Göztepe sezona çok iyi bir giriş yaptı, sonra her şey değişti. Bunlara şimdi girmeyeceğim. Sezon arası yazımda bundan biraz daha ayrıntılı bahsedeceğim. Önceden bahsetmiştim ama şu Bornova Doğanlar Stadı'na da tekrar değineceğim. Şimdi Pazar akşamına gideyim.

Küme düşmeye aday 3 takım. Bunlardan sadece 1 tanesi kurtulacak. Elbette ki en avantajlısı Göztepe idi. Puan olarak hepsinin üzerindeydi ve yenmesi yetiyordu. Dahası kendi sahasında oynuyordu ve diğerlerine göre ligde daha aşağıda olan bir takım ile karşılaşıyordu.

Tribünler tıklım tıklımdı. Bir tek konuk takım tribününde az bir boşluk vardı. Basın tribünü pek dolmazdı. Bu sefer öyle dolmuştu ki, oturacak yer zor buldum.

Maç başladı, Göztepe de bir an evvel gol atmak için yüklenmeye başladı. Ankaragücü topa sahip olamadı, karşı kaleye gitmekte zorlandı. Tek kale bir mücadele vardı sahada. İlk gol haberi Bursaspor'dan geldi. Deplasmanda Yeni Malatyaspor karşısında öne geçmişti. Göztepe düşme hattına girdi. Ardından BB Erzurumspor Kayserispor deplasmanında golü buldu. Ama kısa zaman sonra Göztepe de öne geçince taraftar oh çekti.

Bu oh çekiş pek uzun sürmedi. Geriye düşen Ankaragücü yüklendi, sarı kırmızılılar defansa çekildi. Konuk takım ilk pozisyonunu 18. dakikada yakaladı. Bu Titi'nin defansta yaptığı hatalı pas neticesinde gelmişti, kornerle sonuçlandı.

Müsabakanın en heyecanlı dakikalarından biri 22 idi. Yapılan ortaya İlhan kafa vuracakken, Gassama ayağını çok kaldırdı. Temas olup olmadığını tribünden sezmek kolay değil ama her iki oyuncu da yerde kaldı. Gassama'ya ne olduğunu anlamadım. Bir suçu olduğu için sakatlanma numarası yapmış hissi verdi bana. Hakem Cüneyt Çakır, bir süre duran oyunu aut ile devam ettirdi.

7. dakikada gole yaklaşan Halil, 27. dakikada da gol fırsatını değerlendiremedi. İlkinde Alpaslan'ın uzun pasında topa defans oyuncuları dokunamayınca Halil önünde buldu. Top yere çarpınca biraz hız kazandı. Bu da vuruşunu etkiledi, kaleci yatıp aldı. Sonraki pozisyonda ise kullanılan taç atışında kafalardan seken topa hareketlendi. Kale ile karşı karşıya iken, kafasını çekinerek vurdu, auta attı. Neden çekindiğini anlamadım çünkü bomboş kalmıştı.

43. dakikada bir hızlı hücum sarı kırmızılılardan... Serdar topu aldı sağa doğru hızla depar attı, Halil de sola doğru açıldı, aynı hizada rakip kaleye doğru ilerlediler. İkisi de çok hızlı oyuncu. Sarı lacivertli defans yetişmek için çok çaba harcadı. Serdar solundaki Halil'e yerden pas atmak istedi ama defans araya girdi. Biraz daha açıktan pası atması gerekirdi. Ama çaprazda kalırdı. En uygunu, biraz havadan atılan pas olurdu. Topun hafif dibine vursa, defans oyuncusunun müdahale etme olasılığı kalmazdı.

İlk yarı bittiğinde Bursaspor ve Erzurumspor 2 farkla öndeydi. Galibiyetleri hemen hemen garanti sayılırdı. Göztepe için ise 1 fark risk idi ve rahatlaması için farkı 2'ye çıkarması gerekiyordu. Bu nedenle de 2. yarıya baskın başladı.

İki Ankaragücülü oyuncu birbirine girince, top ev sahibi takımda kaldı. Kötü atılan pas golden etti 47. dakikada.

54. dakikada havadan yere inen topa ceza alanı içerisinde Deniz tüm gücüyle vurdu, farklı bir şekilde auta attı. Usta bir golcü bu topa sert vurmak yerine isabetli vurmayı tercih eder. Sert vuruşla kaleyi tutturma olasılığı çok az olur çünkü. Kalenin en boş yerini seçmeli, oraya doğru yavaş bir vuruş yapmalıydı.

Bu ataklar gol getirmeyince, Ankaragücü cesaretlendi, top dolaştırmaya başladı. Göztepe kendi yarı alanına, hatta kendi ceza alanı önüne kadar çekildi. Çok ama çok heyecanlı dakikalar başladı. Beraberlik golü gelebilirdi.

70'de Titi'nin Orgill'e ceza alanı aut çizgisi yakınından düşüncesizce basışında Beto sahneye çıktı, gole engel oldu. Arkası dönük birine ayaklarını açarak yaklaşmaya çalışması, bacak arası yemesine neden oldu, çok rahat geçildi. Ayak o kadar açık bir şekilde rakibin üzerine gidilmez.

74, korner, kafa, gol. Maça denge geldi, herkes yerle bir oldu. Bu sonuç Göztepe'yi küme düşürüyordu. Hoparlörden hemen anons geçildi ve takımlarını son düdüğe kadar desteklenmeleri istendi. Artık bastıran ev sahibi takım, skoru korumaya çalışan konuk takım idi. 76'da arka arkaya 2 pozisyonda gole yaklaşıldı, önce Serdar, sonra Castro faydalanamadı.

80'de Deniz defans arkasına sarkarken düşürüldü. Ceza alanı önünden faul atışı kazanıldı. Vuruş auta gitti ama hakeme elle müdahale olduğuna dair itirazlar edildi. VAR'a gidildi. Uzun sürdü. Deniz başta olmak üzere diğer oyuncular taraftardan tezahürat istedi, tribünleri hareketlendirmek için uğraştı. Cüneyt Çakır pozisyonu izlemeye gitti. Penaltı için daha da ümitlenildi. Ve istenen o kurtuluş penaltısı verildi. Topun başına Deniz geçti. Geçen hafta Bursa maçında penaltı kaçırmıştı. Hep benzer şekilde atıyordu. Ama bu sefer çok farklı attı, yerden değil havadan, sol tarafına da değil, sağ tarafına vurdu, kaleciyi ters köşeye yatırmış oldu. Kaleci Korcan, her zamanki yere vuracağını düşünüp, o tarafa atlamıştı.

Doğanlar Stadı'nda neredeyse herkes çıldırdı. Stat sunucusu durmadan bağırdı, taraftar havalara zıpladı. Anlatılmaz, görmek lazım.

Bir ara ortam gerildi. Ne olduğunu anlayamadım. Bulunduğum yerin çok kötü yapılması sebebiyle sahanın tümünü göremiyordum. Mücadelenin bazı yerlerini internetten izlemek zorunda kaldım. Meğerse iki teknik adam arasında tartışma çıkmış ve tribüne gönderilmiş. Bu statta maça tam olarak hâkim olmak için aynı anda televizyondan da maçı izlemek gerekiyor.

7 dakika uzatma verildi. Maç bittikten sonra şampiyonluk sevinci vardı. Seneye de Süper Lig'deydi Göztepe. Bursaspor ile Erzurumspor küme düşen takımlar olmuştu. Uzun süre sevinç gösterileri oldu. İsyan marşı söylendi takım ve taraftarlarca.