Kanser teşhisi konulan şair küçük İskender, son kitabı için verdiği söyleşisinde, 'Gücü yetenler şiire iltica etsin. Hele imkânı olanlar tez zamanda... Son sözüm de bu olsun' diyor.

Tası tarağı toplayıp başka ülkelere iltica etmek isteyenlerin sayısının oldukça arttığı şu günlerde, küçük İskender'in bu tavsiyesi, yolu bir kez olsun şiirin bahçesinden geçenlerin ruhunda bambaşka pencereler açacaktır. Hayatın ağır yüküne karşı şiirin inceliğini, direncini, umudunu koyan şairin sözleri bana, 'Ağır Abiler Orkestrası' adlı kitabında yer alan 'Dört' başlılığı altındaki şu şiirini hatırlattı:

"Her ilkbahar sabahın dördünde kalkacaksın
gelincikler çapaklarını temizlerken;
güne gün ile ayaklanacaksın
gün, seni gecenin arkasından izlerken.

Şüpheli bir şahıs olarak başlayacaksın yaşamaya,
Aşk olmaya, meşk olmaya, meşgale olmaya  
Eğer bir ressamsan
tuvaline en koyu tonları atacaksın
eğer bir şairsen
kalbine en tuhaf balıkları kapatacaksın
eğer halksan
mutlaka mapus yatacaksın
yüz sene
bin sene
yüz bin kilitli çene gibi
eriye eriye
katlana katlana.

Ama
Her ilkbahar sabahın dördünde kalkacaksın
Nâzım için, Nâzım'ın sevdası için
önce kadınlar ve çocuklar kurtulacak
adamlar burada kalacak emirdir
güneşe akında at olmak
il olmak, gerekirse rezil olmak için.

Yaz bunu bir kenara, yoksa unutacaksın
Ne demişti hayat: Ne demişti dava:
Her ilkbahar sabahın dördünde kalkacaksın
ama
Çok uyumuş, hiç uyumayacak
hep uyanacakmış gibi"

Bir şairin çağrısıdır bu, haydi, şiiri hayatın dışında bırakmayın. Haydi, kalkın şiire iltica edelim...