yılını Sürdürülebilirlik Yılı ilan ettik. Türkiye genelinde sürdürülebilir kalkınma amaçlarını hedef gösteren ilk İhracatçı Birliği olduk. Avrupa’nın 2050 karbon nötr hedefi doğrultusunda hazırlanan Avrupa Yeşil Mutabakatı, tekstil ve hazır giyim sektörlerimizi yakından etkileyecek uygulamalar içeriyor. Avrupa, çözüm olarak döngüsel ekonomiyi gündeme getiriyor. Sektörümüzü de içine alacak bir uygulama içinde çalışıyor. Rekabet edebilmek için sürdürülebilir üretim modelinin bir seçenek değil, zorunluluk haline geldiğinin bilincindeyiz. Sürdürülebilirlik konusunun en önemli kazanımlarından biri döngüsel ekonomi modeli.”

Yeşil Mutabakat 

Sürdürülebilirliği gelecek kuşakların kaynaklarından çalmadan, refahı yaratmak olarak tanımlayan Ekoten Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Ünlütürk’e göre işletmenin sürdürülmesi; kurumsal yapı ve aile şirketlerindeki geçişin planlanmasını da içeriyor. "Müşterilerimizi, paydaşlarımızı, çalışanlarımızı, hissedarlarımızı mutlu ederken yaşadığımız topluma karşı sosyal sorumluluklarımızı yerine getirip, çevreye saygılı üretimler yapmayı becerirsek, kendi işletmelerimizi sürdürülebilir kılarız. Tedarik zincirinde her girdiyi her çıktıyı gözden geçirmemiz gereken bir süreç. Bütün bir zincir komple elden geçecek. Türk iş insanı çok hızlı şartlara adapte oluyor. Türkiye, AB’nin vazgeçebileceği bir tekstil-konfeksiyon ülkesi değil. Bize bir şekilde öğretecekler, teşvik edip, destekleyecekler. Avrupa’da rakibimiz yok. Marka olmak için önce döngüsel ekonomi şartlarımızı yerine getirmeliyiz. Su, karbon emisyonları, plastik malzemesi kullanımı, suyun geri kazanımı savaştığımız ana yerler. Boyahanelerdeki suyun çok az enerji tüketilerek yüzde 95 oranında geri kazanımına yönelik projesi olan bir Türk teknoloji şirketiyle çalışıyoruz. Bu yatırımı yapacağız. Ambalaj malzemesini azaltmanın kazancı var. Kağıt ve plastik tüketimini kontrol etmenin, ayrıştırmanın, satmanın da öyle.” dedi.

Kenevir elyafı çok yakında

Kadın istihdamın sürdürülebilir kalkınma amaçlarının en önemlisi olduğunu anlatan Ünlütürk, hazır giyimin kadın istihdamı yüksek bir sektör olduğunu da vurguluyor. İşletmelerin, şirketlerin geleceğe taşınmasında şirketlerin yönetim biçiminin sürdürülebilirliği için iki şey çok önemli; kurumsal yapı ve hissedarların şirketlerle olan ilişkilerinin kurumsal hale gelmesi. Üçüncü kuşağa geçen işletme sayısı yüzde 10’un altında. Türkiye’de rejenere elyaflar, yeniden işlenmiş polyesterlerle ilgili çalışmalar var. Konfeksiyon ihracatçısının kumaşçılardan talebi doğaya zarar vermeyen elyaflar yönünde olmalı. Sektördeki iplikçiler iş birliği içinde hareket ediyor. Uzun bir süredir daha ekonomik bir elyaf yaratmak adına kenevirden iplik yapma, bu ipliği de pamukla ya da bir kısmını pamukla değişebilme konusunda uğraşlarımız var. Yüzde yüz kenevir değil ama çoğunluğu kenevir. Müşterilere sunabilecek aşamaya geldik. Büyük ölçekli testler yapıyoruz.”