Ligde frene basan Göztepe, sahasında ligin dibindeki Akhisarspor ve BB Erzurumspor’a yenilerek, küme düşme sinyalleri vermişti. Ama takım kenetlendi, içlerinde bulundukları duruma isyan etti. İsyan, lig lideri Medipol Başakşehir’e denk geldi. İşleri çok zordu.

***

Maça Göztepe güzel bir giriş yaptı. Pres yaptı, koştu, çabaladı. Ama bir sorun vardı, o da adam adama oynamaması. Haftalardır bunu yapamıyorlardı zaten. Rakibinin oyunu pasla başlamasına engel olamadı. Bu arzu, daha 7. dakikada golü getirdi. Uzun süredir suskun kalan Jerome, gole imza atan isim olmuştu.

Golün ardından Göztepe yavaş yavaş geri çekildi. Başakşehir daha iyi pas yapmaya başladı. Sarı kırmızılılar bu iyi paslaşmalar sonrası daha da geri çekildi. Artık defans kendi ceza alanı önü ve içerisinde başlıyordu. Bunda en büyük etken, yukarıda bahsettiğim gibi adam adama oynamayı tercih etmemeleri idi. Alan savunması yapılıyordu.

Bu kadar geri çekilen bir takım mutlaka gol yer. Bu genel bir düşünce. Mücadele tek kaleye döndü. Ev sahibi takım bastırdıkça bastırdı, konuk takım hızlı hücumlarla çıkmaya çalıştı. Topu ayaklarında tutamadılar, oyunu soğutmadılar. Önde olan takımlar, genellikle çok yavaş hareket ederek, yere yatıp kalkmayarak oyunu çirkinleştirir fakat Göztepe bu yola hiç başvurmadı.

***

Başakşehir sağdan gitti olmadı, soldan gitti olmadı, uzaktan şut denedi olmadı. O kadar kalabalık defans arasında bir türlü pas yapamadı, pozisyon bulamadı. Kale önüne kadar geldiler, pas hatası yapıp topu kaptırdılar. İlginçtir, hep yerden aşmaya çalıştılar, kanatlara gidip orta yapmayı pek tercih etmediler. Kastım böylesine tek kale oynanan bir maç içindi, yoksa orta vardı birçok maça göre daha fazla… 2 gol atmayı başardılar ama santimlerle ofsaytta kalmışlardı. VAR’ın kararını beklemek karşılaşmanın en heyecanlı anları idi.

Göztepe, kaptığı toplarla rakibini eksik yakaladı. Her seferinde hızlı çıktı ama maalesef çok çok basit pas hataları yüzünden farkı açma şansını kullanamadı. Büyük ihtimalle taraftarları saçlarını başlarını yoldu, ‘Bu pası nasıl veremezsin?’ diyerek isyan etti. Kendi yarı alanında top dolaştırdığı 1 pozisyon hatırlıyorum, o da 60. dakikada idi. Hep hızlı hücum ve çabuk kaptırılan top, şeklinde bir mücadele oldu.  

Zaman ilerledikçe Boz Baykuşlar defans güvenliğini iyice bırakıp ileriye çıktılar, daha çok pozisyon verdiler ama daha çok pozisyon bulmalarını sağlamadı.

***

Müsabakada en çok dikkat ettiğim oyunculardan biri Almanya Milli Takımı’nda da oynamış Serdar Taşçı idi. Defansın göbeğinde oynayan Serdar, o kadar rahat hareket ediyordu ki, şaşırmıştım. Defansın en gerisinde olmasına rağmen, rakiplerini geçip, ileriye çıkıyordu. Tehlikeli işler yapsa da öyle ya da böyle kaptırmamayı başarıyordu topu. Bir keresinde de ayağı kaymıştı, son adamdı. Serdar Gürler’in topu alıp gitmesi beklenirken, nasıl yaptıysa ayağından çok ama çok fazla açtı, kaleci çıkıp tehlikeyi önledi.

85. dakikada orta sahada Serdar Taşçı yine topu ayağında çok tuttu. Baskı gelmesine rağmen yine topu ayağından çıkarmadı ve çalımlayıp geçebileceğini düşündü. Fakat bu sefer bir kişi daha gelip, ikili baskı yapınca top kapıldı. Son adam olması sayesinde topu alan Deniz Kadah hızla kaleye gitti. Arkasından koşanlar yetişemedi bile. Vuruşunu yaptı, farkı 2’ye çıkardı. Zaman yavaş yavaş tükendi, Göztepe İstanbul deplasmanında büyük bir zafere imza attı. Hem kendi kurtuluş ateşini yaktı hem de lig şampiyonluğunun kaderini değiştirdi, zirveye imzasını attı.