Son zamanlarda yönetici olarak bildiklerimizin ağızlarından anlaşmışlar gibi benzer cümleler çıkıyor:

‘Daha iyi bir dünya için’ diyerek laflarına başlıyor ve devam ediyorlar.
Şimdi de Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Genel Direktörü QU Dongyu, yaklaşan Birleşmiş Milletler Gıda Sistemleri Zirvesi 2021 öncesinde yayınladığı görüş yazısında,  ‘Daha iyi bir dünya için, liderlik etmeye hazırız!’ dedi.
Daha sonra baklayı ağzından çıkardı:
‘Tarım-gıda sistemlerimizi acilen ve bütüncül bir şekilde değiştirmek zorundayız.
Bu dönüşüm için, hükümetler, özel sektör, akademi ve sivil toplumla birlikte üreticiler, dağıtıcılar ve tüketicilerin sistemli yaklaşımı ve bizlerin kolektif eylemi – El Ele Girişimi (Hand in Hand) - gerekiyor.’
Aklıma yıllar öncesi geldi…
Sözde ‘Amerikan yardımı!’ diye gelen, çöpe bile atılmayacak değerdeki araçların, cihazların üzerinde ‘iki el’ görüntüsü oluyordu.
Manşetlerde, yani bir gömleğin bileğe gelen kısmında Amerikan Bayrağı, diğerinde ise Türk Bayrağı oluyordu…
Sözde dostluk böyle gösteriliyordu…
FAO şimdi ne yapıyor?
Söyleyeyim:
Suriyelileri Türkiye’de eğitiyor, meslek ve toprak sahibi olmalarını sağlıyor.
Bütün giderler onlardan…
Bizimkiler de ‘Ne güzel!’ diyerek alkışlıyor…
Madalyonun bir tarafından bakarsanız alkışlanmayacak gibi değil…
Köyden şehre inenlerin yerlerine yavaş yavaş Suriyeliler yerleşmiş oluyor…
Garibanlar mal mülk sahibi oluyor, yine iddiaya göre Türk ekonomisine de büyük katkı sağlıyorlar..
Geçenlerde bir yetkili ne dedi:
‘Suriyeliler olmasa, sanayi durur!’
Yani üretim düşer…
Halbuki şimdi herkes ve yetkililer de övünmüyor mu?
İhracatta rekor üstüne rekor kırıyoruz…
Ya iç piyasada durum nasıl?
Bunu de evini onaran ya da eskiyen eşyalarını değiştirmeye çalışanlara bir sorun bakalım?
Hükümet yetkilileri de açıklıyor:
‘Pahalılığın gerçek nedenini araştırıyoruz!’ mealinde…
Ben size marketler zincirinin önemli ismi BİM’in yöneticisi Galip Aykaç’tan ‘zamlarla’ ilgili bir açıklama vereyim…
Artışların sadece sebze ve meyve ile sınırlı olmadığını belirten Galip Aykaç, ‘Sadece sebze-meyveye bakmayalım. Bu artışlar sadece sebze meyve ile sınırlı değil. Soruyor Ankara'dan bazı yetkililer; 'Ya ne oldu da peynir fiyatları, süt fiyatları arttı?' diye. Ama bilmiyorlar ki çiğ süt fiyatını devlet artırdı zaten. Yani bunlarla da mücadele ediyoruz, onlara da izahatta bulunuyoruz anlatabildim mi?’
Ban anladım ama yöneticiler de anlamıyor, tüketiciler de ve üreticiler de…
Şimdi de dünyaya döneyim:
Son beş yılda artan aç insanların sayısı 811 milyona ulaştı.
Aynı zamanda, obezite ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıklar, yeterince çeşitlendirilmemiş sağlıklı beslenme ve tüketim alışkanlıklarıyla bağlantılı olarak sürekli büyüyen küresel problemler. Mevcut tarım- gıda uygulamalarının birçoğu da gezegenimiz üzerinde ağır bir yük oluşturuyor.
Tarım- gıda sistemlerimiz düzgün çalışıyor mu?
Onları dönüştürmek için ne yapmamız gerekiyor?
Her birey bu süreci nasıl etkiler?
‘Tarım- gıda sistemi’, ekildiği, yetiştirildiği, hasat edildiği, işlendiği, paketlendiği, taşındığı, dağıtıldığı, takas edildiği, satın alındığı, hazırlandığı, yenildiği ve elden çıkarıldığı andan itibaren toprağın işlenmesinden sofraya kadar gıda yolculuğunu kapsar.
Bir zincirdir bu…
Ama arada çürük halka çıkıyor…
Ve…
Gerisini siz düşünün?
Yarıdan fazlamız- yaklaşık 4,5 milyar insan- geçimimizi doğrudan tarım-gıda üretim zinciri, tedarik zinciri ve değer zinciri yoluyla sağlıyoruz. Ve hepimiz gıda tüketicileriyiz ve oyunun kurallarını değiştiren insanlarız.
Yenilik sadece teknoloji ile ilgili değildir.
Aynı zamanda yaklaşımlar ve politikalarla da ilgilidir.
Ve aynı zamanda zihniyetle ilgilidir.
Yaklaşan kuraklıklar veya mahsul zararlıları konusunda çalışma yapmalı ve tedbir almalıyız.
Yoksa aç kalacağız, aç…
Bunu bilmemiz ve adımımızı buna göre atmamız lazım…
Bazılarının tuzağına da düşmemeliyiz…