Ankaralı koleksiyoner, işadamı Muhammed Yüksel'in iddiasına göre Atatürk'e otopsi yapıldı ancak sonuçları kamuoyu ile paylaşılmadı. Otopsinin gizli tutulduğunu ileri süren Muhammed Yüksel, elindeki bazı fotoğrafları kanıt olarak gösterdi. Muhammed Yüksel’in basınla paylaştığı fotoğraflar, medyada "Atatürk'ün otopsi fotoğrafları" olarak yayınlandı. Muhammed Yüksel, elinde basına vermediği ve Atatürk’ün karnının kesildiğinin görüldüğü fotoğrafların da bulunduğunu söyledi.

Muhammed Yüksel'in iddialarının ardından khaber.com.tr kamuoyuna yansıyan tartışmaları Adli Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy ve hayatının büyük bir bölümünü otopsi yaparak geçiren Prof. Dr. Osman Celbiş'e sordu.

ÖLDÜRÜLMÜŞ OLABİLECEĞİNE DAİR HERHANGİ BİR TIBBİ DELİL BULUNMAMAKTADIR

Prof. Dr. Osman Celbiş şunları söyledi:

"El yazısı ile yazılmış ölüm tutanağında genel durumundaki kötüleşme sonrası terki hayat ettiği yazılıdır. Medyada yayınlanan fotoğraflar ve açıklamaları yakından takip ettim. Cenazeler, defin süresi uzayacaksa cesedin bozulmaması için tahnit işlemi uygulanır. Genellikle bu işlem kimyasal maddeler kullanılarak yapılır. Türklerde devlet büyüklerine bir çeşit tahnit olan mumyalama işlemi yapıldığı bilinmektedir. Kanuni Sultan Süleyman'a da yapıldığı, iç organlarının çıkarıldığı bilinmektedir. Kaynaklarda ve resmi kayıtlarda Atatürk'e otopsi yapıldığına dair bir bilgi yok. Kişisel görüşüm, Atatürk'e otopsi değil tahnit işlemi uygulandığıdır. Medyaya yansıyan fotoğrafların bu işlem sırasında çekilmiş olabileceğini düşünüyorum. Atatürk'ün öldürülmüş olabileceğine dair herhangi bir tıbbi delil bulunmamaktadır."

EMRİ CELAL BAYAR VERDİ

khaber.com.tr’de verilen bilgilere göre Atatürk'ün ölümünden hemen sonra Başbakan Celal Bayar, tahnit işlemlerinin yapılması için emir verdi. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ord. Prof. Dr. Şerafettin Yaltkaya'nın nezaretinde cenazenin yıkanmasının ardından cenazenin bekletilmesi ihtimali göz önüne alınarak, Gülhane Hekimi Prof. Dr. Lütfi Aksu başkanlığında bir heyet ciddi bir tahnit işlemi gerçekleştirdi. Atatürk'ün yüzünün ve ellerinin maskını da alan doktorlar 11 Kasım 1938 akşamı tahnit işlemini tamamladı.

İÇ ORGANLARI ÇIKARILMADI

Adli Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy Atatürk'e otopsi yapılmadığını destekleyen pek çok kaynak ve bilimsel yayın bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Sevil Atasoy, fotoğrafların usulüne uygun olarak gerçekleştirilen tahnit sırasında çekilmiş olabileceğini belirtti. Sevil Atasoy, işlem sırasında kullanılan kimyasalların dahi bilindiğini, bu sırada iç organların çıkarılmadığı, vücut bütünlüğünün bozulmadığı, damarlara gerekli kimyasalların enjekte edilerek tahnidin yapıldığını ve bu çözeltiden alınan örneklerin iki küçük şişeye doldurulup ağzının lehimlendiği, naaşın kolları arasına yerleştirildiğini anlattı.

OTOPSİ YAPILMIŞ OLSAYDI, MUTLAKA DUYMUŞ OLURDUK


Prof. Dr. Sevil Atasoy şunları söyledi:

"Resmi kaynaklar tahnitten sonra vücudun gazlı bantlarla sarıldığını, sonra kefenlendiğini ardından naaşın kahverengi bir muşamba ile sarılarak kurşun tabut içine konduğunu ve etrafı ilaçlı talaşlarla doldurulup örtüldüğünü yazıyor. Nitekim, ölümünden 15 yıl sonra Atatürk'ün Anıtkabir'e naklinden önce Ankara Valisi tarafından cenazenin muayenesi için görevlendirilen patalog Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu, 1964'te kaleme aldığı hatıratında tahnitin ideal biçimde yapıldığını belirtirken cenazeyi muayene edenlerin hiçbiri otopsiye işaret edebilecek herhangi bir izden de söz etmemiştir. Otopsi yapılmış olsaydı heyet içinde bulunan ve adli tıp hocası, o tarihte doçent olan Cahit Özen'in de bu yönde bir beyanı olması gerekirdi. Cahit Hoca'yla babam Prof. Dr. Şemsi Gök birlikte Adli Tıbbın Tarihçesi ve Teşkilatlanması adlı kitabı yazacak ölçüde yakındılar. Ata'ya otopsi yapılmış olsaydı, mutlaka duymuş olurduk. Özetle otopsi yapılmamıştır, çünkü otopsiye gerek duyulmamıştır. Ama Atatürk'ü ölüme götüren süreçte yürütülen tedavinin ideal olup olmadığı ayrı bir tartışma konusudur.”