CHP İzmir Milletvekili ve Sanayi Ticaret Komisyonu Üyesi Mehmet Ali Susam, illere göre teşvik anlayışının değişmemiş olmasını eleştirdi. Devlet eliyle komşu iller arasında haksız rekabet yaratıldığını ifade eden Susam, "Sanayici dünyanın öbür ucundaki Çin'le mücadele etmekte zorlanırken, devlet Çin'i getirip komşu vilayete kuruyor. Bu teşvik bazı illerde yapılacak üretimin maliyetlerini öyle yüksek oranda desteklemektedir ki, ülke içinde Çin etkisi yaratmaktadır. Mevcut tesisler dezavantajlı konuma düşmekte, kapasiteleri atıl kalmaktadır" diye konuştu.

İzmir'le Manisa arasındaki eşitsizliğin bu alanda önemli bir örnek olduğunu söyleyen Susam, "İzmir'deki organize sanayi bölgesinde (OSB) kurulacak bir işletme 5 bin liralık yatırımda bin liralık yatırım indirimi alırken, Manisa'da bir OSB'de kurulacak firma bin 500 lira indirim alacak. İzmir'deki firma 3 yıl SGK prim desteği alacakken, Manisa'daki 6 yıl alacak. İzmir'deki işletme bankadan alacağı krediye faiz desteği alamazken, Manisa'da kurulacak işletme TL'de 4 puan, dövizle yapacağı borçlanmada 1 puan teşvik alacak. Kemalpaşa OSB'yle Turgutlu OSB'nin arasının 25 kilometre olduğu bir ortamda böyle bir teşvik anlayışı kabul edilebilir mi? İl bazında teşvik anlayışı hatalıdır, planlama havza bazında yapılmalıdır" diye konuştu. 

2,5 yılda bir teşvik değişiyor
Açıklanan teşvik yasasının AKP tarafından açıkladığı 4. yasa olduğunu hatırlatan Susam, "Teşvikler ekonomik problemlerin çözümünde kamunun müdahale araçlarıdır. AKP iktidarında her 2,5 yılda teşvik paketi açıklanması, önceki paketlerden beklenen sonuçların alınamadığını göstermektedir. Bu teşvikin maliyeti ve hedefi de belli değildir, yaratacağı ekonomik katkının ne kadar olacağına dair bir projeksiyon da yapılmamıştır. Bu kadar kısa aralıklarla devlet eliyle yatırım koşullarının değişmesi rekabeti bozucu özelliktedir. Bir yıl önce, bir önceki teşvike göre yatırımını yapmış olan bir sanayici, aynı alanda yeni teşvike göre yatırım yapacak bir meslektaşına göre çok pahalıya üretecektir. Buna dayanacak gücü yoksa da dayanamayıp batacaktır. Dünyanın içinde bulunduğu koşullara baktığımızda öncelikle mevcut tesisleri koruyacak bir anlayışa ihtiyaç bulunmaktadır" diye konuştu.

Sanayi envanteri yok
Türkiye'nin sağlıklı bir sanayi envanterinin de bulunmadığını hatırlatan Susam, "Sektörlerin birbirleriyle etkileşimini, üretim yapısındaki değişimleri görmek için oldukça önemli olan güncel "girdi-çıktı tabloları" en son 2002 yılında üretilmiştir. Aradan geçen 10 yılda Türkiye ekonomisinde üretim yapısının ve sektörel etkileşimlerin değişmemesi mümkün değildir. Bu durumda yatırımlara verilecek teşvikler neye göre tasarlanmıştır?Yatırımların doğru yere gidip gitmediği ve etki analizleri hangi verilere göre tespit edilecektir?" dedi.

Teşvik her derde deva değildir
Teşviğin başta cari açık olmak üzere pek çok sorunu çözmede reçete olarak gösterilmesinin yanlışlığına değinen Susam, "Sorunlar teşvik paketiyle çözülmez. 2009'da paketin "katma değeri yüksek ürün üretmekten, sürdürülebilir kalkınmaya, bölgesel gelişmeden, ülkenin rekabet gücünü artırmaya" kadar pek çok amacı sıralamıştır. Bu sorunlar çözülmediği ortada olduğuna göre, 'teşvik verdik sorun bitti' anlayışının yanlışlığı ortadadır. Cari açığı kapatmada kur politikasından, ara malı üretimini desteklemeye, bütçe dengesinden ülkedeki genel yatırım ikliminin iyileştirilmesine kadar pek çok etken bulunmaktadır" diye konuştu.

Tarım, esnaf ve sağlık yok
Tarımın ülke ekonomisi açısından öneminin arttığına da işaret eden Susam, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tarım, giderek dünyada enerji ve suyla birlikte stratejik ürün noktasına gelmektedir. Bu alanda verimli topraklara sahip, bilgi ve deneyimi olan Türk çiftçisinin tarımda söz sahibi olabilmesi için desteklenmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çerçevede tarıma dayalı sanayiyi teşvik ederek son 20 yılda kan kaybeden Türk tarımını hareketlendirmesi gerekmektedir.
Diğer yandan teşvik sisteminde küçük işletmeler düşünülmemiştir. Oysa esnaf ve sanatkarlar ve sanayi sektörüne girdi sağlayan tüm kesimler, bu sürecin bir parçasıdır. Bu amaçla esnaf ve sanatkarla KOBİ'lere yönelik ek bir teşvik paketine ihtiyaç duyulmaktadır. Küçük sanayi siteleri ile organize sanayi bölgeleri arasında yeni işbirliği modellerinin desteklenmesinin yanı sıra küçük işletmelere ucuz enerji, düşük faizli kredi, SGK prim desteği, ithal makine ve teçhizatta gümrük vergisi muafiyeti gibi kolaylıklar getirilmelidir. Ayrıca OSB'lerle Küçük Sanayi Siteleri arasında kurulan işbirlikleri de teşvik kapsamına alınmalıdır.
Son olarak İzmir'in EXPO 2020 hedefi çok önemlidir. Sağlık temalı bu hedef için en azından İzmir'de sağlık sektörünün özel bir uygulama içine konması da gerekliydi. İktidar partisinin EXPO konusuna yeteri kadar odaklanmış olduğunu söylemek mümkün değil."