Bilirsiniz, şarkısı da vardır. Hem de bayağı güzeldir: "Gitmek mi zor, kalmak mı zor" diyerek başlayıp galiba "O sabahı gel bana sor" diye sürüp gider o güzel aşk şarkısı. Haydi gelin de hemşerimiz rahmetli Yusuf Nalkesen'i anmayın. Ama bakınız; benim amacım şarkıdan söz etmek değil aslında. Beni o şarkının "Gitmek mi zor" bölümü ilgilendiriyor.

Aklıma nereden takıldı diye soracak olursanız, elbette onu da anlatacağım. Bu "Gitmenin zor olduğu" kavramına bilmezsiniz ne zamandır kafam takılmıştı zaten. Durup durup düşünürdüm. Bazen siyaset alanından bazen iş hayatından örnekleri yaşayıp, bunlar neden böyle oluyor diyerek kendimce sorular yöneltirdim.

İzmirliler olarak galiba en son "İzmir Ticaret Odası" seçim yarışında izledik o gitmenin zor olduğunu. Aslında olayı son Ticaret Odası seçimine bağlamak bile yanlış olur. Kaç dönemdir sürüp gitmektedir yarış sanılan bu anlamsız hırs gösterisi. Aralarda yasalardaki hükümleri topluca yorumlayarak dönem uzatmalarının yaşandığını nasıl unutabiliriz?
Ama günahını almayalım bu bulunduğu konumu kaybetmemek tutkusu, yalnızca bizim İzmir'e özgü bir olay sayılamaz. TOBB başkanının kaç dönemdir konumunu koruduğunu bileniniz var mı?

Aklıma gelmişken yazayım. Rahmetli Erbakan'ın da bir Odalar Birliği başkanlığı öyküsü vardır. Odalar Birliği Genel Sekreterliği görevini sürdürürken denir ki oradaki haksızlıkları görmüş ve seçimlere katılarak başkanlığı kazanmıştır. Ancak bu sonuçlardan hoşnut olmayan kesimler Erbakan'ı ve onun temsil ettiği grupların çalışmasını engellemektedirler. 1969 yılında neler mi olur orada? Erbakan ve ekibi polis zoruyla odanın binasından dışarı çıkarılırlar. O zamanlar hep düşünmüşümdür; demek ki oraları ne kadar tatlı ne kadar kıymetli yerlermiş baksanıza giren çıkmak bilmiyor. Aklımda kalan bir başka nokta da Erbakan'ın bu olaylardan sonra Milli Nizam Partisi adıyla bir parti kurup siyasete atılmasıdır.
İzmir'de bir başka önemli isim de uzun süre Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği başkanlığı yapmasıyla ünlü olan Cemal Tercan'dır. Sayın Tercan galiba 1957 yılında o zamanlar dernek statüsünde olan esnaf kuruluşlarının başkanı olmuş, arada yaptığı milletvekilliğini saymasak bile tam 44 yıl Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği başkanlığını sürdürmüş bu yönüyle sanırım tarihe geçmiştir.

TOBB Başkanlığını sürdüren Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu da uzun süre görev yapıp koltuğunu korumasıyla tanınmış bir yöneticimizdir. Ben merak ediyorum, bu başkanlar siyasete katkıda bulunmak dışında üyelerine ne gibi yararlar sağlamaktadırlar?

Hele ki Sayın Bendevi Palandöken'e ne diyebiliriz? Hazret, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı olup zaman zaman kendi penceresinden aklınca esnaf kesiminin sıkıntılarına destek olduğunu sandığı bazı beyanlarda bulunmaktadır. Ancak bu değerli başkanımızın, oğlunun iktidar partisi milletvekili adayı olarak Malatya'da üst seviyede toplantılara katıldığı bilinmektedir. Sayın Palandöken'in 1965 yılından bu yana Ankara ve Türkiye genelinde esnaf odaları ile ilgili her kurulda yer aldığını ayrıca Esnaf Kefalet Kooperatifi Başkanlıklarını da yaptığını hatırımızdan çıkarmamamız gerekir sanırım.
 
Elbette bu yazdıklarımız bizim aklımızda kalanlar. Öte yandan zaman zaman  gazetelerimizde  seneler senesi esnaf odası başkanlıklarını sürdürenler olduğu haber olarak yer almaktadır.

Bu arada bildiğim kadarıyla 130'u aşkın esnaf odası bulunduğunu ve bu odalarda başkan dışında en az beş yönetim kurulu üyesi olduğunu hatırlamanın yararı olur sanırım. Bu odaların; aidat toplamak ve belge onaylamak dışında ne gibi işler yaptığını iyi düşünmek gerekir. Yasalardaki tanıma göre esnaf kesiminin ekonomik olarak tacir (tüccar) kesiminden daha zayıf olduğu düşünülmektedir. Gelin görün, esnaf odalarının hizmet karşılığı aldığı ücretler ticaret odalarınınkinden fazladır.
İlginç olan ve bizi bu yazıyı yazmaya yönlendiren nedir bilir misiniz? Esnafın sırtında yük olmak dışında bir katkısı bulunmayan bu 130'u aşkın esnaf odasının başkanları seneler boyu değişmemek/değiştirilmemek üzerine sözleşmişçesine çalışmaktadırlar. O halde, herkes memnun ve mutlu olduğuna bize ne söylemek düşer?
Esenlikle kalınız...