Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD), Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Eski Başkanı, İYİ Parti ekonomiden sorumlu başdanışmanı Durmuş Yılmaz’ı konuk etti.

2018 yılının birinci çeyreğindeki yüzde 7,4’lük büyümenin bir önceki yıllara göre yeni karşılaşılan bir durum olmadığını söyleyen Yılmaz, “Her zaman ve her dönemde olduğu gibi biz yine iç taleple büyümüşüz. Dışarıdan aramalı ve hammadde ithal etmişiz, onu içerde işlemişiz ve kendimiz tüketmişiz. Dışarıya çok fazla ihracat yapmamışız. Yaptığımız ihtacat yüzde 0,5 buna karşılık yüzde 15,6 lık bir ithalat yapmışız. Tabi böyle bir büyümenin yan etki ve maliyetleri var. Bu maliyetler, ‘yüksek enflasyon ve yüksek cari açık’ bunlar bize sürdürülemez bir büyüme olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu.

Sıkıntı Türkiye’nin büyüme modelinde

Durmuş Yılmaz, yaşanan büyüme ile beraber ekonominin iyi gitmiş olması gerekirken niçin istikrarın sağlanamadığını şu sözlerle ifade etti, “Olumlu 7,4 lük büyüme rakamının açıklanmasına rağmen kur, 40, 45 lerden 46lara geldi  dolayısıyla bu bir problemdir. Bunun ana nedeni, Türkiye’deki büyümenin ortaya koyduğu sonuçların yabancıya güven vermemesi ki biz geldiğimiz nokta itibariyle önce kendi içimizdeki yatırımcıya, siz sanayici ve işadamlarının önünüzü açıp orta yada uzun vadeyi görmenizi sağlamak, yabancının da geldiği nokta itibariyle de ekonominin çarklarının dönmesi  için sermaye akınlarının sürmesini sağlamamız gerekiyor ama malesef ortaya koyduğumuz büyüme modelinin bizi bugün getirdiği nokta itibariyle ülkemizin ekonomisinin ana karakteristiğinin çok borçlu olmasıdır. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor”

Negatif büyüme olacak

Durmuş Yılmaz, “Yerli ve yabancı analistler, ekonominin Türkiye açısından iyiye gitmediğini söylüyorlar” diyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Yapılan araştırmalardan bazıları 7,4 lük birinci çeyrek büyümesine rağmen ikinci ve üçüncü çeyrekte ekonominin negatif büyüyeceğini söylüyorlar dolayısıyla bazıları Türkiye'nin bir yerlere toslayacağını ve bir takım sıkıntılara gireceğini söylüyorlar. Yani ben ağzıma almak istemiyorum ama İMF’den söz ediliyor. Şahsen kriz lafından hoşlanmıyorum. Bunu kullanmayı da doğru bulmuyorum. Çok umutsuz ve kötümser kelime. Dolayısıyla ‘Kaptan tanımlanamayan bir cisim yaklaşıyor’ benim yeni ifade şeklim. Krizden farkı şu, bu cümlenin içeriğinde ipler hala bizim elimizde. Gidişatı durdurabilecek gücümüz var ve bunun içinde iyimserlik, sorumluluk var. Bu sorumluluğu üstlenerek hareket edebilirsek gelen cismi tanımlayabiliriz ve çarpmalara uğramadan yolumuza devam edebiliriz. Tüm sözleriminde böyle değerlendirilmesini isterim”

İşadamlarının önünü açacağız

“Biz iktidar olduğumuzda hem cari açığı azaltmak hem de ekonominin ihtiyaç duyduğu kalliteli aramalı ve hammeddeli malzemeyi üretmek için siz iş adamlarının önünü açacağız” diyen Durmuş Yılmaz açıklamalarına şu sözlerle devam etti, “Çalışmalarımızda şunu talep edeceğiz; Öncelikle demirçelik üreticileri bir araya gelsinler, ülkede otomobil ve savunma sanayinin ihtiyaç duyduğu hammadde ne ise bunu üretmek ve cari açığı azaltmak için yapılması gerekenin ne olduğuna ve bu konuda sermaye sıkıntısının nasıl giderilip, piyasadaki giriş çıkıştaki problemlerin önüne geçilmesine yönelik portföy oluşturarak bir kararla önümüze sunsunlar. Mühim olan onların bunu yapılmasıdır. Biz de devlet olarak ikinci bir tüpraşı kurmaktan geri kalmayacağız ama öncelikle dediğim gibi bunu yapacak olan sizlersiniz...Genel olarak  sanayi ve ekonomi politikamızın temelinde yatan düşünce ve felsefe budur”

‘Kambiyo rejmleri’ asla akla getirilmemelidir

Yaşanan ekonomik dalgalanmaların toplumu korkutmaması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “ Şimdi geldiğimiz nokta itibariyle yüzde 7,4 lük bir büyüme var. Fakat buna rağmen kurda istikrar yok, enflasyon yüksek ve cari açık var. Kurda hareketlenme olduğu zaman da hemen moral bozuluyor. Gerçekten toplumun kalbine ve gönlüne kurda hareket olunca acaba ne oluyor batıyor muyuz endişeleri beliriyor. O nedenle biz devlet olarak siz işadamları olarak bu hassas konuda topluma açıklama yaparken ölçülü olmalıyız ve ölçülü olurken de realiteyi örtpas etmemeliyiz. Cumhurbaşkanımız bir müddet önce, ‘ülkemizden sermaye kaçıranlar var. Bunu biliyoruz. Bunlar ayaklarını denk alsın’ dedi. Biraz da tehdit vari konuştu ve ertesi gün kurda önemli bir hareketlenme oldu. Bu söylemin doğru olmadığının farkına varınca açıklama düzeltildi. Biz ekonomi yöneticileri ve karar aracılarının akıllarında tutması gereken , toplumla yaptıkları iletişimde son çare olarak demiyorum hiç bir şekilde aklına getirilmemesi gerek husus ‘kambiyo rejimleri’ dir. Toplumu bu denli harekete geçirip kurdaki hareketlenmeye neden olacak söylemlerden uzak durulmalıdır. Toplumda umudu diri tutmalıyız” dedi.

Yapısal sorunu çözeceğiz

Demokratik tek parti döneminden çıkıp , serbest seçimlerin yapıldığı dönemden bugünki iktidarın görev aldığı dönem karşılaştırıldığında yüzde 0,5 ortalama büyüme sağlandığını dile getiren Yılmaz, “Ortalamada büyüme sağlamışız fakat bunun karşılığında da 3 katı cari açık vermişiz. 1950 - 2017 arasındaki ortalama büyüme yüzde 5 Türkiye'de cari açık ortalaması 1950 - 2002 arasında yüzde 5 büyüme var. Yüzde 1,5 cari açık var . 2017 döneminde 5.8 büyüme ortalamasına karşılık cari açık 4.6 ya çıkmış. Bence burada çok önemli bir yapısal sorun var. İnşallah biz iktidara geldiğimiz de bu yapısal sorunun üzerine gideceğiz” şeklinde konuştu.