Toplum içimdeki en büyük zaaflarımızdan birinin unutmak olduğunu söylesem yanlış mı söylemiş olurum? Hele hele içinden çıkamadığımız bir şey olursa tek çıkar yolumuz unuttum diyerek yanıtlamak değil midir?
İyi ama; bu unutmak üzerine kurulmuş yaşam tarzımız/felsefemiz bizlerden neler alıp götürüyor hiç düşündünüz mü? Toplumumuzun neredeyse tamamının "balık hafızası" diye adlandırılan hafıza darlığı hastalığı ile bağlantılı sıkıntıları olup neredeyse felç geçirircesine sonuçlara katlandığı bilinmektedir.
Aklımda kaldığı kadarıyla Muallim Naci'nin bir sözü olmalı, 150 sene filan önce söylenmiştir belki de; anımsayalım: "Hafızayı beşer nisyan ile maluldür". Elbette bir çoğumuz eski dille söylenmiş bu sözün anlamını çıkaramamıştır sanırım. O halde güncel dille anlamını aktarayım sizlere: "İnsan oğlunun belleği unutmakla noksanlıdır".
Haydi gelin de bu sözü anımsamayın!
Mehmet Hakan Atilla nam kişi bizim koskoca Halkbank'ımızın bankacılık ile ilgili biriminde Genel Müdür Yardımcısı olarak görevlidir. ABD- İran ilişkilerinin en gergin sayılabilecek döneminde kalkar belki de sebepsiz -ya da bilinmez bir sebeple- ABD'ye gider, dönüşünde New York'ta havaalanında tutuklanır. Diplomatik girişimler yani bizim Dışişleri Bakanlığımızın atıp tutmaları fayda vermemiştir. 29 Mart 2017'de tutuklanıp ABD mahkemelerinde yargılanması biliyorsunuz çok büyük olaylara dönüşmüştü. Davası, biraz sonra başka bir bölümle sözünü edeceğim Rıza Zarrap davasıyla bağlantılanmış sonuçta 32 ay hapse mahkum edilmişti.
Olanları, kaç kişi anımsıyor dersiniz?
Az önce Rıza Zarrap diye bir kişiden söz etmiştim. Ben, ismini öyle yazdım ama bu zatın kullandığı ya da medyanın kullandığı isimlerini burada sıralamaya kalksam bilmem ki satırlar yetecek midir? Bakın benim aklımda kalan isimlerden bazılarını yazayım sizlere. Rıza Sarraf, Reza Sarrap, Rıza Zahrap, Reza Zarrap ve belki de dahası da var ama hiç önemli değil; biz onu bayrağımızın fon olarak kullanıldığı ve hazretin "Ben ticaretimi legal yollardan yaptım, Türkiye'nin dış ticaret gelirinin % 25'ini ben sağladım" dediğini belki anımsıyor olabiliriz. Haa, bir de unutmayalım değerli sanatçımız Ebru Gündeş Hamfendinin eşidir kendileri. Boğazdaki yalısındaki kaçak eklentileri "İmar Barışı" yasasından yararlanıldığı için şimdilik gündeme getirmiyorum.
Ama, bizim Rıza'mızın mahkemesinde konuşulanları doğru dürüst anımsayanımız var mı?
Bakın görüyorsunuz; yaşandığı günlerde medyanın tamamını son derece işgal eden nice olaylar dizisinin ne denli kolaylıkla gündemden düşebildiğini nasıl da kolaylıkla görebilmekteyiz.
Bence; bu önemli olayların ve kahramanlarının böylesine gündemden düşebilmesi, bizleri doğruluğu bulmaktan uzak tutmuyor mu?
Esenlikle kalınız...