Hastalıktan korunma davranışlarının kişilik özelliklerine göre değişebileceğini belirten Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Berrin Özyurt, bazı kişilerin korkularını azaltmak için hastalığı inkar etme eğiliminde olduğuna dikkat çekti. Özyurt, “Sosyal kurallara uymaya daha eğilimli olanlar sosyal mesafeye daha fazla uymaktalar” dedi.

Kovid-19’dan korunma davranışları, önleyici davranışlar yani maske takma, dezenfektan kullanma; kaçınma davranışları da sıkı karantina, halka açık yerlerden kaçınma ve sosyal mesafe; hastalık yönetimi ise profesyonel yardım arama, tedavi bilgileri ve ilaç kullanma gibi eylemleri içeriyor. Olumlu duyguların kriz durumlarıyla baş etmede çok önemli bir rol oynadığını belirten Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Berrin Özyurt, “Minnettarlık ve umut yaşayan bireyler, krizle daha etkili bir şekilde başa çıkabilmek için önerilen tedbirlere uyabilecekleri yönünde bir güven duygusu kazanabilir. Ön saflarda yer alan sağlık personelinin hastaları kurtarmak için hayatlarını riske atmasıyla ilgili olumlu risk iletişimi, insanları minnettarlık ve umutla doldurur, bu da koruyucu davranışlara uymak için sosyal sorumluluk duygusunu artırır. Yani minnettarlık ve umut, kriz ve stres üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak açısından kişinin direncini artırır. Korunma davranışlarının benimsenip uygulanmasında en önemli etmenlerden biri sağlık ve devlet otoritelerinin pandemi ve korunma yolları ile ilgili detaylı olarak halkı bilgilendirmesi, olumlu risk iletişimi kullanması ve yanlış söylentileri çürütmesidir. Diğer önemli bir etmen ise kişilik özelliklerimiz. Yapılan çalışmalar kişilik özellikleri ile pandemide sosyal mesafe, maske ve hijyen kurallarına uyma arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor. Sosyal kurallara uymaya eğilimli ve de endişeli kişiler sosyal mesafeye daha fazla uyma eğilimindeler. Diğer insanlara uyma ve onlara yardım etme gayretinde olanlar da onlara daha yakın olabilmek için özellikle sosyal mesafeye daha az riayet etmekteler” bilgisini verdi.   

Psikolojik olarak rahatlıyorlar

Yüksek düzeyde korku ve kaygı yaşayan kişilerin, korkularını azaltmak için inkar etmeyi psikolojik bir savunma mekanizması olarak benimseme eğiliminde olabileceğine de dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Berrin Özyurt, “Hastalığın olmadığını, bunun bir komplo olduğunu düşünen kişiler, hastalığın varlığını inkar ederek psikolojik olarak kendisini güvende hisseder. Dolayısıyla da kurallara uymasına gerek kalmadığını düşünür. Kişisel hijyene dikkat edenlerin sosyal mesafeyi benimseme olasılıklarının daha yüksek olduğu görülüyor. Daha sıcak bölgelerde yaşayanların, diğer insanlarla iletişim kurarken, onlara daha yakın mesafede durdukları bilinmekte, bu da sıcak bölge insanlarının sosyal mesafeyi korumakta zorlanmalarına neden olmakta. Sıcak bölgelerde yaşamak bu nedenle sosyal mesafeye uyma açısından risk olarak karşımıza çıkar. Ayrıca yapılan araştırmalara göre kadınların sosyal mesafe ve kişisel hijyen kurallarına erkeklerden daha fazla uydukları görülüyor. Kadınların, el yıkama, yüz maskesi kullanımı, kalabalıktan kaçınma gibi koruyucu davranışlara uyum sağlama olasılığı erkeklerden yaklaşık yüzde 50 daha fazla olduğu saptandı. Yine kadınların hastalıklarından korunmak için kalabalıktayken başkalarıyla fiziksel temastan kaçınma olasılığı daha yüksek. 18-25 yaş arası insanlar ise 46 ila 61 yaşındaki insanlara göre önemli ölçüde daha az koruyucu davranış gösteriyor. Öte yandan risk algısı arttığında, el yıkama, kişisel hijyen, ev dezenfeksiyonu, maske takma ve kaçınma davranışları artıyor. Durumu daha riskli algılayanlar kurallara daha fazla uyuyor” dedi.