Geçtiğimiz hafta mayısın ikinci pazarı "Anneler Günü" idi. Bir gün de olsa, ülkemin kaynayan sorunlarından çıkıp kendi içsel gündemimizde olmak bana iyi geldi. Her ne kadar bu özel günler ekonominin hareketlenmesi adına medyada algı bombardımanına sebep olsa da. Bu yıl Anneler Günü'nde hüzünle algıladığım üç yıl önce kaybettiğim annemin üzerindeki o gün dökülüp de kor gibi yanan özlemin açığa çıkmasının yanı sıra, torunlarımdan aldığım telefon kutlamalarının hiç de farkına varamadığım yaşımın beni annemin yerine koyduğu oldu.

***

Hayatın bizi koyduğu yorgunluklar içinde konu "Anne" olunca, eskilere daha dünmüş gibi gidiyorsunuz. Aynı nedenlerle zamanın örttüğü kayıp gerçeğini de bilinç altına ittiğimizden dolayı o günün gerçekliğinde çarptığınız duvarlar da bir o kadar acı veriyor. Maalesef her yıl daha alışmış olmamız doğru olan gibi görünse de ben öyle olmadığını deneyimlemeye başladım. Özlemim daha çok, kalbimdeki sızı da öyle. Bu yıl tesellim sonsuzluk içinde hiçbir şeyin sonsuz olmadığı. Babamı kaybedeli 35 yıl oldu. Bilirsiniz kızlar babalarına biraz daha düşkündür. Bu güne kadar farkında veya değil bir avunma geliştirmişiz. Hayat bu, tren durmadan gidiyor. Bazı yolcular biniyor, bazıları iniyor, benim de inecek bir istasyonum olacak, belki de o istasyonda babamı bulacağım ama annem de gidince bu masalı yemedi yüreğim. Üstelik anne bambaşka. O bir kale ve mitokondrisi bende kalan hayatımın vazgeçilmezi. Ama o hep yanı başımda bu nedenle ben de pek farkında değilim. Kendimin ne yaşlara geldiğinin, ne kadar büyüdüğünü, çünkü o yanımda iken ben hep onun küçük kızıydım.

***

Annemi sonsuzluğa uğurladıktan bir yıl sonra büyüdüm, ikinci yıl daha, üçüncü yıl geliştirdiğim masallar bana kalsın ancak onun masal anlattığı günlere dönmek de hayatın bir gerçeği olduğunu yaşamak da kazandırdığı yetilerle müthiş bir zenginlik. Bu zenginlikleri torunlarımızla çocuklarımızla, gençlerle, toplumla paylaşmak da öyle. Her ne kadar sevgi saygı deneyim paylaşım şu zaman terazisinin kefesinde akçe kadar ağır çekmiyorsa da hızla akan zamanda teraziyi dengede tutuyor, kalemizi de sağlam. Annemden teslim aldığım, kızımın, gelinimin zamanla teslim alacağı, torunlarımın yetişeceği, yılların akacağı, bir bayrak koşusu gibi...