'Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden zekâsını anlarsınız' der Rumi.
Önce gülen kişinin nelere güldüğü ile zekâsı arasındaki ilintiye bakmak gerekir, ama bu kesinlikle eksik kalır.
Nelere gülündüğü ile gülen bireyin duyarlılığı da zekâ etmenine eklenmelidir.
En basit örnekten yola çıkarsak, karda kayıp düşen birine aptallar bıyık altından gülerler.
Bu kadar basittir bir aptalı güldürebilmek.
Aptallık bir yana duyarsızlık da gereklidir zor duruma düşmüş birinin haline gülebilmek için.
Oysa zekâ düzeyi yüksek olup bunu derin bir vicdan ile harmanlayabilen kişi karda kayıp düşen birine gülmez, hatta gider yerden kaldırır gerekirse.
Yani:
Gülebilme Katsayısı= 1/ Zekâ+ Duyarlılık'dır.
Şimdi isim vermeden bazı sözde komedyenlerden söz edelim…
Hatta bir isim de takalım bu kişi ya da kişilere…
Biraz ilgili bunun ya da bunların kim ve kimler olduğunu hemen anlar, çıkarır..
Anlatmaya çalışayım:
 
Fark örnekleri
 
Charlie Chaplin'in 'Modern Zamanlar' filmi ile 'Bizim kahramanın' da gösterileri arasındaki fark, komedi ile post-modern soytarılık arasındaki farka örnektir!
Deme ki kendi derdinden başkasını önemsemeyen, dünyayı kendi egosunun etrafında dönüyor zanneden, çok çalışıp burjuvaziye maksimum kâr elde ettirdikçe kendisine lütfedilen ücretli köleliği ile barışık, ömrünü tüketim katsayısına bağlamış kapitalizmin aptal sürü bireyi için gülebilmek zor değildir.
Bu sürüyü güldürenler de aynı ideolojik havuzdan beslenen, zekâsını ve yeteneğini (şeytana satmış' ve böylece ömrünü lüks spor otomobil ve güzel manken kadın tüketimine endekslemiş kişilerdir.
Bunlar monarşi döneminde erki elinde bulunduran kralın yanındaki soytarıların günümüz versiyonlarıdır.
Bugün erki elinde bulunduran burjuvaziye soytarılık edip suya sabuna dokunmadan sistemin aptallaşmasından hoşnut olduğu, soru sormasını, sorgulamasını, eleştiri yapmasını istemediği yığınları sabun köpüğü güldürülerle iyice edilgenleştirirler.
Bir zamanların ünlüsü,  Devekuşu Kabare'nin 'Yasaklar' oyunu ile bizim Kahraman'ın gösterileri arasındaki fark, komedi ile post-modern soytarılık arasındaki farka apaçık delildir!
 
Onlar için
 
Ne var ki sabun köpüğü güldürülerin alıcısı da özenle üretilmiş bir sürüdür.
80 darbesi sonrası yürürlüğe sokulan liberal politikalar, toplumun bilinç yapısını kökten değiştirmiş ve kendini tüketimlerinin niceliği ve marka değerleri üzerinden tanımlayan güdük kafalar yontmuştur.
Bu güdük kafaların kendi güdük güldürücülerini yaratması ve beslemesi de kaçınılmazdır.
İhsan Yüce'nin senaryosunu yazdığı Kemal Sunal'ın 'Kibar Feyzo' filmi ile  'Bizim Kahraman'ın, gösterileri arasındaki fark, komedi ile post-modern soytarılık arasındaki farkın aleni ispatıdır!
Bir iki örnek daha vereceğim ama Haber Ekspres'e de bana da yakışmaz…
Çünkü o sözcükler bize değil onlara göredir.