Şentop, Japonya'nın başkenti Tokyo'da düzenlenen G20 Parlamento Başkanları Zirvesi'nin, 'Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına Ulaşma ve Küresel Sınamaların Çözümüne Yönelik Çabalar' başlıklı oturumunda konuştu.
Uzun mücadelelerle oluşturulan mekanizmalar ve kurumların zaman geçtikçe kuruluş amaçlarından uzaklaşabildiğini söyleyen Şentop, bu noktada uluslararası camianın ve örgütlerin, varlık sebeplerinin ve varoluş amaçlarının yeniden gözden geçirilmesinin zaruret olduğuna dikkati çekti. Şentop, "Ne yazık ki bugün uluslararası örgütlerin hemen hemen tamamı, özellikle de Birleşmiş Milletler, kuruluş amaçlarında öngörülen misyonu olan dünyada barışı sağlamak amacını yerine getirmekten çok uzak" diye konuştu.

Hak ve sorumluluk ayrımı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu durumu, "Dünya 5'ten büyüktür" itirazıyla ifade ettiğini hatırlatan Şentop, şöyle devam etti: "Bu itiraz özellikle yeni dünya düzeninin tüm yükü üzerine yüklenen milletlerde haklı bir yankı uyandırmıştır. Artık bazı ülkelerin yalnızca haklara, bazı ülkelerin ise yalnızca sorumluluk ve yükümlülüklere sahip olduğu bir dünya yok, olamaz. Bunun farkına varmalıyız. Bütün devletlerin hakları var ama yükümlülükleri de var. G20 ülkelerinin de yükümlülükleri var. Şu an burada konuştuğumuz 'küresel sınamaların çözümü ve sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşma' konusunda göstereceğimiz en birincil, en büyük ve en vazgeçilmez gayret bu durumu idrak etmemiz olacaktır. İşte bu yüzden uluslararası siyaseti ve küresel meseleleri, dinamik ve gerçekçi bir yaklaşımla ele almak en akılcı yoldur. Dolayısıyla son yıllarda ivme kazanan parlamenter diplomasi süreçlerini ve parlamentolar arası zirveleri bu açıdan değerlendirmenin önemli ve hayati olduğu kanaatindeyim."

Üretim ve adaletsizlik

TBMM Başkanı Şentop, uluslararası siyaseti ve küresel meseleleri, dinamik ve gerçekçi bir yaklaşımla ele almak gerektiğini belirtti. Bir yandan ekonomik ve teknolojik gelişmeler yaşanırken diğer yandan ağır bir tahribatın meydana geldiğine işaret eden Şentop, "Görüyoruz ki ekonomik gelişmeler ve teknolojik ilerlemeler her durumda umut vaat etmemektedir. Tam tersine 20. yüzyıldan bu tarafa tarihin önceki dönemlerine nazaran görülmemiş bir hızla artan üretim hacmi ve dünya serveti, beraberinde insanlar arasında korkunç bir adaletsizliği ve çevrenin tahribatını ortaya çıkartmıştır" dedi.

Ortak düşünceler

Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için 'ortak irade' ve 'kolektif şuur' oluşturulması gerektiğinin altını çizen Şentop, şöyle konuştu: "Tabiat, tarihin hiçbir döneminde son iki yüzyılda olduğu kadar tahribata uğramadı ve insanlar arasındaki dengesizlik hiç bu kadar büyük olmadı. Modern insan kendini adeta ilahlaştırırken, kalan her şeyi araçsallaştırdı. Tabiat da kalkınma konusunda geri kalmış ülkelerdeki insanlar da yalnızca üretime dahil edilerek, karı maksimize etmeye yarayan kaynaklar olarak algılanmaya başlandı. Her şey ve herkese kaynak olduğu kadar önem verildi, değer atfedildi. İşte bu sebeple yanlış anlayışlar ve temeller üzerine inşa edilecek hiçbir yöntemin başarılı olamayacağına, 'sürdürülemez' politikalarla 'sürdürülebilir' bir sistem oluşturulamayacağına inanıyorum."

Embati şart

Şentop, insanla tabiat, insanla insan ve insanla toplum arasındaki ilişkileri ve devletlerarası ilişkileri sağlıklı şekilde yeniden kurgulayacak bir söylem geliştirilmek zorunda olunduğunu söyledi. "İnsanın yalnızca insan olarak merkeze alınmadığı hiçbir yaklaşımın kalıcı çözüm üretmeyeceğini" dile getiren Şentop, "Dünyada gerçekten ne olup bittiğini samimiyetle ve empatiyle anlamaya çalışmazsak, başka devletlere, halklara, bütün dünya insanlarına çıkar elde etme amacı dışında bizim gibi Adem ve Havva'nın eşit çocukları olarak bakamazsak, 'sürdürülebilir kalkınma' retoriğiyle kendi kendimizi avutur ve aldatır dururuz" ifadesini kullandı.