İsveç Uppsala Sverige Landbruks Üniversitesi'nde (SLU) yüksek lisansını tamamlayan Emine Karakitapoğlu, Uppsala'da çevre iletişimi ve çatışmaları alanında uzmanlaşma çalışmaları yapıyor. Bu çalışmalar kapsamında Karakitapoğlu, Stokholm merkezli düşünce kuruluşu FORES bünyesinde 'İklim Mültecileri; bilim, insanlar, yasalar ve gelecek' adlı bir rapor hazırladı. 'İklim mültecileri' hakkındaki bilimsel araştırma, Bonn Toplantıları öncesi basılarak, uluslararası kamuoyunun dikkatine sunuldu. 17 Kasım'a kadar sürecek Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı'nda gündeme gelmesi için çaba gösterilen iklim mültecileri sorunu, dünyanın önündeki yeni ve ürkütücü problem olarak gösteriliyor.

200 MİLYON KİŞİ, ÜLKESİNİ TERK EDECEK

FORES Çevre ve İklim Bölümü Başkanı Dr. Markus Larsson ve akademisyen Adam Rueben'in de katkıda bulunduğu araştırmaya göre, küresel iklim değişikliğine bağlı gelişen felaketler nedeniyle 2050 yılı itibarıyla 200 milyon kişinin ülkesini terk etmek zorunda kalacağı öngörülüyor. 'İklim mültecisi' olarak da adlandırılan bu göçler, en çok Afrika, Doğu ve Güney Asya ile Latin Amerika'dan gerçekleşecek.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE BAĞLI SORUNLAR

Araştırmada aşırı hava olayları, su krizi, kuraklık, küresel ısınmanın yavaşlatılmaması halinde gıda krizi, bulaşıcı hastalıkların yayılması ve derin sosyal istikrarsızlık gibi iklim değişikliği kaynaklı birçok bilimsel veri de ele alındı. 2050 yılı itibarıyla dünya nüfusunun 9,5 milyar olacağı belirtilen raporda, her 8 kişiden 1'ini aç yattığı dünyada iklim değişikliğine bağlı su kıtlığı, kuraklık, ekonomik sorunlardan kaynaklı çatışmalar, deniz seviyesindeki yükselme ve felaketler sebebiyle dünya kaynaklarının insanları besleyemeyeceğine dikkat çekiliyor.

DENİZ SEVİYESİ, 1 METRE YÜKSELECEK

Bilimsel araştırmada, insanları evlerini ve ülkelerini terk etmek zorunda bırakacak iklim değişikliğinin bir varsayım değil, güncel bir gerçek olduğuna işaret ediliyor. Deniz seviyesinin 2100 yılında yaklaşık 1 metre yükseleceğine değinilen araştırmada, Pasifik'teki birçok ada ülkesinin ve dünyadaki birçok şehrin sular altında kalacağı, felaketin her geçen gün daha da yaklaştığı ve Pasifik ülkesi Kribati'nin nüfusunu taşımak için Fiji'den toprak aldığı belirtiliyor.

TÜRKİYE, GIDA KITLIĞI YAŞAYACAK

Dünya genelinde, iklim değişikliği sebebiyle tahıl, pirinç ve mısır gibi temel gıda ürünlerinin üretiminin 1970'lerden bugüne yüzde 6 azaldığı, 2050 yılı itibarıyla bu azalmanın Afrika'nın bazı bölgelerinde yüzde 25'e kadar yükselebileceği öngörülüyor. Türkiye de küresel iklim değişikliği sebebiyle üretim düşüklüğünü en çok yaşayacak ülkeler arasında yer alıyor. Rapora göre, Türkiye'de aşırı sıcaklık ve kuraklık nedeniyle tahıl üretimi, 2050 itibarıyla yüzde 20 oranında azalacak. Başka ürünlerin ise kuraklıktan ve su kıtlığından nasıl etkileneceğine ilişkin veri bulunmuyor.

İKLİM MÜLTECİLERİ, AVRUPA'YA AKIN EDECEK

Buna karşılık İsveç, Norveç ve Rusya gibi kuzeyde yer alan ülkelerde iklim değişikliğinin önemli oranda ürün artışına sebep olacağı öngörülüyor. Bu artış, yüzde 25'e kadar yükselebilecek. Araştırmada, Suriye'de 2008-2011 yıllarında yaşanan aşırı kuraklığın da başta Türkiye olmak üzere Avrupa ve çevre ülkelere yönelen mülteci akınına sebep olduğunun bilim çevrelerince yaygın olarak kabul gördüğüne dikkat çekiliyor. 2050 yılı itibarıyla mülteci olması beklenen kişilerin de öncelikle Akdeniz kıyısındaki ülkelere ve Avrupa'ya akın etmesi bekleniyor.

'İKLİM MÜLTECİLİĞİ' TANINMIYOR

2008 yılından bu yana elde edilen verilere göre, yıllık ortalama 21,5 milyon kişinin sel, fırtına, kasırga ve aşırı kuraklık gibi hava şartları nedeniyle zorunlu olarak göç ettiği belirlendi. Yasal olarak iklim mülteciliğinin, BM'nin 1951 Mülteciler Sözleşmesi'nde tanınmadığı da vurgulanan araştırmada sözleşmenin, ırkı, sosyal aidiyeti, dini ya da politik görüşü sebebiyle hayatı tehlikede olan kişileri mülteci olarak adlandırdığı kaydedildi. Bu tanıma girmeyen iklim mültecilerinin, bugün itibarıyla başka ülkelere sığınması da mümkün değil. Bonn Konferansı'nda, bu konuya çözüm bulunması yönünde çaba sarf ediliyor.

20 YILDA, 525 BİN KİŞİ ÖLDÜ

Raporda, son 30 yılda fırtına, kuraklık ve sel olaylarının arttığı özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde savunmasız topluluklar üzerinde yıkıcı etkilere neden olduğuna da dikkat çekildi. Ayrıca 1995 ile 2015 yılları arasında 'iklim' nedenli afetler nedeniyle 525 binden fazla kişinin öldüğü ve 2.97 trilyon Dolar zarar oluştuğu kaydedildi. Bu süreçte, 15 bin aşırı hava olayı yaşandığı, son 7 yılda 157.6 milyon kişinin yerinden olduğu belirtildi. İnsanları göçe zorlayan ve önümüzdeki süreçte de en büyük tehlike olarak gösterilen doğal etken ise sıcaklıkların artmasına bağlı olarak buzulların erimesi ve deniz seviyesindeki yükselme olarak belirtildi.