Mesela tatile gitmenin yaratacağı karbon ayak izinin daha aile içinde eleştirileceği bir döneme girdiklerini söyleyen Kadıbeşegil, "Özellikle son 150 yıldır kötüyü iyi, yanlışı doğru, çirkini güzel bellemiş insanoğlu, tam tersi olan değerlere dönmek durumunda, başka çaresi yok" diye konuştu.

TÜGİAD Ege Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Melih Sebastien Durmuş, korona döneminde hayatın bir çok alanında önemli değişiklikler olduğunu, sağlıktan sonra ekonominin en büyük gündemi oluşturduğunu belirterek, "Biz de bu dönemde hem ekonomiye, hem sağlığa, alanında yetkin konukları online olarak ağırlayarak, projeksiyon tutmak istedik. Salim Kadıbeşegil ile de özellikle değişen şartlarda firmaların itibar yönetiminden, yeni normalin altında yatan anlamı konuştuk" dedi. Kültürler arası itibar farkıı olduğunu vurgulayan Durmuş, "Evrensel kültür ve değerlerle oluşturulmuş bir felsefeye dayalı itibarın ayrıntılarını Salim Kadıbeşegil'den dinledik" diyerek konuştu.

Şirketler için  itibarın, toplum tarafından beğenilen ve takdir edilen şirket olmayı ifade ettiğini söyleyen Salim Kadıbeşegil, "Beğeni güzel ama takdir o kadar kolay değil. Şirket en başta çalışanlar ve tedarikçiler arasında itibarını korumalı ve yükseltmeli. Aslolan çalışanların mutluluğudur, tedarikçiler için de bu geçerli. Bu dönemden başarılı olarak çıkmak isteyen şirketler çalışanları ve tedarikçileri ile bu iletişimi doğru kurmuş firmalar olacaktır, diğerleri büyük bedel ödeyecekler" dedi.

İtibarı yüksek şirketlere baktığınız zaman vizyon ve misyonlarının kültür ve değerlerle harmanlandığını söyleyen Kadıbeşegil, "Bu değerler hem yerel hem evrensel ölçekte geçerli değerlerle harmanlanabildiğinde bunun çıktısı itibar olarak geliyor. İtibarlı şirket olmak bir çok kapıyı açar, çalışanlar tarafından tercih edilmeden yurt dışı ortağın size gelmesine kadar geniş bir yelpazede size avantaj sağlar. İtibar proje olamaz, itibar bir felsefenin sonucundaki çıktıdır" dedi.

Koronadan büyük tehditler var

Dünyanın içinde bulunduğu korona salgınının, dünyanın diğer problemlerine baktığında devede kulak olduğunu ifade eden Kadıbeşegil, "Mesela dezenfektan içmekten bahseden bir liderin elinin altında nükleer silahları harekete geçirecek bir kırmızı düğme duruyor ve bu ülke tüm nükleer anlaşmalardan çekilmiş durumda. Küresel ısınma ve iklim değişikliği de var. Bugünün şartlarında tüketim toplumunu devam ettirmek isteyenler üretim için hammadde bulamayacaklar, hammaddeye erişimle ilgili tüm kanallar kapanacak, sular, topraklar, ormanlar ve bitki örtüsü habitat çok büyük bir tehlike altında. Okyanuslar plastikten nefes alamaz vaziyette ve obeziteden ölenlerin sayısı, açlıktan ölenlerin sayısını ikiye katlamış durumda. Bu sürdürülemez bir tüketim kültürü, bunun devam etmesinin mümkünatı yok" dedi.