Yangın sonrası alınan örneklerin İTÜ laboratuvarlarında incelenmesinden sonra savcılıkça görevlndirilen 3 kişilik uzman bilirkişi heyeti  19 sayfalık raporunu tamamladı. İstanbul eski itfaiye müdürü Bekir Melih Demir, Adli Tıp Uzmanı Abdulkadir Alkaç, Yangın uzmanı Turgut Cırgaoğlu tarafından imzalanan raporun 'sonuç ve kanaat' bölümünde, yangının nedeni belirtildikten sonra özetle şu tesbitlere yer veriliyor:

* Yangın elektrik tesisatında oluşan kısa devre ile her iki katta aynı anda başladı.

* Yangın merdiveni kapıları yangına dayanıksız PVC malzemeden yapılmış. 1'inci kat kapısı açılması imkansız, 2 ve 3'üncü kat kapıları yönetmeliğe aykırı.

* Yurt Müdürü Cumali Genç'in yangın eğitimi aldığını belirtmesine rağmen , uygulamaya koymadığından asil kusurlu olduğu.

* Yurdun bağlı olduğu derneğin yönetim kurulu başkanı İsmail Uğur'un yasal düzenlemelere uygun davranmadığı, denetim ve personel seçme sorumluluğunu üstlenmediği, elektrik tesisatını yeniletmedikleri nedenleri ile asli kusurlu olduğu.

* Kaymakamlığın 26.05.2016'da yaptırdığı denetimde görev yapan Şube Müdürü Davut Gökçeli ve Cihan Ünal'ın yurttaki eksikliklere rağmen gerçeğe aykırı rapor düzenlemeleri nedeniyle tali kusurlu oldukları.

TAHLİYEYE  İTİRAZ

Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu yangın sonrası tutuklanan Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği yöneticileri Ramazan Keleş, Ramazan Dede, Mustafa Öztaş ve  Mahir Kılınç’ın geçtiğimiz pazar günü tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmeleri kararına itiraz ederek tekrar tutuklanmalarını istedi.

Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Koordinatörü Av. Nezat Elçi, Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi Av. Cemre Topal ve Sosyal Haklar Derneği üyesi Av. Ömer Gökhan Çelik ile birlikte Aladağ’a giderek, vekaleti olan mağdur aileler adına Aladağ Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz dilekçesini verdi.

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, tahliye kararının ardından konuya derhal müdahil olduklarını ve gerekli çalışmaları başlattıklarını belirterek şöyle dedi:

“Aladağ’daki yangın faciasının izleri hala sıcaklığını korurken tahliye kararına kayıtsız kalmamız asla düşünülemezdi. Devletin dağ köylerinde yaşayan ve merkeze ulaşımı en az 3-4 saatlik mesafe alan köylerde yaşayan yurttaşlarına ve onların çocuklarına sahip çıkmaması son derece üzücü ve vahimdir. Bu ailelerin korunması ve kollanması tamamıyla devletin sorumluluğundadır. Aladağ yangın faciasında da çocukların Süleymancılar olarak bilinen cemaatin yurtlarına teslim edilmesi, yaşanan facia sonrası verilen tahliye kararları devletin yurttaşını bir kez daha sahipsiz bıraktığının göstergesidir. Biz verilen tahliye kararlarına itiraz ettik, yasal süreci sonuna kadar takip ederek sorumluların cezalandırılması için sonuna kadar olayın takipçisi olacağız” dedi.