Göztepe defansından hiçbir zaman çekmememiştir, Kasımpaşa deplasmanında çektiği kadar. Defans hataları, defans oyuncularının sakatlıkları vs. Bayram Bektaş'ın oyuna müdahale hamlesini elinden aldı. Bu sorunlar skora olumsuz yansıdı ve rakibine 3-1 ile boyun eğmek zorunda kaldı.

Defans hatalarıyla başlayayım. Maçın başlarıydı ve Kasımpaşa ataktaydı. Sağ bek oynayan Gassama, ceza alanı önünde top bekleyen rakip oyuncuyu gördüğü halde, yanına gitme gereği duymadı. Neyse ki o oyuncuya top gelmedi de, ilk dakikalarda kalesinde gol görmedi. Ancak bu hatayı 2. defa tekrarlarsan, aynı şansa sahip olamayabilirsin. Gassama 21. dakikada Eduok'u kaçırdı, koşsa da yetişemedi, golü yiyiverdi.
İkinci yarının hemen başında Kasımpaşalı oyuncuların kalabalıktan kolay çıkartılması ve penaltı noktasında Edouk'un bomboş bırakılması farkı 2'ye çıkardı. Reis, kendine göre sağ taraftan gelen Trezeguet'i kenara göndermeyi başaramadı ve içeriye, kale önüne soktu, 3. gol geldi.
Yenen goller dışında da çok pozisyon verildi. Kasımpaşalı oyuncular ya iyi vuramadılar ya da Beto sahneye çıktı, farkın daha da büyük olmasını engelledi.
***
Halil gibi bir silahın sakat olduğu maçta, 17. dakikada Traore, 35. dakikada ise Gassama sakatlandı, Bayram Bektaş'ın eli kolu bağlanıverdi. Oyuna sadece oyuncuların saha içindeki görev yerlerini değiştirerek müdahale edebildi. Bu da defans anlamında hiç işe yaramasa da hücum anlamında farkını gördük. İlk yarı hücumda hiçbir varlık gösteremeyen sarı kırmızılılar, 2. yarı gollük pozisyonlar yakalamayı başardı ama değerlendiremedi.
Yasin'in golü de şapka çıkarılacak türdendi. Kaleye yaklaşık 25-30 metreden adeta bir füze gönderdi. Kalecinin yakınından filelere gitse de, sadece bakmakla yetindi.
Maçın ilginç anı, Alpaslan'ın ilerideki arkadaşlarına bakarken, kaleci Beto'yu hiç görmeden geri pası atmasıydı. Top Beto'yu da geçti, kaleye doğru giderken koştu, kayarak ayağıyla topu tuttu. Kısa bir de sakatlık geçirdi bu yüzden.

Altay da dur diyemedi

Altay, ligde tüm maçlarını kazanmış Gençlerbirliği'ni konuk etti ancak rakibine tek golle boyun eğmek zorunda kaldı.
Karşılaşmada Gençlerbirliği'nin üstünlüğü vardı. Daha iyi oynayan ve daha çok pozisyona giren taraftı. Üst üste yakaladığı fırsatlarla gol ararken, Altay ilk tehlikeli pozisyonunu ancak 30. dakikada bulabildi. Kullanılan serbest vuruşta Ivanov'un kafası üstten auta gitti.
38. dakikada, yılların tecrübesi Selçuk Şahin, Ahmet İlhan'ın yaptığı ortada, Altay defansının markaj hatasını iyi değerlendirdi, 3 puanı getirecek olan golü atmayı başardı.
İkinci yarı Altay zaman zaman baskı kursa da, gol yollarında etkisiz kaldı. Rakibinin oldukça tecrübeli oyunculardan kurulu olması karşısında da ligde üst üste 2. yenilgisini aldı.
***
Altay'da göze batan sadece 1 oyuncu vardı, o da kaleci Emre. Bir topa hatalı çıkıp, kalesinde tehlike yaşatsa da, başarılı kurtarışlarıyla, takımının fark yemesini önledi.
Geçmiş yıllarda Gençlerbirliği gibi 1. Lig'e çok iyi başlamış, kesin şampiyon olarak görülmüş ama sonra birden bire frene basıp, Süper Lig'e çıkma başarısını gösterememiş takımlar oldu. Ne zaman ne olacağı belli olmayan bir lig. Acaba 8'de 8 yapan Gençlerbirliği için tarih tekerrür eder mi?

Altınordu galibiyete hasret kaldı

3 haftadır galibiyet yüzü görememiş Altınordu'nun, evinde ağırladığı puandaşı İstanbulspor karşısında da hasretine son veremedi.
Geçen hafta Hatayspor karşısında ne ise, bu hafta da aynısıydı Altınordu. Yine pasla çıkmaya çalıştı. Çıkarken bazen kaleci Erce araya tehlikeli paslar attı, taraftarını biraz endişelendirdi, rakip ayak koyup kaparsa diye. Yine gol yollarında etkisiz kaldı. Pozisyona girdi ya kaleciyi geçemedi ya da direğe nişan alındı.
Kendi evinde oynamasına rağmen rakibine üstünlük kuramadı. Kalesinde bazı tehlikeler yaşadı. Erce her zamanki gibi başarılı kurtarışlarıyla, rakibine gol izni vermedi. Hasan'ın yine bazı kritik müdahaleleri oldu.
Oğulcan yine bazı pozisyonlarda rakibine orantısız girdi. Ligdeki 8. maçında 5. sarı kartı da gördü.
Son dakikalarda gol kaçırdı ardından kalesinde tehlike yaşadı. Yenebilirdi de, yenilebilirdi de; karşılaşmadan 1-1'lik beraberlik çıktı.

Denizli boyun eğdi

Alacakları ödenmeyen ve bu yüzden yönetimi boykot etme amaçlı antrenmana çıkmayan Denizlisporlu futbolcular, İstanbul'da Ümraniyespor'a konuk oldu.
Karşılaşmaya Denizlispor kalesine doğru kuvvetli esen rüzgârla başladı. İleriye gitmekte zorlandı. Sürekli pas hatası yaparak topu rakiplerine verdi.  
7. dakikada Aissati, kendisine gelen topu anlayamadığım ilginç bir hareketle uzaklaştırmak istedi, bu rakibine adeta asist oldu. Madinda'nın sert şutu Ümraniye'yi öne geçirdi.
Denizlispor ilk tehlikeli sayılabilecek atağını, skor 2-0 iken 23. dakikada gerçekleştirdi. Bundan sonra futbol oynadıklarını hatırlamış olsalar gerek, kendilerine geldiler. İlk gol pozisyonlarını 37. dakikada buldular.
İkinci yarı rüzgârı arkalarına aldılar ve oyunun seyri tamamen tersine döndü. Bastıran taraf yeşil siyahlılardı ama forvet çiftlenmiş olsa da gol atmayı başaramadılar, başaramadıkları gibi bir gol daha yediler ve 3-0'lık sonuç ile, 3 haftalık galibiyet serisi sona ermiş oldu.

Pınar Karşıyaka bu olamaz

Basketbol da yeni sezon start aldı ve Pınar Karşıyaka ilk maçında evinde Tofaş'ı ağırladı. Bilet fiyatlarının futbola oranla tam 2 katı olmasına rağmen, taraftar takımını yalnız bırakmamıştı. En az futbol maçındaki kadar taraftar maça gelmişti.
Karşılaşma Karşıyaka açısından tam bir kâbustu. Oyuncular savunmada da hücumda da yoklardı. Pota altına kadar giriyorlar, üçlük atış deniyorlar ama topu çemberin içine bir türlü sokamıyorlardı. İlk yarı sadece 19 sayı atabildi. Devre arası ısınırlarken neredeyse her attıkları girdi. Oyuncularda bir yetenek var ama bunu maça hiç mi hiç yansıtamadılar. Maç 55-82 sona erdi, taraftardan da oldukça fazla tepki aldı.
Gerçi taraftar da görevini tamamen yerine getirmedi, 'Nerede o futbol taraftarı' dedirtti. Tezahürat yok denecek kadar azdı. Yapanlar ise bölünmüşlerdi. Gelenlerin genellikle aileler olması bunun en büyük sebebiydi.
***
Karşılaşmada kötü bir olay da yaşandı. Karşıyaka bençinin (bench) hemen arkasında özel bir tribün var. Burada herkes oturamıyor. Bu sebepten demir bir kapısı var. Hemen yanında da güvenlik görevlisi oturuyor. Nasıl olduysa hiçbir temas olmaksızın kapı kendi kendine düştü. Güvenlik görevlisinin refleksleri de çok iyi imiş ki daha havada iken demir kapıyı yakaladı. Fakat hemen 1 sıra aşağısında oturan genç kızın kafasına çarpmasını engelleyemedi. Genç kız biraz acı çekti ama büyük bir problem yok gibiydi. Bir bayan yanına gelip, kollarından tutup, dışarı çıkardı.
Düşen kapıyı ise önce güvenlik görevlisi takmayı denedi fakat takılacak gibi değildi. Başka bir görevli ise kapıyı alıp, koşar adım dışarıya taşıdı.
Karşıyaka'da maalesef spor salonları olsun, halı sahalar olsun dökülüyor. Daha çok şey gelecek başımıza bu gidişle.