Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun soru önergesini cevapladı. Türkiye'de 2010-2015 yılları itibariyle çocuk gelin sayısına ilişkin bilgi veren Bakan Ramazanoğlu, "2010 yılında 45 bin 738; 2011 yılında 42 bin 700; 2012 yılında 40 bin 428; 2013 yılında 37 bin 481; 2014 yılında 34 bin 629 ve 2015 yılında 31 bin 337." dedi.

"İmam nikâhı yapmak için önce resmi nikâh kıyma şartının kaldırılması çocuk gelin sayısını ne kadar artıracaktır?" sorusuna ise Ramazanoğlu şu cevabı verdi: "Anayasa Mahkemesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 230. maddesinin 5. ve 6. fıkralannı iptal etmiş olması bu konuda bir içtihat değişikliğine gittiğini göstermekte olup söz konusu kararın açıklamasında 'kişilerin herhangi bir dini tören veya nikâh olmaksızın fiilen birlikte yaşamaları ve çocuk sahibi olmaları, özel hayata saygı gösterilmesi bağlamında hukuk düzenince suç olarak nitelendirilip cezalandırılmazken, kişilerin özel hayatlarına ilişkin tercihleri ve dini inançları gereği evlenmelerinin dinsel törenini yapmalarının suç olarak düzenlenmesi ölçüsüzlük' olarak nitelenmektedir. Bu çerçevede, 27.05.2015 tarihli ve 2015/51 sayılı iptal kararı resmi nikahın gerekliliğini ortadan kaldırmamaktadır."

Türkiye'de erken yaşta evliliklerin önlenmesine yönelik kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları dahil olmak üzere ilgili tüm tarafların katılımı ile kapsamlı çalışmalar gerçekleştirilmekte olduğunu belirten Bakan Ramazanoğlu, şunları kaydetti: "Gerçekleştirilen yasal düzenlemelere bakıldığında; 2002 yılında yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu'nun kadınlar için evlenme yaşını 15 yaşından 17 yaşma yükselterek erkeklerle eşitlenmiştir. 765 sayılı mülga TCK'nın 423'üncü maddesi ile hüküm altına alınan on beş yaşını dolduran bir kız çocuğuna yönelik cinsel istismar fiilinin cezasının 'evlenme ile ortadan kalkması' uygulamasının kaldırılması erken yaşta evliliklerin önlenmesi ve kadına yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik önemli bir düzenleme gerçekleştirilmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile reşit olmayan kişiyle cinsel ilişkide bulunmak ve çocukların cinsel istismarı fiillerinin bağımsız suçlar olarak tanımlanmış, 2014 yılında bu suçlara ilişkin cezalarda artırımına gidilmiştir. Temel kanunlarda yapılan bu düzenlemelerin yanı sıra 1997 yılında yasalaşan zorunlu eğitimin kesintisiz 8 yıla çıkaran 4306 sayılı Kanun sonuçları itibariyle kız çocuklarının okulda kalma süresini uzatması dolayısıyla sorunun çözümüne olumlu katkılar sağlamıştır. 2012 yılında zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkmasının da erken yaşta evliliklerin önlenmesi konusunda olumlu bir etki sağlayacağı değerlendirilmektedir. Türkiye'de erken yaşta evliliklerin önlenmesine yönelik idari tedbirler de alınmaktadır.

Bakanlığımız tarafından hazırlanan ve 2013-2017 yıllarını kapsayan 'Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nda erken yaşta ve zorla evliliklerin önlenmesine yönelik hedef ve stratejilere yer verilmiştir. Bu çerçevede 'Erken yaşta evliliklerin önlenmesine ilişkin etkin yasal ve idari tedbirler alınacaktır.' hedefi altında yer alan stratejiler şöyle sıralanmıştır: Erken yaşta ve zorla evliliklerin nedenleri ve etkilerine ilişkin bilimsel araştırmalar yapılacaktır. Nüfusa kayıt edilmemiş çocukların sisteme alınması için gereken tedbirler alınacaktır. Özellikle kız çocuklarının eğitim sistemi içinde kalması ve eğitim sistemi dışında kalan kız çocuklarının tespiti, takibi ve eğitime devamını sağlamak için gerekli tedbirler alınacaktır. Erken yaşta evlenerek doğum yapan kız çocuklarının tespiti, bildirimi ve bu konudaki yargılamaların öncelikli ve hızlı olmaları konusunda gerekli tedbirler alınacaktır. Toplumun tüm kesimlerine ulaşılması amacıyla muhtarlara, din görevlilerine, kanaat önderlerine, mülki amirlere ve yerel yönetimlere, erken yaşta ve zorla evlilikler konusunda bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapılacaktır. Müfredata ilişkin eğitim programları yapılandırılırken erken yaşta evliliğe özendirici unsurların yer almamasına dikkat edilecektir. Görsel ve yazılı medyada, erken yaşta ve zorla evliliğe özendiren program ve yayınların tespiti yapılarak gerekli tedbirler alınacaktır. Mevsimlik tarım işçisi çocukların eğitim sistemine dâhil edilmesi için lokal tedbirlerden ziyade sistematik tedbirler alınacaktır. Bakanlığımız tarafından yürütülmekte olan 'Şartlı Nakit Transferi' uygulaması da kız çocuklarının eğitimlerine devam etmesine yönelik pozitif ayrımcılık unsurları içermektedir.

Bakanlığımız tarafından 2013-2014 yıllarında ikincisi gerçekleştirilen Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması'nın soru formuna erken yaşta evliliklere ilişkin sorular eklenmiş olup, araştırma sonuçları Aralık 2014'te kamuoyu ile paylaşılmıştır. Sağlık Bakanlığı'nın hizmet birimlerinden biri olan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'nun (THSK) teşkilat yapısı içinde bulunan Çocuk ve Ergen Sağlığı Daire Başkanlığı çocuk ve ergenlerin üreme sağlığı, adölesan gebelikler gibi konularda görev yapmaktadır. Daire Başkanlığı tarafından 2002 yılından itibaren yürütülmekte olan 'Adölesan ve Genç Sağlığı ve Gelişimi Programı' kapsamında farklı illerde toplamda 41 adet Gençlik Danışma ve Sağlık Hizmet Merkezi görev yapmaktadır. Söz konusu faaliyetler; İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı sorumluluğunda yürütülmektedir.

Ayrıca 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 5'inci Maddesinde 'Koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konularında alınacak tedbirlerdir. Bunlardan; eğitim tedbiri, çocuğun bir eğitim kurumuna gündüzlü veya yatılı olarak devamına; iş ve meslek edinmesi amacıyla bir meslek veya sanat edinme kursuna gitmesine veya meslek sahibi bir ustanın yanına yahut kamuya ya da özel sektöre ait iş yerlerine yerleştirilmesine yönelik tedbirdir' hükmü yer almakta, aynı Kanunun 45. maddesinde ise eğitim tedbirinin Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yerine getirileceği belirtilmektedir.

Bununla birlikte çocukların yüksek yararı ve esenliği açısından hizmetlerin daha iyi sunumu ve kurumlar arası iş birliği için ilgili bakanlıklarla çalışmalar sürdürülerek, bakanlıklar düzeyinde; merkezi koordinasyon, il ve ilçe düzeyinde il/ilçe koordinasyonları oluşturulmuş; merkezi, il ve ilçe koordinasyonların amacı, tedbir kararlarının izlenmesi etkin uygulanmasının önündeki engellerin giderilmesi, erken uyarı sistemi ile risk alanlarının tespit edilerek çocuk koruma alanında kurumlar arası koordineli çalışmaların yürütülmesidir. Söz konusu koordinasyonların işlerliğinin artırılması amacıyla çalışmalar sürdürülmektedir."