Manisa'nın Soma ilçesinde, 13 Mayıs 2014'te, "bir avuç kömür uğruna ömürlerini veren" 301 şehit madencinin acısı, olayın her yıl dönümünde tazeleniyor. Türkiye'yi yasa boğan olaydan sonra madenciliğe dair pek çok koşul değişirken, eşlerini, çocuklarını ya da babalarını kaybedenlerin acısı, ilk günkü gibi duruyor.  Soma'da, Eynez mevkisinde Soma Kömür İşletmeleri AŞ tarafından işletilen ocakta, 13 Mayıs 2014'te çıkan yangında, galerilerin dumanla dolması sonucu yaşamını yitirenler arasında Uğur Çolak da vardı.  Uğur Çolak da babası İsmail Çolak gibi madenciydi. Üniversite eğitimini yarım bırakıp madende çalışmaya başlayan Çolak, kazada yaşamını yitirdiğinde 26 yaşındaydı ve biri 18, diğeri 5 aylık 2 oğlu vardı. Son olarak arkadaşlarına çocuklarının sünnet düğünü ile ilgili planlarını paylaşan Uğur Çolak, 13 Mayıs'ta geride gözü yaşlı aile bıraktı.

Acı ilk günkü gibi

Faciadan sonra kurulan Soma 301 Madenciler Derneğinin başkanlığını yürüten Uğur Çolak'ın babası İsmail Çolak, yaptığı açıklamada, 6 yıl geçmesine rağmen acıyı ilk günkü gibi yaşadıklarını, her 13 Mayıs'ta acılarının bir kez daha tazelendiğini söyledi.

Madenci ailelerinin mayıs ayını hüzünle karşıladığını aktaran Çolak, "Mayıs gelince boğazımız düğümleniyor. Ben olayın gerçekleştiği madenden emekli olmuş ve oğlunu aynı madende kaybetmiş bir babayım. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. Bunun tarifi çok zor. 6 yıldır, oğlumuz belki gelir diye bekliyoruz, hayallerle yaşıyoruz. Küçük torunum babasını sormaya başladı. Bu bize daha da ağır geliyor." dedi.

Çolak, torunlarına babalarını anlatamadığını belirterek, "Olay olduğunda yaşadığımız acıyla büyük torunumuz İsmail Ayaz'a babasının bir gün geleceğini söylemiştik ama o her şeyin bilincinde. Keşke o zaman doğruyu söyleseydik. Burada hata yaptığımı düşünüyorum. Biz çocuğu o zaman avuttuk ama şu anda torunum babasının adını bile anmıyor." diye konuştu.

301 dram

301 madencinin adının yaşatılması, geride kalanlarına sahip çıkılması için dernek kurduklarını anlatan Çolak, hayatını kaybeden her madencinin acılı bir hikaye bıraktığını belirterek, şunları söyledi:

İsa Çalış 19 yaşındaydı. Hayatını kaybeden en küçük madenciydi. Ali Şahin, askerden yeni gelmişti. Baba Hüseyin ile oğlu Ferhat Avkaş madende yan yana öldü. Süleyman Çata ve İsmail Çata ikiz kardeşler de öyle. Çiftçi ve Aldemir kardeşler, Özcan soyadlı amca çocukları... Hepsinin bir hikayesi var. Örneğin Mustafa Kaya, Aydın Söke'de bir maden kazası yaşıyor, bu kazada mesai arkadaşı kayınbiraderini kaybediyor. Oradan korkup Soma'ya geliyor ama burada yaşamını yitiriyor. Ali Kavas, henüz 4 günlük madenciydi öldüğünde. Kemal Çoban ölü bulunduğunda, ceplerinde oğlunun sünnet düğününün davetiyeleri vardı, oğlunun sünnetini göremedi. Alınması gereken çok basit tedbirler alınsaydı buradaki madencilerin çoğu yaşıyor olabilirdi.

Çolak, maden faciasıyla ilgili görülen davada hem yerel mahkemenin hem de istinaf mahkemesi olan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin kararlarının madenci yakını ailelerin acısını soğutmadığını sözlerine ekledi.