Herkes bir an önce eski yaşantısına dönme telaşında. Hatta salgın artık kanıksanmış,  bana bir şey olmadı, nasılsa olmaz, havasına girilmeye başlandı. Cumhurbaşkanlığı da bir normalleşme takvimi açıkladı, en elzem ihtiyacımız (!) olan AVM’ler de açıldı. İlk gün AVM’ler bir milyon kişi gitti. Sonuçlarını az süre kalan bayramdan sonra görmeye başlayacağız. Bu acele etmenin sonuçları ne olur? Topladığım bilgilerle size aktarmak istedim.

*

Geçen hafta sağlık bakanımız Sn. Fahrettin Koca, filyasyon çalışmaları sonucu belirlenen  bizdeki R0 (R sıfır) değerini açıkladı, R0 bizde 1,56. Önce bu değer ne demek onu aktarayım. R0 sayısı virüsün kendini yeniden üretme sayısı. Örneğin ben virüs kapmışsam, ve ben bu virüsü iki kişiye bulaştırırsam R0=2 demektir, üç kişiye bulaştırırsam bu kez R0=3 demektir. Bu sayı insanlar birbirine yaklaştıkça yükselir, birbirinden uzaklaştıkça düşer. Bu sayı 1 in altına düşmedikçe salgın kontrol altında değil demek. Almanya R0 değeri 1 in altına düşünce normalleşme tedbirlerine gitmeye başladı. Başbakan Merkel eğer bu sayı 1 in üzerine çıkarsa yoğun bakımlarının bir iki ay içinde yeniden dolabileceğini söyledi. Dün bizde açıklanan istatistiklere bakarsak ölüm oranı geçen ayın yarısı olsa da hala yeni hasta sayısı yüksek, yoğun bakımlarda hala entübe olan sayısı fazla görünüyor. Bizdeki verilerle gevşemek için çok erken görünüyor. Kapalı ortamlarda havalandırmanın daha çok iç havanın dolandırıldığı mekanlarda bulaşma riski çok yüksek. Bir çok uluslararası bulaşıcı hastalıklar dergilerinde bununla ilgili makaleler yayınlanıyor. Ortamda hastalık belirtisi göstermeyen  1-2 kişi taşıyıcı olsa bile sırf havalandırma nedeniyle bir çok kişiye virüs bulaştırdığı gösterilmiş.

*

Geçen hafta 12 Mayısta A.B.D. senatosunda onların sağlık sisteminin önde gelenleri senatörlere bilgi verdi, soruları yanıtladı ve tüm dünya medyasında bu toplantı canlı yayınlandı. Toplantıda hastalığın dünyada henüz kontrol altına alınmadığı, bulaşıcılığının çok yüksek olduğu bu nedenle, hastalananlarda % olarak ölüm oranı düşük görünse de çok insanın öldüğü, yatışıyor gibi görünse de Kore, Çin, Singapur, Japonya gibi ülkelerde parlamaların ortaya çıkıp endişeyi arttırdığı, çok mutasyon geçiren bu virüsün aşısının yakında mümkün olamayacağı anlatıldı. 1918 İspanyol nezlesi salgınında en çok ölümün  ikinci dalgada olduğu, bu virüs içinde sonbaharda ikinci dalga ihtimalinden söz edildi.

*

Bütün bilgiler bu salgının biraz uzun süreceğini gösteriyor. Arada olayı hafife alıp sürü bağışıklığı önerenler, hatta bilim adamı olsa da, sürü bağışıklığından yana tavır alanlar var. İngiltere’de baştan sürü bağışıklığından yana tavır alırken  başbakanın bile yoğun bakımlık olduğu görülüp, yöntemden vaz geçilmek zorunda kalındı.  Hem Cumhurbaşkanı hem sağlık bakanı söylüyor, en etkin yöntem “hastalığa yakalanmamaktır”. İyi de R0 değeri birin altına düşmeden, sırf ekonomik ve gerekçelerle AVM’leri açmak, futbol maçlarını yeniden başlatmak, toplu ibadetlere izin vermek ne sonuç verir? Sonuçları göreceğiz. Siz siz olun yine de klimalı kapalı ortamlarda bulunmaktan, tatil yapma heveslerinizden, kalabalık alanlarda bulunmaktan uzak durun.

*

Her geçen gün, bilimsel adıyla SARSCov-2 adıyla tanımlanan bu korona türü virüs hakkında bilgiler artıyor. Bu tek başına bir akciğer hastalığı değil. Akciğer dışında, kalp, barsak, merkezi sinir sistemi, pankreas, böbrek, deri, alt ekstremitede özellikle ayak baş parmağı, karaciğer ve benzeri bölgelerde sekel bırakabilecek hastalıklar oluşturuyor. Bütün vücudu tutan bir kan pıhtılaşması ve pıhtı atma hastalığı. Şok ve ölüm her an görülebiliyor. Tedavide aşamalar kaydedilmiş olsa da henüz kesin bir ilacı yok, henüz aşısı yok (uzak ihtimal). Bu durumda uzun süreli korunma, hastalığa yakalanmama tedbirlerine uymak zorundayız. Maske, temizlik, kalabalıktan kaçınma (sosyal mesafe) bu dönemde olmazsa olmaz olarak görünüyor. “Yeni normal” olarak tanımlanan yaşam tarzına uzun bir süre uymak zorundayız. Henüz gevşemek için çok ama çok erken. Gevşemekle salgın yönetilmez. Salgın hastalıklar bilimi açısından uyanık olmak ana koşuldur. Yukarıda değindiğim İspanyol nezlesi olayındaki sıkıntı, öyle anlaşılıyor ki bizi de  Covid-19 bağlamında beklemektedir.