FATİH ÖZKILINÇ- İzmir Ticaret Odası(İZTO) Şubat ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Selami Özpoyraz idaresinde Kovid-19 tedbirleri kapsamında çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. Odanın Şubat ayı faaliyetleri ve gündem maddelerinin görüşüldüğü toplantıda konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener,  faizlerdeki artışla birlikte, kredi artış hızında bir miktar yavaşlama olduğunu belirterek üretimin hizmetler sektörü karşısında güçlendiğini ancak bu süreçte enflasyonun daha fazla, büyümenin ise daha az hissedildiğini söyledi.

 

Üretimin istihdama katkısı yok

Üretimdeki artışın istihdama yansımadığını dile getiren Özgener, “TÜİK verilerine göre işsizlik Kasım ayı itibariyle yüzde 12,9; genç işsizlik yüzde 25,4, geniş tanıma göre ise yüzde 40,5. Kadınlarda, genç işsizlik oranı yüzde 50’ye kadar çıkıyor. Genç işsizlik oranımız OECD içinde çok yüksek. Acil politikalar üretmeliyiz. Uzun zamandır istihdam kapasitemizi arttıramıyoruz. Hizmetler sektörünün istihdam çekme olasılığının oldukça sınırlandığını görüyoruz. Bundan 1 yıl önce dijitalleşme ve otomasyon teknolojilerinin yaygınlaşması ve pek çok kademede insanın yerini alması, geleceğe ilişkin yaptığımız fikir tartışmalarının konusuydu. Ancak pandemi bu süreci öne çekti. Teknolojik dönüşümden dolayı vasıfsız işgücünde iş kaybı çok daha yüksek. Önümüzdeki dönemde uzun vadeli ayrışmada ülkeleri farklılaştıracak konu istihdam olacak. Ekonominin dönüşümüne ayak uydurarak yetenek dönüşüm programlarını doğru uygulayan ülkeler bir adım öne çıkacak. Bundan dolayı, bu dönemde uygulanacak istihdam politikaları kritik önem taşıyor. İşsizlik sorunu ülke genelinde olduğu gibi kentimiz için de dikkat çekici boyutta. İş gücünün ihtiyaç odaklı eğitim programları ile İzmir için katma değeri yüksek alanlarda istihdam edilmesi bu soruna çare olabilir” dedi. Kişi başına düşen gelirin de 2020’de 10 bin doların altına inmiş olabileceğini dile getiren Özgener, kişi başına düşen gelirin 14 sene önceye döndüğünü söyledi.

Kurdaki dalgalanma hasar yaratıyor

Döviz kuru yükseldiği zaman gerçekleşen fiyat artışlarının kurda düşüşle birlikte eski seviyesine geri dönmediğini ifade eden Özgener, “Haksız fiyatlarla ilgili yapılan çalışmaları ve alınan önlemleri destekliyoruz. TL'nin döviz kurları karşısında değer kazanması, TL’nin itibarı bakımından ilk planda oldukça önemli. Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi de ters dolarizasyon konusuna odaklanmış durumda. Eninde sonunda her şey güvenle ilgili. Zamanla başarıya ulaşılacaktır. Ancak ülkemizin emtia ithalatçısı bir ülke olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Sadece enerji değil, ana metal ve gıda gibi sektörlerde de ithalat yapıyoruz. Hem üretim hem de tüketim yapımızda ithal bileşen oldukça yüksek. Bu nedenle, emtia fiyatlarındaki artışlar bir yandan ithalat faturasını kabartırken diğer yandan girdi maliyeti kanalıyla enflasyonu ve cari işlemler dengesini olumsuz etkiliyor. Bu durum, sadece sıkı para ve kredi politikasına dayalı bir stratejinin sonuç vermesinin zor olduğunu ortaya koyuyor. Hammadde fiyatlarındaki artış ve konteyner sıkıntısının üretimi durma noktasına getirmesi ve müşterilerden sipariş iptalleri geldiğine dair haberler alıyoruz. İhracatta kayıp yaşanmasından endişe duyuyoruz. Bu nedenle, hammaddelerde ek gümrük vergilerinin gözden geçirilmesi,  yerli hammadde üretiminin iç piyasada tedariki için yeni destekler sağlanması ve bu yolla yerli hammadde üretiminin arttırılması bu tehlikenin boyutunu azaltabilir. Kurlardaki aşırı dalgalanmaların sadece yukarı yönlü olduğu zaman değil, aşağı yönlü olduğunda da reel sektör ve piyasalarda hasar yaratacağını ve ihracatın rekabetçiliğini koruyacak döviz kuruna ihtiyacımız olduğunu ve cari açığın finansmanı açısından da çok önem taşıdığını vurgulamak istiyorum” şeklinde konuştu.

Reel sektöre şans verilmeli

Bankaların reel sektöre daha fazla destek vermesi gerektiğini dile getiren Özgener,  “Ödenemeyen ticari ve bireysel krediler nedeniyle konuttan fabrikaya, dükkandan arsaya binlerce gayrimenkulün bankaların portföyüne geçmesi, kiralık, satılık ilanlarının artması iyi bir görüntü değil. Bu nedenle tüccarımızın desteklenmesi ve zorda olan reel sektöre yaşama şansı verilmesi çok önemli. Kira ve gelir kaybı hibelerinin arttırılarak sürmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Bu desteklerin sadece gerçek kişi tacir olan üyelerimize yönelik değil, pandemiden dolayı tamamen kapalı kalan veya atıl çalışan tüm işletmelerimiz için verilmesi ve devlet desteklerinde esnaf-tacir ayırımının sona ermesi gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Afetlere karşı sigorta çağrısı

Kentte son dönemde yaşanan doğal afetlerle ilgili de açıklamalarda bulunan Özgener, “Doğal afetlere karşı iş yerlerimizi, evlerimizi ve ekim alanlarımızı sigortalamamız gerektiğinin öneminin, bir kez daha altını çizmek istiyorum. Olağanüstü durumlarda ortaya çıkan ve yüksek ekonomik kayba neden olan zararların tazmini için sigorta yaptırmanın gerekli olduğunu anlatmak ve toplumun konuya ilişkin bilinç düzeyini yükseltmek için Sigortacılık Meslek Komitemiz başta olmak üzere siz değerli üyelerimizin önerilerini alarak farkındalık yaratmaya devam edeceğiz” diye konuştu.