Çocukluğundan itibaren balıkçılığa ilgi duyduğunu ifade eden Balcı, 30 yıl önce öğrencilerin ödevlerini yapmak üzere yanına gelerek palamut, köpek balığı veya kalkan balığını görmek istediklerini ancak, mevsimi olmadığı için onlara yardımcı olamamaktan üzüldüğünü söyledi. Her bir balığın ayrı lezzet ve güzelliği bulunduğunu anlatan Kadir Balcı, "Balık, anne sütünden sonra yıpranan dokuları onaran içinde katkı maddesi. Denizlerimiz madenlerimizdir. Evimizin bahçesine maydanoz, domates eksek, enerji, zaman ve para harcamak zorunda kalıyoruz. 1 balık 100 bin yumurta bırakıyor kimse inanamıyor. İnsanlarımızı yönlendirmeye çalışıyorum. Balıklar eşi değeri bulunmayan madenlerimizdir. Onlara daha iyi gözle bakılması için sergilemeye devam ediyoruz" diye konuştu.

"BALIK AKAR, KOKAR, ÇÜRÜR, BU DÜŞÜNCEYİ UNUT' DEDİLER"

Balıkçı Kenan Balcı, balıklar konusunda yanına gelen öğrencilere yardımcı olamadığı için üzüldüğünü, bu düşünce ile müze oluşturmak için yola çıktığını bildirirken, "Balıkları tuzladık, kuruttuk ama başarılı olamadık. Üniversitedeki hocalarımıza gittik düşüncemizi anlattık, 'Bunları nasıl yaparsak gelecek zamana taşırız' diye sorduk. Bize 'Balık akar, kokar, çürür yok, olur bu düşünceyi unut' dediler" diye konuştu. Halen İstanbul Beylikdüzü'nde balıkçılık yapan, işyerinin hemen yanında 9 yıldan bu yana iki teşhir salonu bulunan Türkiye Deniz Canlıları Müzesi'yle ziyaretçilere ücretsiz hizmet verdiğini anlatan Balcı şöyle devam etti:

BİN 500'DEN FAZLA BALIK

"Çok miktarda tuzladığımız balıkların gün geldi kafası, kuyruğu koptu, gövdesi birbirinden ayrıldı. Tanınmaz hale geldi. Çok şükür deneye deneye püf noktasını yakaladık. Türkiye Deniz Canlıları Müzesi Beylikdüzü’nde ve giriş ücretsiz. Bütün öğrencilerimiz gelip öğretmenlerinin verdiği dersleri burada işleyip balıklara dokunabiliyor, fotoğraflarını çekebiliyor. Biz de mutluyuz. Hamsiden köpek balığına, orkinostan kalkana bin 500 çeşitten fazla balığımız var. Büyüklerin haricinde camekanda sergilediğimiz 10-50 gramlık deniz ürünleri var."

Kenan Balcı, balığa olan tutkusunu eşinin bile yadırgadığını anlatırken, "Hanım bile bazen 'Yeter kokmuş balıklarla fazla uğraşma' diyor. Ama balığın kokusunu giderdiğimiz balık müzesini bir eczaneye çevirdiğimiz için çok mutluyuz. Öğrenciler derslerini yapıp teşekkür ettiği zaman her şeye değer diye düşünüyoruz" diye ekledi.