Yıllardan 1996. 3 Kasım akşamı Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen trafik kazası sonucu, devlet-polis-mafya ilişkilerinin ortaya çıkması ile patlak veren olay Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallarındandır. Kazada bir siyasetçi, kırmızı bültenle aranan bir organize suç örgütü lideri, bir de emniyet müdürü vardı. Arabadaki siyasetçi dışında herkes hayatını kaybetti. Bu skandal üzerine “Susurluk raporu” adı ile meclis araştırması raporları ortaya kondu. Dönemin içişleri bakanı Mehmet Ağar istifa etti. “Aydınlık için bir dakika karanlık” eylemleri ile halk olayları protesto etti. Daha sonra dönemin hükümeti de düştü.

*

Şimdilerde de patlayan yeni bir skandal neredeyse tüm ülke gündemini hatta uluslararası gündemi meşgul ediyor. Yurt dışına giden bir başka organize suç örgütü lideri Sedat Peker, YouTube üzerinden  yayınladığı videolarla ileri sürdüğü iddialarla ortalığı kasıp kavuruyor. İddiaları yenir yutulur gibi değil. İddialarına ters düşenleri de kayıt ettiği videolarla yere seriyor. İddiasına göre kendisine ve ailesine yapılan haksızlıklara isyan ediyor. En başta mafyanın omerta (suskunluk) yasasını delerken, yine kadınlara ve çocuklara dokunulmaz kuralını bozanları hedef aldığını iddia ediyordu. Ama olayın boyutu giderek mafya-siyaset-ticaret üçgenine döndü.

*

Artık gazeteciliğin haberciliğin boyutları değişti. Her ne kadar ana akım medyanın birçok kanalı olanları görmezden gelse de, herkesin kolayca ulaşabildiği sosyal medya gazeteciliği en ince detaya kadar konuyu deştikçe deşiyor. Kamuoyu araştırma şirketlerine göre Sedat Peker’in Pazar sabahları yayınladığı videolar milyonlarca kişi tarafından izleniyor. Metropol şirketinin yaptığı araştırmaya göre şu ana kadar toplumun %70'e yakını bu videoları izlemiş, izleyenlerin de %74'ü de iddia edilenlerin doğruluğuna inanıyor. İzlenme oranı giderek artıyor. Hatta sosyal medyada espri olarak haftanın günleri “Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Peker, Pekertesi” olarak değişti yazan bile var.

*

Bir atasözümüz “çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz” diyor. İddialarda ifade edilen rakamlar hiçbirimizin hayal edemeyeceği rakamlar. Millet pandemi döneminde yokluk kıtlık çekerken milyarlarla oynayanları dizi film gibi izliyor, kim kimin malına parasına nasıl çökmüş, uyuşturucu trafiği, silah ticareti, faili meçhul cinayetler ve bunların mafya-siyaset-ticaret üçgenindeki ilişkileri anlatılıyor. Ancak bu kirli iddiaları ihbar kabul ederek soruşturma açıldığına dair bir emare de yok. Bazı medya grupları ölü taklidi yaparken, yargıda da derin bir sessizlik izleniyor. Pek az kanalda olay irdelenirken, hiç yokmuş gibi davrananlar nedeniyle analizleri, detayları Cevheri Güven gibi yurtdışında kaçak yaşayan gazetecilerden öğrenmek zorunda kalıyoruz. Bazı iddialar o kadar vahim ki, uluslararası ceza mahkemesinin de ilgi alanına giriyor.

*

İddialara inanırsınız, inanmazsınız, kişisel tercihiniz. Ancak başka bir ülkede bu iddiaların %1'i olsa yer yerinden oynar. Bu anlatılanların yargı yolu ile doğru veya yanlışlığını ispatlanması gerekir. Eğer sorumluları varsa, yargı yoluyla cezalandırılmaları gerekir. Gerekir de, gereğini yapmayanlara diyecek bir söz bulamıyorum…